BAYAN CEZAEVİ ÖĞRETMENLERİ
AMAZONLAR ARASINDA
Nihat, Ceza infaz kurumuna öğretmen olarak atanmıştı.Beş yıl Milli Eğitim Bakanlığında Sınıf Öğretmeni olarak çalışmıştı.Ama bu eğitim tecrübesi ceza infaz kurumunda beş para etmiyordu.Eğitim Fakültesinde çocuk eğitimi üzerine eğitim almıştı.Ama cezaevinde yetişkin eğitimi verecekti.Yeni kurumunun çalışma koşulları çok farklıydı ve ceza infaz kurumu öğretmeni ne iş yapar bilmiyordu.Görüş mesafesi hiç olmayan sisli bir yolda araba kullanan şoför gibiydi.Tam bir çıkmazdaydı.Bu görevi yapamayacağını düşünüyor ve istifa etmeyi aklına getiriyordu.
Görev yaptığı cezaevinde tek öğretmendi ve mesleki anlamda dertleşebileceği, danışabileceği, sıkıntılarını paylaşabileceği bir öğretmen yoktu.Adeta, fırtınalı bir denizde dümeni bozuk, alobora olmak üzere olan gemiye dönmüştü. Tam bu sırada, bir seminer yazısı tebliğ edildi.Ankara’daki eğitim merkezinde “Göreve yeni başlayan ceza infaz kurumu öğretmenleri için hizmet içi eğitim semineri” düzenlenecekti. Tatlı bir heyecanla Ankara eğitim merkezine gelip, odasına yerleşti.Eşyalarını yerleştirdikten sonra seminerin verileceği salona indiğinde iki kapı gördü.
Birinde “öğretmenler”, diğerinde “ psiko-sosyal” tabelası asılıydı.Kapısında “Öğretmenler” yazan sınıfa girmesiyle çıkması bir oldu.Çünkü sınıftakilerin hepsi bayandı.Acaba, yanlış sınıfa mı girdim diye düşünürken, oradan geçen bir görevliye sordu;
-Afedersiniz, ceza infaz kurumu öğretmenlerinin sınıfı nerede?
-......?, kapıda yazıyor Hocam, görmüyor musunuz?
-Ama, onların hepsi bayan..
-Tamam işte, o bayanlarda ceza infaz kurumu öğretmeni...
-Allah, Allah..
Tekrar kapıyı açtı.Kapıyı açmasıyla sınıftaki bayanların gözleri Nihat’a çevrildi.Nihat, ön sırada oturanlara heyecanla sordu;
-Burası, ceza infaz kurumu öğretmenleri sınıfı mı?
-Evet, dediler hep bir ağızdan...
-......!??
En arka sıranın boş olduğunu gördü, gitti oraya oturdu.Evet, yanlış görmemişti.Sınıftaki tek erkek öğretmen kendisiydi.Acaba! dedi, kendi kendine..Başvuru koşullarında, ceza infaz kurumu öğretmenliği için bayan şartı vardı da kendisi mi görmemişti. Hemşire okulu yanlışlıkla kazanan erkek öğrenci gibi hissetti kendisini.Bu sırada, bayan öğretmenler Nihat’a kaçamak bakışlar atıyor, fısıldaşıyorlardı. Bu durum Nihat’ın canını çok sıkmıştı. Seminerin üçüncü günü bitmişti.Sınıf çok renkliydi.Bayan öğretmenler çok şık giyiniyor, her gün daha değişik kreasyonlarda son moda cıvıl cıvıl elbiseleriyle, değişik saç modelleriyle eğitim merkezinde herkesin dikkat çekiyorlardı.Psiko-sosyal sınıfının erkekleri teneffüs aralarında öğretmenler sınıfına dalıyor, bayan öğretmenlere çıkma teklifi yapıyorlardı.
*
Nihat, lobide tek başına oturup televizyon izliyordu. Birden lobinin kapısı açıldı. İçeriye dalan bayan öğretmenler Nihat’ın karşısına dikildiler.İçlerinden biri televizyonu kapattı. Nihat, şaşkınlık içinde ne yapacağını bilemiyordu.Bayan öğretmenler elleri bellerinde, hışımla, gözlerini Nihat’a dikmiş bakmaya devam ediyorlardı.İçlerinden biri;
-Sen... Nasıl öğretmensin yahu?Üç gündür psiko-sosyal uzmanlarından bize çıkma teklif etmeyen kimse kalmadı. Bir tek sende çıt yok...Sen erkek değil misin? Sen bize çıkma teklifi yapmazsan, biz sana yaparız..Haydi bakalım..
-Kim.. Ben mi?
-Yok, deden... Burada, senden başka kimse var mı?
-Benden ne istiyorsunuz? İsterseniz televizyonu siz izleyin, ben çıkarım..
-Yahu tam dayaklık adamsın...Üç gün oldu, aynı sınıftayız, ne bizle konuşuyorsun, ne merhaba diyorsun...Biz öcü müyüz?
-Ben...Sizi rahatsız etmek istemedim..
-Yani bizden korktun mu? Bizi Amazonlar mı zannettin?
-......!??
-Korkma, biz adam yemeyiz...Haydi kalk bakalım, gezmeye gidiyoruz...Üç gün senden gezme teklifi bekledik ama sen pısırık çıktın..Eee, ne yapalım..Sen bizi götürmezsen biz seni gezmeye götürürüz...
-.........!??
-Haydi kalk, ne duruyorsun, Kızılay’a gidiyoruz...
Kızlar, Nihat’ı alarak Kızılay’a gittiler.Hep beraber yemek yediler, bütün şehri gezdiler.Nihat’a beş kuruş para harcatmadılar.Gece, eğitim merkezine döndüklerinde, liderleri olduğu her halinden belli olan Neriman Nihat’a dönerek;
-Nihat efendi, biz bu akşam üzerimize düşeni yaptık, seni gezdirdik.Yarın sıra sende, tamam mı?
-Tamam..
-Bak Nihat efendi!, bizi başından savmak için tamam diyorsan, bizi yarın gezmeye götürmezsen, bize sahip çıkmazsan, bizi aç kurtlar gibi etrafımızda dönüp duran psiko-sosyal uzmanlarının eline bırakırsan vay haline.Seni, Amazonların yaptığı gibi bir kazanda kaynatır, etrafında ateş dansı yapar, seni çiğ çiğ yeriz... Tamam mı?
-........!??
*
Seminer bittikten sonra görev yerine dönen Nihat daha mutluydu. Niye mutlu olmasın ki...Amazonlardan oluşan bir koruma ordusuyla bütün şehri gezmişti.Bayanlar sınıfında tek erkek öğretmen olmak, Sultan Süleyman'a bile nasip olmazdı.Çok harika bir seminer eğitimi yaşamış, mesleki doyuma ulaşmış ve meslektaşlarıyla sorunlarını paylaşmıştı.Ceza infaz kurumu öğretmenliği ile ilgili bütün bilinmeyen noktaları öğrenmişti.
En önemlisi, yapamam düşüncesiyle istifa etmeyi düşündüğü ceza infaz kurumu öğretmenliğini artık seviyor olmasıydı.Neden sevmesin ki..Bu işi, Amazon savaşçısı bayan öğretmenler yapabiliyorsa, Nihat haydi haydi yapardı....
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...