Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
“O” AĞACIN ALTI 5 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

“O” AĞACIN ALTI

Ahmet,sınıfının en tembeliydi . Arkadaşları öğretmenleri hatta tüm okulun dilindeydi. Ardından ”Tembel Teneke” şarkıları söylenirdi. Tek suçlu oydu, çünkü sonuç belli idi, o tembeldi. Öğretmenlerine göre onun tembelliğinden  ziyade kafası çalışmıyordu.Çünkü onun annesi de  yetişkinlere açılan okuma yazma kursunda okuma yazma öğrenememişti. Annesinin kafası çalışmıyordu,o da annesine çekmişti, kafası kalındı işte ne olsun.

Sallantıda giden eğitim treni 3. Sınıfta duruverdi. Ahmet sınıfta kalmıştı. Herkes ona gülüyor, kınıyordu.  Ailevi nedenlerle okul değiştiren  Ahmet  3.sınıfa çift  dikiş atarak orta ile bir üst sınıfa geçmişti.

Kaderin cilvesi onu 4. sınıfta eski okuluna geri getirmişti.Okulun her zaman en popüleri hep  “o” olmuştu. Çünkü o , okulun günah keçisiydi, tembelliği ile nam salmıştı. Dördüncü sınıfa başlamıştı, dikkatler yine onun üzerinde idi. Ancak bu sefer bir şeyler farklıydı, öğretmen ne soruyorsa Ahmet’in parmağı hep havadaydı.Cevap veriyor,yorum yapıyor, küme başkanı olup kümeyi idare ediyordu. Okulda gündem yine Ahmet di. Nasıl olurda, 1 yılda hem de kafası çalışmayan bir öğrenci bu kadar değişebilirdi. Ahmet kendisinin gelişimin farkındaydı ama tembelliği önemsemediği gibi , başarıyı da önemsemiyordu.

Ekim ayı sonu gibi, yine bir teneffüs anında  tüm çocuklar koşturuyor, oyunlar oynuyordu. Alt sınıflardan bir öğrenci , top oynayan Ahmet’in  yanına gelerek ”Mustafa Öğretmen  seni çağırıyor” dedi . Mustafa öğretmen;  Okulun  en uzun boylu ,iri cüsseli , esmer tenli ,iri gözlüklü ve en sert öğretmeniydi.

 Ahmet korktu! Ahmet ile yolları hiç kesişmeyen Mustafa öğretmen  onu neden çağırırdı ki, ürktü gitmek istemedi . Haberi getiren çocuk Ahmet’in kolundan tutarak ve arkadaşlarının yardımı ile zorla Mustafa Öğretmene götürüyorlardı.

Okulun bahçesinin tam ortasında bir akasya ağacı vardı. Ağacın gölgesine konuşlanmış öğretmenler ve kalabalık bir öğrenci topluluğu Ahmet’i bekliyordu. Ahmet ne olduğunu anlamamış ve zorla “o” ağacın altına getirilmişti.

Mustafa öğretmen kaşlarını çatarak  Ahmet’ e yönelip  gür bir sesle “Senn…  demek başka okula gidince 1 yılda akıllandın öylemiii… ”dedi. Mustafa öğretmen, hemen yanındaki 2. Sınıf öğrencisine  “7 kere 8 kaç” diye sordu, öğrenci 56 diye cevap verdi. Mustafa öğretmen  bu defa Ahmet ‘e “7 kere 9 kaç” diye sordu. Ahmet şaşırdı, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Etrafı çevrelenmiş   , sanki yüzlerce göze hapsolmuştu.  Kekeleyerek , kısık ve titrek bir sesle       “ a a a  anlamadım  ö ö  öğret-menim “diyebildi.  Mustafa öğretmen “7 kere 9 dedik” diye bir kez daha kükredi.  Ahmet  şaşırdı ve yanlış cevap verdi. Mustafa öğretmen, alay edici bir tavırla , “bu mu , akıllanmış ,bu mu zeki imiş , daha 2. Sınıf öğrencisinin bildiği soruyu bilemiyor” diyerek kalın ve gür sesi ile nara şeklinde gülerek Ahmet’e  alaycı bir tavırla “hadi yürü git, oynamaya devam et ” dedi ve   “o” ağacın altından kovdu.

        Yıllar geçti, Ahmet üniversiteyi birincilikle bitirmiş, Yüksek Lisansını tamamlamış,meslek hayatında kariyer yapmıştı, ama “o” ağacın altını hiç unutmadı.

 

Hüseyin YIRGAL

2 MAYIS 2013

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...