Orada Bir Köy Var Uzakta - 2 Enkaz Devraldım Sorunu
Birleştirilmiş Sınıf Öğretmenliğinin başta gelen sorunlarındandır Enkaz devralma:) Her ne sebeple olursa olsun; Ara sınıflarda özellikle 2. sınıfta okumaya geçmemiş öğrencilerle karşılaşmak olasıdır. Aile,öğrenci,çevre önceki öğretmen vs. vs. Kaynak ne olursa olsun elimizdeki probleme odaklanmamız gerekir. bir yıl bir şekilde boşa geçmiş gibidir 2. sınıfta okuyamayan çocuklarda. İlk etapta mutlaka seviye tespiti yapılmalıdır. Bildikleri ve bilmedikleri sesler raporlaştırılmalıdır. Bu hem bize bir başlangıç noktası olacaktır, hem de denetimlerde işimizi kolaylaştıracaktır. Denetimleri bir kenara bırakırsak raporlaştırdığımız bilinen ve bilinmeyen sesler tablosu her öğrenci için ayrı ayrı yol haritası demektir. Bu sayede seviye olarak yakın olan öğrencilerimizi de gruplamış oluruz. Burda kastettiğimiz, bölümlere ayırmaktan ziyade yakın gruplara ortak çalışmalar yapmaktır. Nelerle karşılaşabilirizin bir ucu yoktur:) Hiç okula gelmemiş gibi durandan başlayıp devam eden bir dizidir. Başıma gelen örnek mesela: İkinci sınıf iki öğrencimin Atatürk'ün ders kitabındaki fotoğrafına bakıp, nerenin müdürü olabileceğini tartıştıklarına şahit olmuştum. Sorun okuma-yazma sorunundan da büyük olarak çıkabilir karşımıza örnekteki gibi. Kazanımlar konusunda çok ciddi sıkıntılar olduğunu gösterir. Öğrencilerin resim yaparken özgür bırakılması ve diledikleri renkleri istedikleri yerde kullanmaları taraftarıyımdır. Ağaç varsın yeşil olmasın ama bayrak öyle değildir. Kazanımlardan biridir. Eğer öğrenci bayrağın renkleri konusunda sıkıntı yaşıyorsa demek ki uyum sürecinde, el alıştırmaları için verilen boyamalarda veya kazanım verilirken yaptırılan resimlerde bayrağımızın renkleri verilememiş demektir.
Öğretmenin karanlığa küfretmek gibi bir lüksü yoktur, köy öğretmeninin hiç bir lüksü yoktur:) Olan olmuş ve bizim yapacağımız şey bir değil gerektiği kadar mum yakmaktır. Ben kısaca değinmeye çalıştım. Önemli sorunlardan biri olarak gördüğüm ara sınıflarda okuma-yazma problemi olan öğrencilerle ilgili başlangıçta yapılabileceklerden birini örnek vermeye çalıştım. 1. sınıftan başlamaktan daha zor bir iştir ne yazık ki. Yanlış öğrenmelerin düzeltilmesi, öğrenilmiş çaresizlikle başedilmesi, sınıfların bir arada olamasının dezavantajı gibi bir çok sorunla yüzleşilir. Sınıfların bir arada olması dezavantajının bazı konularda avantaja çevrilebileceğini de ilerleyen zamanlarda paylaşmayı düşünüyorum.
Siz değerli meslektaşlarımın katkısı ile bu günce serisinin bir kılavuz haline gelmesini umuyorum.
Orda bir köy var uzakta... Mesleğe büyük bir aşkla başlayan nicelerimiz var orada. Saman alevi olmasın aşkları, yakacakları bir mum da bizlerden olsun. Her şey kitap göndemek, materyal yardımı yapmak değil bazen. Ne dersiniz?
Görüntülenme Sayısı:Google.Apis.Requests.RequestError User does not have sufficient permissions for this profile. [403] Errors [ Message[User does not have sufficient permissions for this profile.] Location[ - ] Reason[insufficientPermissions] Domain[global] ]
Ya 4. yada 5. sınıfa gelmiş bireylerin okumayı bırak adını bile yazamamaları daha acı verir insana. O zaman yapılacak ilk ben ne yaparsam bu birey okuma yazmayı öğrenir? Sorusunu sormamız gerekir kendimize. Bir basit uygulama o bireyin bildiği kelimelerden yola çıkarak 50 kelimelik basit bir metin düzenlemek gerekir. Gelecek soruyu tahmin ediyorum. Bir örnek verir misiniz? Çözüm yine sizde o bireyle biraz konuşmanız ve o bireyin konuşmasını sağlamanız. Bu sırada elinizde kalem birde küçük bir kağıt olması yeterli. Bireyin konuştuğu sırada en fazladan en aza doğru kullandığı sözcükleri kağıdınıza not etmeniz. en fazla kullandığı sözcüklerin yanına veya altına çetele tutmanızı öneririm. Arkadaşları arasında kulladığı sözcüklere de dikkat etmenizi öneririm. Sözcükleri yazdık mı? Bundan sonrası sizin becerinize kalmış. Hadi bakalım kolay gelsin. Şarkı aklınıza geldi değil mi? Öğretmen olmak işte burada başlıyor. Tespit ettiğiniz sözcüklerle 25 - 50 arası konuşma metinleri, kısa hikayeler,sayışma tekerlemeleri oluşturabilirsiniz. Başka bir öneri akran öğretmen kullanarak, o bireye en yakın olan birey ile birlikte tespit etmiş olduğunuz kelimelerden birlikte metin oluşturmanız. Sonra da o metin üzerinden birlikte sesli okuma, bireysel sesli okuma çalışmaları yapmanız. Bu biraz da ezber metodunun kullanılmasına benzer. Sonrası mı? Okuma işi tamam ise metni sırası ile önce cümlelere, sonra kelimelere, sonra da seslere bölmeniz. Önce cümlelerin okunması okuma sırasında seslerin düzenli çıkmasına mümkünse oyun ile birleştirerek cümlelerin çok yavaş okunmasını sağlamanız, şimdi yazmaya geçebilirsiniz. Burası çok önemli cümledeki her sesin yazan kişi tarafından söylenmesine hangi sesi veriyor ise o sesi yazmasını sağlayınız. İşte akran öğretmen burada devreye giriyor. Yapılan işlemler sırasında yazan bireyle birlikte sesleri veriyor. Yazma ve söyleme işi birlikte gidiyor. Biz cümle metodu kullanmıyoruz diyeceksiniz. O bireyin o sesleri bilmediğinden değil, anımsamadığın dan yola çıkmanızı öneririm. Bilmiyor diyorsanız. Bu konuda eliniz de kesin verileriniz var ise birinci sınıflarla birlikte okuma yazma çalışmalarına katmanızı öneririm birlikte olduğu arkadaşlarından ayırmadan. Buradaki incelik öğretmenlik becerinize kalmış. Bu sırada o bireyi sorular ile çalışmaya katmanız daha kolay olur. sen ne dersin? Ali bu ses nasıl söylenir. Bu sırada sınıftan gelecek başka bir soru Öğretmenim Ali okuma yazmayı bilmediği için okutuyorsunuz değil mi? cevabınızı önceden hazırlamanız gerekir. Şu anda Ali bana yardım ediyor. Bunu söylemeniz çok önemli bireyi arkadaşlarından ayırmanız, etiketlemeniz. O bireyi kaybetmenizi hızlandırır. Kolay gelsin.
Yusuf Ziya Güldere
1.11.2013
Etiketlememek çok önemli bence de. Şu anki sınıfımda okuma-yazma problemi olan 5 öğrencim var. Sınıfımı 1. ve 2. sınıflar olarak çağırmıyorum. Baştan beri hiç hissettirmedim böyle bir şey, en azından işim bitene kadar böyle olacak. 1. grup 2. grup 3. grup şeklinde takımlar yaptım. Yıl içerisinde takımlar olarak bazı görevleri yerine getireceğimizi söyledim. 1. sınıf ve okuma-yazma problemi olanlara birbirine yakın sorumluluklar verirken 3. grubu da onlara dahil ettiğim zamanlar yarattım. Okuma yazma bilenler de ara sıra harf yazma çalışmaları yapıyor mesela. erken bitirdikleri için de arkadaşlarına yardım edecek zamanları oluyor böylece diğerlerinin etiketlenmesinin önüne geçiliyor. Etiketlemeyi bir tek biz yapmıyoruz bazen kontrol edemezsek çocuklar da yapabiliyor. Bunu da engellemiş oluyorum. Diğer derslerde zaten ortak çalışmalar yürütülebiliyor, hayat bilgisi bu anlamda ana motor. etrafında diğer derslerin tamamını şekillendirebilir ve okuma-yazma bilmeyenlere de konuşma fırsatı yaratarak eksikliklerinin göze batmamasını sağlayabiliriz.
Arslan Gürbüz
2.11.2013
Güzel bir konuya temas etmişsiniz Arslan Hocam. Bize ilk öğretilen şeylerden birisiydi, öğrencilerin seviyelerini hemen tespit edip tutanak altına alarak, öğrencilerin okuma yazma bilmemeleri ile ilgili bütün sorumluluğu üzerimizden savmak. Emeğinize sağlık
Kabul ederseniz ben de bu güzel ve işlevsel olacağını düşündüğüm günceye katkıda kendimce katkıda bulunmak isterim.
Bu öğrencilerde (bence) 1. sınıf öğretim programı ve ses veriliş sırasından (ses temelli cümle öğretiminden) uzaklaşarak önce 8 ünlüyü (a, e, ı, i, o, ö, u, ü) ardından işlek heceler oluşturulabilecek "S, M, L, K" gibi harflerle devam edilmesi gerekiyor. Zamanında birleştirilmiş sınıfı okuturken bir müfettiş tavsiyesi üzerine kullandığım bu yöntem sayesinde neredeyse tamamı okuma yazma bilmeyen 2. ve 3. sınıf öğrencileri kısa süre içerisinde okur yazar olmuşlardı. (10 yıllık meslek yaşamım süresince bu tavsiyeyle birlikte toplamda 2 (iki) müfettiş tavsiyesinden yararlanabilmiş olmam ayrı ve hazin bir günce konusu olmaya muhtaçtır.)
Mustafa Göktaş
2.11.2013
İkinci yazınız da birinci kadar düşündürücü Arslan Öğretmenim.Seviye tesbiti evet önemli.Çıkan sonuç bizim daha planlı olmamızı sağlar hatta yol gösterir.Öncelikle sabırlı olmak gerekir.Mustafa öğretmenimin anlattığı yöntemi ben de kullandım çok kereler.Başarılı oldu.Ben de tavsiye edebilirim.Size sabırlı bir yolculuk diliyorum...
F.Bilge KAPLAN
4.11.2013
Mustafa ve Bilge öğretmenim katkılarınız ve yorumlarınız için teşekkür ediyorum. Mustafa öğretmenimin kullandığınız yöntemden doğru sonuçlar almışsınız. Bunu da listeme ekliyorum müsaadenizle. Hece yöntemi de okumaya geçemeyen öğrenciler için başka bir yol. Burada dikkat edilmesi gereken husus bunların son çare olarak kullanılması sanırım. Diğer türlü, artık program dışı olan bir yöntemle yapılan bir çalışma olduğu için sıkıntı yaratabileceği. Benzer sorunları olan ve yeni başlayan meslektaşlarımızın dikkat etmesi gereken şey niyetleri iyi olsa da bahsettiğimiz yöntemleri kullanırken amaçlarını iyi ifade eden bir rapor tutmaları. İlk haftasında cebinden para harcayarak okulunu baştan sona boyayıp, temizletip materyal eksiklerini gideren ve bunu sınıf defterine dürüst olayım diye işleyen bir arkadaşımız ciddi sorunlar yaşamıştı:) Defterdeki okul boyatıldı, sınıflar temizletildi gibi ifadeler pek hoş karşılanmadı:) Şu anki yöntemin ders defterine işlenip, ek ve ev çalışması olarak bahsettiğimiz yöntemlerin verilmesi problem yaratmaz sanırım. İlk güncede belirttiğim gibi ortak sorunlar yaşayan meslektaşlarımızın birbirlerine rehberlik edebilmesi amacıyla böyle bir seriye başladık. Arkadaşlarımızın değerli katkılarıyla çoğaltacağız umarım. Tam bu noktada aslında güncemizin ulaştığı denetmen arkadaşlarımız da katkı sunarsa dayanak noktamız daha sağlam olur diye düşündüm bir an:) Teşekkür ediyorum.
Arslan Gürbüz
6.11.2013
İki yıl Sarıkamış'ın dağ köylerinde birleştirilmiş sınıf öğretmenliği yaptım.Eşekten düşenin halinden yine eşekten düşen anlarmış..Sizi çok iyi anlıyorum Hocam...
Mustafa Küçük
28.11.2013