Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
CEZAEVİNDE EK DERS ÜCRETİ 2 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

CEZAEVİNDE EK DERS ÜCRETİ

                                              EK DERS ÜCRETİ Mİ! ODA NE?

            Hasan Sınıf Öğretmenliği mezunuydu.Milli Eğitim Bakanlığına öğretmen atamaları için başvurmuş ama puanı yetmediği için atanamamıştı.İki binli yılların başıydı ve ekonomik kriz bütün ülkeyi sarmıştı.Adalet Bakanlığının Ceza İnfaz Kurumlarında görevlendirmek üzere KPSS ile öğretmen alımı yaptığını duyunca işsiz kalmamak için hiç düşünmeden başvuruda bulundu.Puanı düşük olduğu halde, cezaevlerine atanmak için başvuru yapan öğretmen sayısı az olunca ilk tercihine atanıverdi.Çok sevinçliydi.Evine ekmek götürebilecekti.En azından Milli Eğitim Bakanlığına geçinceye kadar cezaevlerinde çalışabilirdi.

            Göreve başlayalı birkaç ayı geçmişti.Cezaevinde Eğitim-Öğretim Hizmetleri kadrosunda görev yapıyor ve Milli Eğitim Bakanlığında çalışan emsalleri gibi ay sonunda ek ders ücreti alıyordu.Tam gün çalıştığı için haftalık yirmi iki saat ek ders ücreti düzenleniyordu.Hasan’ın aldığı ek ders ücreti ve maaş toplamı kurum müdürünün maaşını biraz geçiyordu.Kurum müdürü Hasan’ın hazırladığı ek ders evrakını her seferinde iyice inceler ve gözlüklerinin üzerinden kaşlarını çatarak;

            “Hoca, Hocaa! Ek ders puantajını doğru doldurmadıysan ümüğüne çökerim.Zimmet çıkartır, aldığın parayı misliyle geri ödetirim ha..! Ayağını denk al..” der ve ek ders belgelerini yırtarcasına hırçın bir imza atma gösterisi yapardı.

            Eylül ayının başında, biten Ağustos ayının ek ders evrakını hazırlayan Hasan imza için müdür Bey’in odasına gider.Evrakı imzalaması için müdür Bey’e uzattığında, müdür alaycı bir tavırla;

            “Ye Hoca, sen ye! Devletin parasını çapulcular yiyeceğine sen ye…” der.Hasan dayanamayarak cevap vermek zorunda kalır…

            “Beni çapulcularla niye bir tutuyorsunuz müdür Bey? Ben hakkım olan, alnımın teriyle kazandığım parayı alıyorum.Beni böyle aşağılamaya hakkınız yok..”

            “Fazla dırdır etme, çık odadan…İşine gelmiyorsa ek ders ücreti almazsın…”

                                                   **************

            Eylül ayının ortalarına doğru her öğretmene okullar açılırken verilen Eğitim-Öğretim Hazırlık Ödeneğinden cezaevi öğretmenlerine de verilecekti.Hasan, ek ders ücretleri formatında hazırlanan bu ödenek belgelerini imzalaması için müdür Bey’in odasına gitti.Kurum müdürü, Hasan öğretmeni görünce laf atmadan duramadı;

            “Hayırdır Hoca!, yine para-pul işlerin mi var?”

            Hasan, sesini çıkarmadan ödeme belgelerini müdür Bey’e uzattı.Müdür Bey, evrakı görünce haykırmaya başladı.

            “Yahu Hoca! Daha on gün önce ek ders ücreti almamış mıydın sen?”

            “Bu ek ders ücreti değil müdürüm, hazırlık ödeneği…”

            “Hazırlık ödeneği mi, oda ne?”

            “Okullar açılırken her öğretmene verilen bir ödenek..”

            “Ek ders gibi hazırlamışsın bunu..”

            “Evet müdürüm, hazırlık ödeneği ek ders formatında hazırlanıyor..”

            “Sen Milli Eğitimde öğretmen değilsin ki, alamazsın bu ödenekten..”

            “Müdürüm, işte buda Adalet Bakanlığı yazısı..Bakın cezaevi öğretmenleri hazırlık ödeneğinden yararlanır, diyor..”

            Kurum müdürü evrakı ve gelen genelgeyi uzun uzun inceledi.O kadar sinirlenmişti ki belgeleri imzalarken üstteki kağıtların bir bölümü yırtılmıştı.Hasan, hiçbir şey demeden odadan çıktı.Ödeme belgelerinin yırtık olanları kurum dosyasına koydu, sağlam olanları Muhasebe Müdürlüğüne gönderdi.

                                               ****************

            Eylül ayının son günüydü.Hasan, Eylül ayının ek ders evrakını hazırlayarak müdür Bey’e imzaya götürdü.Daha kapıdan adımını atar atmaz müdür Bey lafı yapıştırdı;

            “Hoca! Gene mi sen? Ne bu yahu!”

            “Eylül ayının ek ders evrakı müdürüm..”

            “Yahu Hoca daha iki hafta önce Hazırlık ödeneği almadın mı?”

            “Aldım müdürüm ama bu biten ayın ek ders ücreti..”

            “Valla Hoca! Ben anlamam… Bak şuraya yazdım..Sen Eylül ayının başında ek ders ücreti almışsın, Eylül ayının ortasında hazırlık bilmem nesi almışsın…Eeee.. Şimdi gene ek ders ücreti diyorsun.Bir ayda üç kere ek ders ücreti mi alınır?”

            Hasan, sakin bir şekilde Eylül ayında niye üç kere ek ders ücreti aldığını uzun uzun anlattı.İlk aldığı ek ders ücretinin Ağustos ayına ait olduğunu, sonrakinin hazırlık ödeneği olduğunu, en son alacağı ücretinde Eylül ayı ek ders ücreti olduğunu anlattı.Müdür Bey anlamamıştı..

            “Benim kafam karıştı, bana mutemedi çağır..” dedi.

            Kurum mutemedi olan biteni anlatmaya çalıştı ama müdür Bey anlamak istemiyordu.Nasıl olurdu da öğretmen bir ay içinde üç kere ek ders ücreti alır, anlayamıyordu..

En sonunda ek ders belgelerini imzalamak zorunda kaldı.Bir yandan belgeleri imzalarken bir yandan da homurdanıyordu;

            “Ye Hoca, sen ye…Devletin parasını çapulcular yiyeceğine sen ye….”

                                                           ***************

            Hasan öğretmen müdür Bey’in ek ders konusundaki incitici sözlerini duymamak için ek ders ücreti almamaya karar verdi.Ay sonunda kurum mutemedi ek ders evrakını dosyaya koymak için isteyince;

            “Bu ay ek ders puantajı hazırlamadım..”

            “Hayırdır Hocam, niye hazırlamadın?

            “Müdürün incitici laflarını duymaktansa eksik olsun ek ders ücreti..”

            “Hocam, sen ne diyorsun? Ananın ak sütü gibi helal o para.Müdürün amacı zaten seni küstürüp o parayı almamanı sağlamak.”

            “Olsun, o lafları da duymam, o parayı da almam…”

            “Hocam, neredeyse maaşının yarısı kadar bir parayı bırakıyorsun.Ayda bir dişini sık, müdür lafını söylesin.Sen sesini çıkarma, al ek ders ücretini…”

            “Geçme namert köprüsünden, koy götürsün su seni..”

            “Hocam, gel etme, eyleme…Sonra pişman olursun..”

            “Allah büyüktür…”

            “……..!!??”

                                                           **************

            Aradan on gün geçmişti.Kurum mutemedi sevinçle Hasan öğretmenin odasına daldı.

            “Hocam, müjdemi isterim…Bundan sonra ek ders ücretini korkmadan alabileceksin…”

            “Hayırdır, ne oldu?”

            “Müdür Bey’in tayini çıktı.Tenzili rütbe olarak Kars’a müdür yardımcısı olarak sürgün edildi…”

            “Ne yapmış ki sürgün edildi?”

            “Geçen gün Savcı Hanımın odasına kapıyı vurmadan girmiş..”

            “Eee, sonra..”

            “Savcı Hanımı üstünü değiştirirken uygunsuz görmüş…Savcı Hanımda basmış feryadı.”

            “Ne demiş..?”

            “Dağdan mı indin be adam? Bir Hanımın odasına girerken kapıyı niye çalmazsın? Sen nasıl müdür oldun, senin gibileri Kars’a sürmek lazım..demiş..Bağırmış, çağırmış…”

                                               **************

            İnsanlar zulmeder, kader adalet eder....

                                               **************

          Hasan, yeni gelen müdür Bey'e ek ders evrakını imzalatmak için odasına gider.Kapıyı çalar ve kendini tanıtır...

"Müdür Bey, ben kurum öğretmeni Hasan...Ek ders evrakını imzaya getirmiştim.."

Makam odasındaki ergonomik ve gösterişli koltuğuna ısınmaya çalışan yeni müdürün gözleri birden faltaşı gibi açıldı. Yerinden doğruldu, birkaç adım attı.Hasan, müdür Bey'in kendisiyle toklaşacağını ve tanışacağını umuyordu.Ama yeni müdür beklenmedik bir tavırla, büyük bir şaşkınlıkla ve  meraklı bakışlarla Hasan öğretmene sordu;

"Ayda üç kere ek ders ücreti alan öğretmen sen misin?"

"........!!!??"

                                            ****************

     "Şuyu-u vukuundan beter" dedikleri bu olsa gerek...

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...