ÖĞRETMENLER KAFALARIMIZI ÜTÜLÜYORLAR!
Öğrenci: Öğretmenler kafalarımızı ütülüyorlar!
Öğretmen: Nasıl yani? Öğretmenler nasıl ütülüyorlar kafalarınızı?
Öğrenci: Ütülüyorlar işte! İşe yaramayan şeylerle!
Öğretmen: Mesela işe yaramayan nelerle?
Öğrenci: Her şey işte! Dersler! Hayat öyle değil ki! *
* Okul Sıkıntısı, Daniel Pennac, Can Yayınları, 2. Baskı, Nisan 2011
Ortaokula başladığım yıl içine sertçe girdiğim başarısızlık sarmalı ve bu sarmalın bende bıraktığı duygular, lise sona kadar peşimi bırakmadı. Birçok kişinin üstü kapalı bir biçimde, öğretmenlerimin ise alenen yaftalayarak tembelliğimi yüzüme vuruşları daha dün gibi aklımda...
O günlerde hep düşünürdüm; neden diğerlerinin başardıklarını ben başaramıyordum? Neden arkadaşlarım çok yüksek notlar alırlarken, ben sıfırlara mahkûm oluyordum? Zekâ denilen o büyülü şey neden herkese adil dağıtılmıyor da, ben aileme gururla “Bakın işte; ben de bana örnek gösterdiğiniz o çocuklar gibi bir karne getirebiliyorum.” diye göstereceğim bir karneyi bir türlü alamıyordum?
Çok sordum kendime bu soruları. Hemen her soruşumun ardından aklıma gelen cevap aynıydı: Ben neden bu konuları öğrendiğimi ve gerçekten benim için gerekli olup olmadıklarını bilmiyordum. Logaritma, Polinom, Fonksiyon, Türev, İntegral nedir ve ne işimize yararlar? Basit Harmonik Hareket neden gerçekten de okunduğu kadar basit değil? Bir topu eğik mi, doğrusal mı; düşey mi yatay mı atacağımıza neden bir türlü karar veremiyoruz da uzun uzun hesaplamalar yapıyoruz?
Öğrencilik hayatımın önemli bir kısmı, öğretmenlerim tarafından yanıtsız bırakılan bu soruların yanıtlarını beyhude bir çabayla aramakla geçerken; zayıf notlar karneme, özgüven çöküntüsü de içime iyice yerleşmişti. Ta ki lise sonda benim dahi kendimden beklemediğim bir şekilde, çevremdeki hemen herkese meydan okuyup; derslerle hayat arasında bir bağ kurmayı başarana kadar. Önce Coğrafya ve Tarih, ardından da Matematik ve Geometrinin ÖSS ile ilgili konularının kendi kendime geliştirdiğim örneklerle yaşamla bağlantısını kurarken; hem notlarım, hem de özgüvenim o anlayamadığım atış hareketi grafiklerindeki gibi yükselmeye başlamıştı. Diğer taraftan 1,5 yıla ÖSS’de çıkan tüm konuları anlamayı sığdırabilmişken, ÖYS konuları öylece anlam yüklenmeyi bekliyordu. Aynı yıl ÖYS kalkıp da ÖSS puanı geçerli olunca; çok düşük diploma notu ve yüksek ÖSS puanının malum oransal birleşiminden oluşan ortalama bir puanla üniversiteye girebildim.
O günden beri hep düşünürüm: Acaba kendisine sunulan derslerle yaşam arasındaki bağlantıyı kuramayan kaç öğrenci benzer şekilde tembellikle etiketlenip, başarısızlığın yarattığı boğucu hislere mahkûm edildi ve edilmekte? Acaba bilerek ya da bilmeyerek öğrencilerimizin kafalarını ütülüyor muyuz?
Bu sorulara vereceğimiz cevap ya da cevaplar, bizi başarısız olduklarını düşündüğümüz öğrencilere daha da yaklaştırarak; onları anlamamıza ve belki de hayata yepyeni bir başlangıç yapmalarına katkıda bulunmamızı sağlayacak.
Kitabın yazarına dönecek olursak... kendisi de başarısızlıklarla dolu bir öğrencilik geçmişine sahip olan öğretmen Daniel Pennac, bu kitabıyla Fransa’da 2007 Renaudot Ödülü’nü kazandı. Öğrencilik hayatı benim gibi başarısızlıklarla dolu olanlar, Pennac’ın kendi hikâyesini anlattığı bu otobiyografik romanda kendilerini; olmayanlar da başarısız öğrencilerinin neler hissedebileceklerini bulacaklar.
Kitaptaki öğretmen öğrenci diyaloğu bu bloğa fazlaca hızlı bir giriş yapmış olan bendenize yazdıklarımdan daha fazlasını hatırlatmış olsa da, fazlaca öznel hikâyelerimle daha fazla kafanızı ütülemeyeyim. :-)
Erol Özdemir’e ait bu karikatürü arşivinden aldığım 4. tertip KZE grubundan Aytekin hocama da teşekkürler…
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...
Mustafa Hocam paylaşım için teşekkür ederiz. Yazı diliniz gerçekten etkileyici. (Karikatürü göremedim.) Yazmaya devam ederseniz bizi sevindirirsiniz. Teşekkürler.
VEYSEL PARLAK
4.9.2012
Sağolun Veysel Hocam. Üşenmeden yorum yapmanız paylaşım yönünden ne kadar güçlü olduğunuzun bir ifadesidir. Karikatür konusunda sayfayı F5'le yenilemenizi öneririm. İyi geceler...
Mustafa Göktaş
5.9.2012
Mustafa öğretmenim yazılarınız gerçekten çok güzel ve etkileyici özellikle Osman BOLULU'nun şiiri beni çok etkiledi diyebilirim.Onlar eğitimin sessiz kahramanları.Yazınızı okurken şu cümle aklıma takılıverdi.''Önemli olan her çocuğun eğitilmesi değil,her çocuğa öğrenme arzusunun aşılanmasıdır.''Herkes aslında kendi mutluluğunun demircisi değil midir?
Aytekin Kılınç
5.9.2012
Ne kadar da can alıcı bir konuya değinmişsiniz Mustafa Hocam,aslında tüm çabamız öğrendiklerini hayatla ilişkilendirebilmelerini sağlamak(Ne kadar başarılı oluyoruz bilemiyorum)Emeğinize sağlık...
Havva Atalay
5.9.2012
Aslında soruyu şöyle sorayım, kendisine verilen derslerle hayat arasındaki bağlantıyı kurabilmiş kaç öğrenci var ki?
Volkan Bal
6.9.2012
dersler veya öğrenmelerle hayat arasındaki bağlantıyı kurabildiğimizde başarıyı yakalarız. Teşekkürler Mustafa Hocam, çok güzel bir paylaşım..
Hasan Gözlügöl
6.9.2012
Aytekin Hocam, haklı tespitleriniz ve anlamlı sorunuz ufuk açıcıydı.
Havva Hocam, sizin gibi değerli öğretmenlerin okul hayat ilişkisi üzerine gösterdikleri değerli çabalar eminim ki başarıya ulaşıyordur.
Volkan Hocam, soruyu tersten sormak, hedef öğrenci gurubumuzu saymamızı oldukça kolaylaştıracak gibi görünüyor. :)
Hasan Hocam, ısrarla istediğiniz kitap listesine bu kitabı ben eklemiştim.:) Israrınızı ekamoüs'te de devam ettirmenizi öneriyorum ki; farkında olmadığımız güzel kitapları farkedebilme olanağına sahip olalım.
Tüm hocalarıma teşekkürler. Yaptığınız değerli katkılardır yazıları değerli kılan...
Mustafa Göktaş
8.9.2012
Paylaşım için teşekkürler elim gitti ama belki istemezsin diye yapmadım facebook ve twittera da link verilse iyi olun diye düşündüm. Bu arada diğer yazını sormadan twit ettim geçikmeli haberin olsun
Kolay gelsin
Ü. Erçin Kimmet
13.9.2012
Hassasiyetiniz için teşekkürler Erçin Hocam. EKampüs'e günce yazmamdaki amaçlardan biri düşüncelerimi meslektaşlarımla paylaşmak. Bu nedenle yazılanların herhangi bir sosyal platformda paylaşılmasında benim için bir sakınca yok. Tersine paylaşımın zenginleşmesine katkı sağladığını düşünüyorum. Huzurlu günler...
Mustafa Göktaş
13.9.2012
Nefis bir yazı.. Mustafa Hoca hem bir öğretmen olarak yüksek niteliğini hem de bir kalem erbabı olarak tatlı dilini sergilemiş. Kutlarım.
Beril Devlet
3.1.2015
Çok teşekkür ederim Beril Hocam. :-)
Mustafa Göktaş
4.1.2015
Yeni neslin duygularını, isteklerini ve neye ihtiyaçları olduğunu anlamamak için direnç gösteriyoruz. Bu gidişle daha çok kafa ütülemeye devam edeceğimizi düşünüyorum.
Yusuf Ziya Güldere
21.5.2015
Haksız çıkmanızı çok isterim hocam. ÖRAV, ERG gibi oluşumların temsil ettiği misyon burada etkisini gösterebilir, göstermeli...
Mustafa Göktaş
22.5.2015