hiç..
Devrin valisi emrindeki yöneticiler ile atının üstünde şatafat içinde girer şehre.
Yol kenarlarında insanlar iki büklüm el pençe divan selamlarlar valiyi.
Bütün bu şatafatlı itaat gösterileri arasında valinin gözleri, bir sokağın köşesinde yere çökmüş olan ve etrafındaki hiçbir şey ile ilgilenmeyen bir adama takılır.
Perişan kılıklı, saçı sakalına karışmış bu adamın olduğu yere sürer atını vali.
Atının üstünden inmeden, vakur ve sert bir ses tonu ile bağırır adama:
- "Behey adam, herkes benim şehre gelişimi el pençe karşılarken sen kimsin ki yerinden bile kıpırdamıyorsun? "
Perişan kılıklı adam istifini hiç bozmadan, sakallarının ve uzun saçlarının arasından beli belirsiz gözüken gözlerini valiye çevirerek:
- "Ben hiçim" der
Vali daha da hiddetlenir,
- "Ne demek hiç, senin bir adın, şanın ünvanın yok mu bre adam" der
-"Senin var mı?" der bu kez adam
Vali iyice şaşırır ama cevaplar,
"Gafil adam, nasıl tanımazsın, ben valiyim" der
Adam aynı ses tonu ile sorar yine
- "Peki daha sonra ne olacaksın?"
- "Sadrazam olacağım" der vali
- "Peki daha sonra?"
- "Padişah olacağım"
- "Peki ya daha sonra?"
Kısa bir an duraksar vali ve;
- "Hiç" der
Sadece gülümser perişan kılıklı adam...
(işte ben o hiçim, senin uzuuun bir süreçten sonra varabileceğin yerdeyim...)
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...