KURBAN BAYRAMI
İKİBİNLİ YILLARDA BAYRAM!
İki aylık uzun bir tatilden sonra öğretmen ve öğrencilerimiz yeni eğitim sezonuna merhaba dedi.Öğrenciler dinlenmiş ve okul arkadaşlarını özlemiş olarak sınıfları doldurdular.Hepsinin gözleri ışıl ışıl ve okullar açıldığı için çok mutlular.Sınıfları değişmiş, bir üst sınıfa geçmenin tatlı heyecanı içinde gülüp oynaşıyorlar.İki ay boyunca sessizliğe gömülen sınıflar, koridorlar ve okul bahçesi çocuk çığlıklarıyla şenlendi.Mahalleli, okulların açılmasından çok memnun.Çünkü okul demek, zil demekti. Zil demek, saate bakmadan günlük işlerin kendiliğinden planlanması anlamına geliyordu.Simitçi birinci teneffüs saatinde gelir, sütçü, ikinci teneffüs zilinden önce gelmezdi.Balıkçı üçüncü teneffüs saatinde gelirdi.Öğleden sonraki birinci teneffüste zerzavatçı, son zil saatinde hurdacı gelirdi.Bütün mahalleli “Üsküdar’dan gelir iken aldıda bir yağmuur” melodisiyle okul ziline göre günlük hayatını düzenliyor.
Öğretmenler, yeni aldıkları tayyör ve takım elbiseleriyle okulun ilk günü arz-ı endam ederler ve birbirleriyle hasret giderirler.Yazlığa, yaylaya, tarlaya, yurt turuna, baba ocağına gidenler anılarını ayak üstü anlatırlar.Bütün okul hazrola geçip İstiklal Marşımız okunmaya başladığında fark ederler seslerinin çıkmadığını.Marş topluca söylenirken arada bir seslerini yükseltip koroya uymaya çalışırlar ama nafile.İki aylık yaz tatili öğretmenlerin ünlü tenörlere şapka çıkartacak kadar güçlü ve desibeli yüksek ses tellerini de tatile sokmuştur.İlk iki hafta ses telleri sınıf hakimiyetini sağlamada yetersiz kalır.Öğretmen ne kadar bağırırsa bağırsın, sınıftaki uğultuyu bastıramaz.Nihayet üçüncü hafta çok fazla efor sarf etmeden az bir yüklenmeyle sınıf uğultusunu bir çırpıda bastıracak ses gücüne kavuşurlar.
İki binli yılların başında öğretmenler ve öğrenciler derslere motivasyonda çok zorluk çektiler.Ben o zamanlar Sarıkamış’ın bir dağ köyünde Birleştirilmiş Sınıf öğretmenliği yapıyordum.Okullar açıldı, ses ayarlarımız düzeldi derken araya dört günlük Cumhuriyet Bayramı tatili girdi.Sarıkamış’ta görev yapan öğretmenler olarak Iğdır-Doğubayazıt gezisi yaptık.Tatil bitip okulun açıldığı gün ses kabiliyetimizin azaldığını hissettik.Yeniden motivasyon zor oldu.Tam hızımızı almışken Aralık ayının ortalarında Ramazan Bayramı tatili geldi.Bakanlar Kurulu kararı ile on günlük bir tatil.Tatilde bütün öğretmenler yurdun dört bir yanına dağıldılar.Bayram dönüşü ses kabiliyetini kaybetmiş ve aşırı et ve baklava yemekten kilo almış olarak geri döndük.Bu arada Valilik bir hafta kar tatili ilan etmiş, benim haberim yok.Sabahleyin buz gibi havada İstiklal Marşımızı ve andımızı okuduk.Öğrencilerimle derse başladım.Üçüncü dersin ortasında Muhtar koştura koştura geldi.İlçe Milli Eğitim Müdürünün beni telefonda beklediğini haber verdi.Bir koşu muhtarın evine gittim.Milli Eğitim Müdürümüz hattaydı;
"Aloo! buyrun Hocam, ben öğretmen Mustafa..."
"Ya Hocam, okulların tatil edildiğini bilmiyor musun?"
"Bilmiyordum Hocam, şimdi sizden öğrendim..."
"Öğrencilerini evlerine gönder, okulu kapat, tamam mı?"
"Müdürüm, biz okulda sobayı yaktık, öğrenciler hazır gelmişken ben eksik konularını anlatsam.."
"Hocam! Sen beni anlamıyorsun galiba.Valinin emrine karşı mı geliyorsun? Okulu hemen kapat yoksa emre itaatsizlikten hakkında soruşturma açarım, tamam mı Hocam, beni anladın mı?"
"Tamam Hocam, şimdi hemen öğrencileri evlerine gönderiyorum..."
*************
Öğrencileri derslere motive edelim derken karneleri bile hazırlayamadan on beş günlük sömestre tatili geldi.Yine bütün öğretmenler memleketlerine gitti.Tatil dönüşü tam hızımızı almışken on günlük Kurban Bayramı tatiline girdik.Yine bütün öğretmenler Kurban vecibelerini yerine getirmek üzere memleketlerine gittiler.Tatil dönüşü birkaç haftalık kar tatili, havalar ısındı pikniğe gidelim, okul gezileri derken ne olduğunu anlamadan yaz tatiline giriverdik.
Ramazan Bayramı ile Kurban Bayramı arasında sıkışan, bazen birbirini kovalayan sömestre tatilleri beş altı yıl daha devam etti.Fetret dönemi denilebilecek bu yıllarda öğretmenler akordu bozuk kaval gibi seslerle sınıf hakimiyetini sağlamaya çalıştılar.
Her Kurban Bayramı arefesinde tatlı bir tebessümle hatırladığım anılarımı sizlerle paylaşmak istedim. Yine bir Kurban Bayramı arefesindeyiz.Bu vesile ile örav eğitim camiası başta olmak üzere bütün milletimin Kurban Bayramını kutluyorum.Hep beraber sağlık, sıhhat ve afiyetle daha nice bayramlara mutlulukla girmeyi temenni ediyorum.
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...