Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
SESSİZ GEMİ (Hayat Bilgisi 1. sınıf) 1 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

SESSİZ GEMİ (Hayat Bilgisi 1. sınıf)

        Bambaşka bir hedefle yola çıkılıp yeni bir kıta keşfedilebiliyor, uzun süren uzay araştırmalarının sonucu olarak teflon tava gibi yüzlerce yan ürüne ulaşılabiliyor.  Sessizliğe bürünüp kollarınızı bağlayıp göz teması kurarak sınıf hakimiyeti hedeflerken, o an çakan bir şimşek kapkaranlık görünen sınıf yönetimi becerilerinizin arasındaki ayrıntıları ve başka hedefleri gün gibi açığa çıkarıveriyor.  Az önce mehteran takımı gibi olan sınıfınız birbirine ‘Sessiz olun, Öğretmenimizi dinleyelim’ cümleleri fısıldıyor. Ne oldu sınıfı fethe çıkan orduya? 32 kişilik, kişilik yönetmek zordur. Zafer istiyorsak işte bu küçük orduyu istediğimiz hedefe yönlendirerek muzaffer oluruz. Her biri ayrı bir kişilik olsa da, ilgileri algıları farklı olsa da insan doğasının temel dürtülerinden biridir merak. Kıta keşfettirir, teflon ürettirir. Merak uyandırarak başlanan bir ders neticesinde istenen hedefe ulaşmak ise ÇOCUK  OYUNudur artık. Ne güzel ki işimiz de çocuk. 

       Okuma sürelerini ismi geçen şekilde kullanmamaya karar veren sınıfım karşısında kararlı bir şekilde sessizce beklerken ve göz teması kurarken ortaya çıkan bir yöntemi paylaşmak istedim. Göz teması ve sessizleşmek de okulda öğretilen vazgeçilmez numaralarımızdandır, şapkadan tavşan çıkarma kadar klasik. Kollarımı bağlayıp göz teması ile sınıf kontrolünü tekrar ele almaya çalışırken birbirlerine fısıldaşmaları aynen yazdıklarım gibiydi. Okuma esnasında uyulacak 2 kuralı birbirlerine hatırlatmaya başladılar ve kısa sürede kütüphaneye dönen sınıfta gayet başarılı bir okuma seansı geçti.  Abrakadabra mıydı o söz?

     Ertesi sabah, gece çakan şimşekleri kullanarak girdim derse. Hiç materyal yok. Sadece zihinden hazırlığım. Hoca gibi, ya tutarsa… Sessizce beklemeye başladım. Tek tek baktım gözlerine. Tek tek baktılar gözlerime. Birbirlerine fısıldamayı ihmal etmediler. Birkaç ses ‘’Öğretmenimiz kızgın’’ dedi. Öyle olmadığını Duyguların yüzü konusunda hazırlamış olduğum (sonraları da sınıf yönetiminde çok işime yarayan) duygu kartlarından Mutlu kartını göstererek ifade ettim. Birkaç minik parmak konuştu ‘’ Kızgın değilseniz niye konuşmuyorsunuz? Bu parmaklara da izni göz teması ve başımla verdim. Tüm ilgi üzerimdeydi. İnsan doğası: merak… Sandalyemi masanın yanına çektim,  sofra kurmaya başladım sessizce. Hareketlerimden kendileri buldular sofra serdiğimi. Tabakları koydum anne gibi. Çocuk oldum hemen sofraya oturan, kirli ellerimi vurgulayarak. Tüm parmaklar havada, neymiş efendim ellerimi yıkamamışım. Peki yıkadım. Ağzımı şapırdatmaktan, başkasının tabağından yemeye, üzerime dökerek yemekten, yemekle oyun oynamaya, bitince tabağımı kaldırmamaktan, elimi-ağzımı tekrar yıkamamaya kadar yapılmaması gereken ne varsa yaptım. Minik parmaklar onlarca kez kalkıp indi, yapılması gereken ne varsa söyledi. Çalışma kitabı etkinlikleri mi? Sadece yazım hatalarını düzelttim. Tek kelime ama tek kelime etmedim ders boyunca. Görgü kurallarına uyarım mıydı konun adı yoksa görgü kurallarını ben yazarım mı???

      İki büyük keşif yaptım(biliyorum Amerika hep ordaydı ama…) ilk müstakil sınıflı 5. meslek yılımda.1. Onlar bana ders verdiğinde katılım ve kalıcılık tavan yaptı. 2. Aslında kuralları ne de güzel öğreniyorlar, uygulamıyor görünseler de…

      Orduyu komutan değil doğru hedef yönetiyor galiba?

      Sınıf yönetiminde kullanmak üzere çıktığım sessiz yolculukta pandomimle ders  kıyılarına vardım. Anlıyorum  Amerika hep oradaydı.

      Yusuf Ziya Hocam çok teşekkür ediyorum paylaşmam konusunda verdiğiniz cesaret ve motivasyon için.

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...