Hayat Bilgisinde bugün ne öğrendim.
Kapıyı açıp ayağımla içeriye doğru sürükledim kırılmış tozlu eski bir sırayı. Sınıf ve koridor kulak tırmalayan bir sesle çınladı. Miniklerimin hepsi ayağa fırladı içeriye giren şeye şaşkın şaşkın bakarak. Ardından lekeli, örümcek ağları ile kaplı bir de sandalye yolladım. Patlak bir topu şutladım içeri. Kırık bir çöp kutusu kapağını uçurdum sınıfın ortasına kadar. Kalorifer dairesinde bulduğum hiç yıpranmamış ama yırtılmış ve kirden rengi belli olmayan bir eşofman elimde içeri girdim en sonunda. Ömürlerini doldurmuş bu eşyalara ömürleri boyunca 64 meraklı göz bu kadar bakmış mıdır acaba?
Kırık sıraya bir öğrencimi buyur ettim. Oturacak bir yeri yoktu. Tabi yaratıcı minik pek de konforlu olmayan bir yol buldu oturmak için. Bir süre sonra kendi sağlam sırasının daha iyi olduğuna karar verdi. Ayakları tam, boyaları dökülmemiş, yaslanacak yeri sapasağlamdı tespitlerimize göre. Sandalyemizin oturulmasının önündeki engeller ise daha farklıydı. Lekeliydi, tozluydu, örümcek ağları ile kaplıydı. Hiç çekici gelmedi. Topumuz ise görünüşte çok güzel ama patlaktı. Muhtemel bir çivi çarpışmasından sağ çıkamamıştı. Çöp kutusun kapağı belli ki çok tekme yemişti. Eşofmanımız hiç yıpranmamıştı. Giyen kişi ayağını paçasına takıp yırtmıştı anlaşılan.
Tek tek konuştuk hepsi hakkında canlı olsalardı neler hissederlerdi. Ne kadar yararsız olduklarını düşünüp ne kadar üzüldüklerini anlattık. Ne umutlarla alınmışlardı, işe yarar durumda iken nasıl mutlulardı. Hepsi görevlerini tam olarak yerine getiremeden özensiz kullanımdan dolayı işe yaramaz hale gelmişlerdi. Sıraya kimbilir neler yapmıştı kullananlar. Yere atmış, üstünde zıplamış, duvarlara çarpmıştı belki kimbilir. Bildiğimiz: Özenli kullanılsalardı yıllarca işe yarayacaklarıydı. Elbette zamanla eskiyecekler ama görevlerini yerine getireceklerdi o zamana kadar.
Öğretmenim ben eskiden önlüğümü yere atardım ama küçükkendi artık yapmıyorum.-Aferin oğluma.
Öğretmenim oyuncaklarımı hep toplyorum.- Aferin kızıma.
Öğretmenim ben de eşyalarımı topluyorum.-Peki oğlum annen mi hatırlatıyor? - Bazen öğretmenim. - Peki bundan sonra o hatırlatmadan yapmaya ne dersin? - Tamam öğretmenim.
Öğretmenim böylece hem eşyalarımız üzülmez, hem uzun süre kullanırız, hem de düzenli oluruz.
Afferin Ay parçalarım... Alkışlayın şimdi kendinizi.
Akşam eve geldim. 2 gündür makineden çıkmış ve sandalyemde duran eşyalarımı dolabıma kaldırdım. Yarın o parmaklardan biri havaya kalkıp benim eşyalarımın durumunu sorarsa gözünün içine bakarak elbette diyeceğim.
Elbette sizden çok şey öğreniyorum. Sizler benim şu kirlilikte Saf Kalmış Hava Sahamsınız...
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...