Öğretmenler Gününe Özel
24 Kasım Öğretmenler Günü için düzenlenen kahvaltıda bir araya geldiğimiz Bilim ve Sanat Merkezi Okul Aile Birliği BaşkanıNihan ZUBAROĞLU’nun bir sürprizi vardı bizlere.Bugüne özel kaleme aldığı ve bize hediye ettiği bu güzel mektubu sizlerle paylaşmak istedim. Şunu belirtmem gerekir ki son zamanlarda aldığım en güzel hediyeydi. Ben de sizi Nihan Hanımın mektubuyla baş başa bırakırken tüm kalbimle başta eşim olmak üzere sevgili öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü’nü kutluyorum.
Merhaba Sevgili Öğretmenim
Ben sizin eski bir öğrencinizim. Adımın bir önemi yok. Ayşe, Fatma ya da Hüseyin… hem söylesem bile anımsayamayacaksınız belki de… ki doğaldır; yetiştirdiğiniz yüzlerce çocuktan biriyim. Hiç saydınız mı? Kaç kişi etmişizdir acaba? 50 tane Ayşe, 63 Fatma, 42 Hüseyin?.. sarışını, esmeri; uzunu, kısası; renklisi, renksizi… bugüne dek kaç çift göz üzerinizde asılı kaldı hiç merak ettiniz mi? Diğerlerini bilemem ama ben sizi hiç unutmadım öğretmenim.
Tıfılın tekiydim o zamanlar. Sıska, sesi soluğu çıkmayan kara kuru bir şey… bir bakkal defterim vardı; bir de kocaman hayallerim… böyle derdiniz… ama kızarken bile sanki saçlarımıokşardı sesiniz… öyle üzülürdüm ki sizi kızdırdığım zamanlar… o kadar olur! Sahi, özürlerin içine gizlediğim o uzun cümleleri hiç fark eder miydiniz? Anlatmak, sormak istediğim ne çok şey var daha bir bilseniz! Yıllar sonra sizi bulduğumda, nihayet iki yetişkin gibi karşılıklı konuşabileceğiz.
“İnsanın ana vatanı çocukluğudur”demiş ya Epictetus; işte o vatanın bayrağı da sizsiniz. Hayat ise 400 metre engelli bir bayrak yarışı. Ne zaman ve nerede ulaşacak bu mektubum elinize bilmem ama koşarken soluklanasınız istedim. İçiniz rahat etsin, emekleriniz boşa gitmedi, gitmeyecek bilesiniz. Ülkemin, hatta dünyanın dört bir yanından sesinizin yankılandığını bir düşleyin?! Düş dediğim gerçektir bir bakıma öğretmenim. Yoksa biliyorum, en güzel mektupların bile karın doyuracağını. Belki de “eserlerinize değer biçilemediği” içindir, tüm haksızlıklara maruz kalışınızın nedeni diyesim geliyor utana sıkıla. Yani Sokrates’in dediği gibi “hem her şeydir hem de hiçbir şeydir öğretmenin eseri”. Kazandığı, belki de bu yüzden iki lokma, bir hırka…
Daha yapılacak çok işiniz, işimiz var sevgili öğretmenim. Eğitilecek çok çocuk, alınacak çok mektup… sahi, hiç mektup almış mıydınız bizlerden? Derken; unutuyordum az kalsın, sizi neden çok sevdiğimi söylemeyi. Hep gözlerimin içine bakarak, saygıyla ve sevgiyle yaklaştınız bana. Gerçeğin, yalnızca gerçeğin peşinden koşmayı öğrettiğiniz için ellerinizden öperim sevgili öğretmenim, nihayet bir 24 Kasım’da coşkuyla…Ülkemin dört bir yanına dağılmış, tüm isimli isimsiz kahramanlarım benim, kalın sağlıcakla…
Not: Dünden bugüne tüm öğrencileriniz ve velileriniz adına kaleme alınmıştır. Saygılarımla…
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...