ÖDÜLLÜ ANI ..ADIM ÖĞRETMEN
ADIM ÖĞRETMEN
24 Kasım Öğretmenler Günü’nün 15. Yılını kutluyoruz. Ama benim için her gün öğretmenler günü. Çünkü dünyaya yeniden gelsem yine öğrenmen olurdum, diyebilmenin gururunu taşıyorum. Aynı duyguları her yıl taşıyacağım. Çünkü öğretmenliği seviyorum.
Birleşmeye bütünleşmeye ihtiyacımız var. Güç işler ancak elbirliği ile olur. Ben bir öğretmen olarak, istiyorum ki Edirne’ den Hakkâri’ ye, Kars’tan Muğla’ya Van’dan İzmir’e Hatay’dan Samsun’a kadar bütün Türk Milleti birlik ve beraberlik içinde olsun.
Gençlik, umudun, güvenin, cesaret ve atılganlığın insanda birleşerek meydana getirdiği bir enerji potansiyelidir. Bunu bir atom enerjisine benzetecek olursak: bu enerjinin insanlara yararlı olacak bir amaçla kullanılmasıyla tüm dünyanın mutluluk ve huzura kavuşacağı şüphesizdir. Eğer insanlığa yararlı olmayacak bir amaca yönelirse, bu enerjinin her patladığı yer HİROŞİMA VE NAGAZAKİ’ den farksız olacaktır.
Öğrencilerimizi toplumun geleceği için bir yatırım olarak görmeliyiz. Çünkü onlar yönetilmesi gereken bir kitle olarak değil, yönetime hazırlanan kendisine, görüşlerine, yaptıklarına değer verilen bir toplumsal güç olarak kabul etmeliyiz.
İdealist bir gençlik yetiştirmeliyiz. Biz öğretmenler olarak kendisini düşünen değil, insanlarını ve milletini düşünen, zevk ve eğlence peşinde koşarak işten kaçan değil, “VATAN GAYRETLİ İNSANLARIN OMUZLARI ÜZERİNDE YÜKSELİR” ideali ile vatanın bütün ağırlığını omuzlayan, bunu kaldıracak gücü damarlarındaki asil kanda arayan bir gençlik yetiştirirsek geleceğe güvenle bakabiliriz.
His ve heyecanın emrinde değil, akıl ve mantığın emrinde olan, olaylardan ders alan bir gençlik ancak geleceğimizi kurtaracaktır. Eğer bu gerçekleri görebilirsek, bunları yalnız düşüncede değil yaptığımız işlerde ispat edebiliyorsak, o zaman içinde bulunduğumuz her gün bizim için öğretmen günüdür. Burada önemli olan geleceğin büyüklerini, geleceğin ihtiyaçlarına göre yetiştirilmesidir. Biz öğrencilerimizi çağdaş uygarlık seviyesine uygun olarak yetiştirmezsek, bundan doğacak sorumluluğu hepimiz yüklenmek zorundayız. Eğer geleceğimizi düşünüyorsak geleceğin insanlarını yetiştirmek bizim elimizde. Bizim sorunlarımızın birçoğu çözülememiştir. Bunları hepimiz görüyoruz. Bu meselelerin çözümü zaman istiyor. Bunları top yekün, milletçe omuzlamamız gerekiyor.
Biz gençliğimizin takdir edilecek birçok özelliği var. Zekidir, dürüsttür, onuruna çok önem verir. Ancak eleştirilecek birçok yönlerimizde var. Biz bugünün gençliği olarak kendi kendimizi eleştirmekte bir sakınca görmüyorum. Çünkü kendi eksiklerini gören insan, görmeyenden daha başarılı olur.
Birincisi: çalışkan değiliz. Benim anlatmak istediğim çalışkanlık gelişi güzel bir çalışkanlık değildir. Bilerek, anlayarak, birleşerek hiçbir güçlükten yılmadan kendi imkânlarımızı kendimiz hazırlayarak, gece-gündüz, yaz-kış, demeden kendi gücümüzün üstünde bir gayret ve çalışma içinde olmamız gerekiyor. Yoksa bu kadar ağır meselelerin çözülmesi, ülkemizin üstün bir düzeye çıkarılması mümkün olamaz. Bizde maalesef bu çalışmacı anlayışı tam olarak yerleşmemiştir.
İkinci eksiğimiz bilgi seviyemizin çağımızın gerektirdiği derecede olmayışıdır. Üniversite sınavlarında sıfırın altında puan alan öğrenciler vardır. Yüzümüzü ağartacak birçok öğrencilerimiz vardır. Ama genelde başarımız çok düşüktür. Gerek orta öğrenimde, gerek yüksek öğrenimde yeterli bilgiye sahip olmadıkça istediğimiz amaca ulaşmamız zordur.
Şunu bililim ki; en büyük güç bilgidir. Araştırıcı değiliz, yani olağan üstü bir gayret ve caba ile araştırma yapmıyoruz. Bizim böyle bir çabaya şiddetle ihtiyacımız var.
Ülkemizin gelişmesi bize bağlıdır. En önemli eksikliklerimizden birisi ise zamanın değerini bilmeyişimizdir. Kısa insan hayatının en değerli sayılan gençlik çağlarımızda öğrencilerimizin kültürel ve psiko – sosyal doyumunu sağlamak için spor v.b. boş zamanlarını değerlendirme imkanları yaratılmalı, sosyal ilişkilerin düzenlenmesine yardımcı olmalıyız.
24 Kasım Öğretmenler Günü olarak ilan edilmesi öğretmenlerin sorunlarını önceki yıllarda oranla daha fazla eğil inmesi bizim için sevindiricidir. Öğretmenler gününün değerini adıyla değil, eseriyle bilinmelidir.
Gençlerimizin çağdaş uygarlık seviyesine uygun bir kültür düzeyinde bulunması gerekir. Bu yalnız yetkililerin değil, bunun bilincine erişen herkese düşen bir sorumluluktur: GÖREVDİR. Üzerimize düşen görev ve sorumluluğun bilincindeyiz. Omuzlarımıza yüklenen ağır yükün bir vatan coğrafyası olduğunu biliyoruz. Her türlü imkânsızlığın içinde bulunsak bile önümüze çıkan bütün engelleri aşarak yurdumuzu ve milletimizi çağdaş uygarlığın en ileri düzeyine ulaştırmak bizim görevimizdir.
Bizleri gelecekte büyük sorumluluklar bekliyor bugünkü görevimiz bunu bilmek ve buna göre hazırlanmaktır.
HEDEF: bilgili, çalışkan, idealist ve huzuru birlikte arayan TÜRK GENÇLİĞİ. İşte bunu tam olarak gerçekleştirebiliyorsak bizim için her gün öğretmenler günüdür.
Atamızın da işaret ettiği gibi, bizlerin en birinci görevi Türk İstiklal ve Cumhuriyet’ini sonusuza kadar korumak ve yaşatmaktır.
Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur. Türk gençliğinin gerçek değerini bilen ve bu görevi veren büyük Atamıza sonsuz minnet ve şükranlarımızı sunar, bu görevimizi sonsuza kadar yapacağımıza söz veririz.
Öğretmen arkadaşlarım: Gençlere eğilelim, onları eğitelim, onlara güvenelim.
Sevgili Öğrencilerimiz: Bizlere inanın, güvenin, görevlerinizi bilin, çalışın, yılmayın, korkmayın.
LEMAN ÖZAY
19 MAYIS LİSESİ
BİYOLOJİ ÖĞRETMENİ 14/11/1994
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...