Çamaşır Suyu Lazım Değil...
Yine yeni fikirler amaçlar telaşına düştüm. Annem duysa geceden çamaşır suyuna bastırır ki sabaha tertemiz olsun zihnim. Sanırım okulun kapanması yaramıyor bana. Boşluğunu balık dağ dere tepe diye doldurmaya çalıştığım şeyin adını bilmiyorum ama nerde görsem tanırım. Robot resmini yapamam, programlanmak pek tarzım değil diyeyim yeni nesil ifadesi ile. Yaş aldığımı kimliğimdeki rakamlar doğrulasa da, yaşlanmadığım gerçek. Dizlerim tepelere çıkarken dizimin sezon finali gibi hissettirse de içimde bir şeyler kıpır kıpır yeni bölümler peşinde. Bazen bitti ya da bittim olmuyor değil hani ama İlhan İrem şarkısı vardır bir tane : ''Yoruldum dur dese de gönlümün kırlangıcı, her bitiş getiriyor yeni bir başlangıcı'' hesabı. Hesabı istemeden bir tatlı daha yemeli. 40 yıl hatırda kalacak kahve sırada. Sırada yeni dönemde sırada oturup çakmak çakmak gözleriyle bekleyenler. Sırada çok şey var, kuyruk uzun. Kaynak yapayım diyorum programsızlığımın arasına. Tebdil-i mekan mı olur tebdil-i başka bir şey mi artık. Tebdil-i zaman gelmeden. Kendi çapımda çılgınca şeyler, çapı da büyütmek lazım belki. Arada atılan çapayı çekip, çabayla değiştirmek. Yol almak. Parasız yapılabilen şeyler listesinde bir numara her hafta. Kişisel gelişimde yol almak, hayatta yol almak vs. vs. Hepsi de istenirse bedava. Hatta yatarak zamanda bile yol alabilirsin. Böyle ucuzluk nerde.
Başta dedim ya, fikirler fikirler fikirler. Uçuşuyor, kimi muma gelen sinek; ölüyor kısa zamanda, kimi doğmamış bebek. Yazdığım her satırla yeni bir parça çıkıyor ortaya, fikir kıyması. Parçacık teorisi işte, çarpışan fikirler. Milyar dolarlık tesiste denenen tez, küçücük beyinde. Çarpıştırarak çıkacak big ben, bu da tez. Koca evren gaz ve tozdan, yani hergün içime çektiğim koca bir evren. Patlasam var ya. Nerden bu özgüven. Sen ben o biz, ne fark eder. Aynı evreni soluyoruz işte. Herkeste olabilir big BEN. Kuantumu çözen sen, bilgisayar dilini bilen o, atom ya da edebiyat parçalayan insanoğlu. Tek çekirdek işlemcili beynimiz var işte. Kiminin ram'ı yüksek kimi RAMlık. Evreni çekiyoruz her gün kaç kez içimize. Sadece Başbakan Okusun adlı kitap mıydı yanılıyorsam bağışlayın; adam deniz içip okyanus kusuyordu diye bir ifade vardı. Bilmem anlatabildim mi kendime.
Bir rüyam var der insanlar gerçekleştirmek istedikleri şeyler için. Ben rüyamda uçtum bile. Hepinizin benzer tecrübeleri vardır mutlaka. Kimi problemin cevabını bulur, kimi notalara döker kimi satırlara. Bazen o anda uyanıp kendime şaşırırım. Önce kendime hayran kalırım, sonra başkalarına hayran olurum neler başarabiliyor diye. Zihnimizi kontrol ettiğimiz uyanık saatlerde yapabildiklerimize göre kıyaslarsak, gerçek hayatta uçan ! insanlar rüyalarında neler yapıyorlar kim bilir. Evreni çekiyorlar bizim gibi. Kustuklarımız farklarımız. Zihnimin bulanıklaşmaya başladığı saatleri severim bundan dolayı. Parçacıklar serbest kalmaya, ortalığı kırıp döken çocuklar gibi koşuştrmaya başladığında, dağıldığımda birşeyler ortaya çıkar hep. Aaaaa, kaybettiğim kalemimi buldum! cümlesindeki gizli öz ne? Kısa devre yapmalı ara sıra zihnimiz, yoksa 2. devre başlamaz hiç. Rüyamda rüyada olduğumu anlayıp uyandıktan sonra aslında rüyamın içindeki rüyamdan uyandığımı ve hala rüya gördüğümü anlayıp uyandığımda yaşadığım şaşkınlığa bakın Türkçe bile az geldi. Rüya içinde rüya. Evren içinde başka bir evren. Kaç kez çektim acaba bu gün içime. Kesin İsviçreli bilim adamları saymıştır çocukluğumun reklam araştırmacıları.
Yazasım vardı yaza girerken, yaza sızım kalmasın istedim. Uzun zaman sonra, doyduğum bir sofraya oturmak gibi geldi yazdıklarım. Şimdi bulanıklaşan zihni rüyada serbest bırakma zamanı. Ortalık karışsın biraz. Kumandamı kaybettim. Gizli öz arayacağım....
Not: Aklımdan geçen onlarca isim bu yazıyı okuyunca neler oluyor demesin. Gayet iyiyim:))
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...