EVLENMENİN ANAHTARI
KILAVUZ, ANAHTAR VE EVLİLİK
Hepimizin bildiği kapı anahtarları vardır.Hani ilk aldığımızda nikelajlı olup parlak bir renge sahip iken birkaç ayda parlaklığı aşınarak bakır sarısı renge dönüşen kapı anahtarları...Kapımızın anahtarını kaybettiğimizde veya yedek anahtar yaptırmak istediğimizde mahallemizde mutlaka bir anahtarcı bulunur.Hemen gider, anahtarın aslını verir ve istediğimiz kadar kopya anahtar yaptırır çıkarız.
Anahtar kopyalatırken meraklı gözlerle anahtar kopyalama makinasına baktığınız olmuştur.Çalışma tekniği çok basittir.Asıl anahtarın yerleştirildiği kılavuz bölümü vardır.Birde kopyalanmak istenen ham anahtarın sıkıştırıldığı bölüm vardır.Makine çalışmaya başladığında asıl anahtarın girinti ve çıkıntılarını takip eden kılavuz dişlisinin keskin bıçaklı simetrik çarkı ham anahtarı birebir ölçülerde yontarak kopyalar.Ham anahtardan yontularak ortaya çıkan metal talaşlar makinanın altındaki kutuda toplanır.Bu metal talaşlar çok kıymetli olduğundan biriktirilerek hurda olarak satılır.Sonrasında anahtarcı sanki çok önemli bir iş yapıyormuşcasına eline bir tel fırça alır ve yeni anahtarın sağını solunu fırçalar ve size teslim eder.
Evlilikte böyledir.Yüzde yüz ruh ikizinizi bulamazsınız.Dört dörtlük bir evlilik masallardaki kırık gün kırk gece süren padişah düğünlerinde bile olmaz.İnsan kan bağıyla bağlı olduğu anne, baba ve kardeşiyle yeri geldiğinde düşman olup geçinemediğine göre “el kızı” veya “el oğlu” diye tabir edilen iki insan nasıl uyum sağlayacak.
“Biz birbirimizi deli gibi seviyoruz”, “Bizi ancak ölüm ayırır”, “Çocukluk aşkıyla evlendi”, “Kerem ile Aslı”, “Görücü usulü evlilik”...
Nasıl evlenirseniz evlenin.Mutlaka kavga gürültü ve inişli çıkışlı günler olacaktır.
Kılavuz anahtar ile evlilik arasında müthiş bir benzerlik var.Evlilikte de çiftler birbirine benzemez iki ayrı anahtar gibidir.Kimin kılavuz olduğu önemli değildir.Önemli olan iki anahtar arasındaki farklılıkların en aza indirilmesi meselesidir.Kılavuz anahtarın ham anahtarın canını yaka yaka kendine göre yontması gibi yeni evli çiftlerde uyum sağlayıncaya kadar anahtar makinasındaki anahtarlar gibi yontulacak ve safralar atılacaktır.
Anahtar makinasının kutusuna düşen işe yaramaz gibi gözüken metal talaşlar biriktirildiğinde iyi para ettiği gibi, evlilikte geçen sürede yaşanan olumsuz ve acı-tatlı olaylarda evliliğin duygusal paha biçilmez talaşlarıdır.Hiçbir zaman unutulmazlar.Özellikle bayanlar bu konuda harici bellek gibidirler.Hiç olmadık bir anda geçmişle bağlantı kurar ve on beş yıl öncesinin küllerinden yeni bir kavga sebebi çıkarırlar.Tabi bu arada "Kılavuzu karga olanların başı b..tan kurtulmaz" derler.
“Evliliğimizin üçüncü gününü hatırlıyor musun, beni çok üzmüştün..” veya “ Düğün günü ayağıma basıp canımı acıtmıştın, bir hafta topallamıştım,herkes bana gülmüştü.”....Sayısız örnek vermek mümkün.
İşte acı tatlı yaşanan bu olaylar evliliğin sürtünme yoluyla biriktirdiği talaşlarıdır.Bu talaşların birikmesiyle otuz yıllık, kırk yıllık, elli yıllık efsane evlilikler meydana gelmektedir.
Bu yaşanmışlıklar zaman geçtikçe evliliği güçlendirecek ve tatlı birer anılara dönüşüp kıymetlenecektir.
Ne zaman bir anahtarcı görsem, evlilikte başımdan geçen olayları hatırlar, derin bir ah çeker, bıyık altında gülümserim.
Ne zaman yeni evlenen bir çift görsem anahtarcıdaki ham anahtarın keskin çarkın mengenesi altında yontulurken çıkardığı tiz metal ses kulaklarımda yankılanır.
Cıyırt, cıyırt, cıyırt....Anahtarcı deyip geçmeyin, biraz kulak kesildiğinizde inleyen nağmeleri duyacaksınız....
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...