Fenerli Fahişeler
FENERLİ FAHİŞELER
5-6 saattir arabamda yolculuğuma devam ediyorum. Bir Cuma akşamüstü ki o Cuma gününün içerisinde konuşulan, öğrencilerin karne coşkusu, hüznü; dün akşam belli olan yeni Milli Eğitim Bakanın ismi açık olan radyomun saat başı haberlerinin de baş konuları arasında. Adana-Pozantı arasında yolculuğuma devam ederken, karşıdan el feneri ile birilerinin işaret ettiğini fark ettim. Önce polis kontrolü olduğunu düşünerek yavaşladım ki, karşımda karanlıkta elinde el feneri ile çalışan hayat kadınlarının olduğunu gördüm. İster kibarlaştırarak hayat kadını diyelim; ister fahişe, isterseniz de başka bir şey. Yaptıkları iş belli. Peki kim bunlar? Belki anne, belki hala çocuk, belki sevgili, belki, belki birilerinin eşi ya da Adana’nın gecekondularında kalan birileri… Bilmiyorum, hiçbir şekilde böyle bir hayatı filmlerin ötesinde bilmiyorum, sadece hayal gücümün ulaşabileceği noktalara dokunmaya çalışıyorum kim olduklarını anlama adına. Ve zihnimde beliren düşündürücü bir soru… Bir öğretmen olarak zamanında bu çocuklara dokunsaydık acaba şimdi onlara yoldan geçen kamyoncular dokunuyor olabilir miydi? Ekonomik diyelim, aile, okul, kendisi, arkadaş çevresi, hepsini say gitsin! Say, say, say…bitmeyecek. Bir hayat düşünün… Mavi önlüklerle okul sıralarında çocuksu heyecanla başlayan, elinde fenerle otoban kenarlarında devam eden…
Şehrin adı lazım değil kenar mahalle sayılabilecek bir okulda yaptığımız Öğrenen Lider Öğretmen seminerinde “sorun davranışların yönetimi” konusu esnasında bir öğretmenimiz söz isteyerek okulunun öğrencilerinin yetiştikleri muhit ve davranışları itibari ile okula gelmemesi gerektiğini onların okulu, eğitimi hak etmediği yorumunu yapmıştı. Bir öğretmenin bakış açısı bir öğrencinin “hayat acısı” olabilir. Bir tane bedeni, bir tane ruhu kurtarmak bizim elimizde.
İlkokul öğretmenim kara tahtanın başında doğu ve batıyı karıştırdığım gün bana attığı tokadı hatırlamaz belki ama bu anı bana hiçbir öğretmen de unutturamaz.Neil Armstrong’un Ay’a ilk adım attığında“That’s one small step for (a) man, one giant leap for manking” yani Türkçe çevirisi ile “(Bir) insan için küçük, insanlık için dev bir adım” der. Bu söz “gün içerisinde sınıfta yaptığımız bir hareket, bir sözün öğretmen için çok küçük, öğrenci için ise çok büyük anlamlar taşıyabileceğini” aklıma getirir. Armstrong bu sözü Ay’da söylerken bir (a) kelimesi parazit ya da unutmadan dolayı Dünya’ya ulaşmaz. Ne gariptir ki bizler de öğrencilerimizin “BİRicik” olma özelliklerini göz ardı ettiğimiz için; ağzımızdan çıkan sözler, bedenimizden fırlayan mesajlar “öğretmenlik mesleğinin davranışsal yönetim becerisi” olarak değil, sınıfta “sorun davranışların yönetilmesi” olarak algılandığını göstermektedir. Öğrencinin “bir” olma özelliğinin ön planda tutulduğu sınıflarda, çoklu zekâdan işbirlikli öğrenmeye ve bireysel öğretime kadar uzun bir yolculuktan bahsedilebilir.
Milli Eğitim Bakanlığının logosundaki meşale karanlığı aydınlatan ışık olarak öğretmeni simgeler. Bu ışık teoride yalnızca bazı öğrencileri aydınlatan bir ışık değil, etnik, dini, fiziksel, kişilik vb. özellikleri ne olursa olsun, tüm öğrencileri kucaklayan, onların “biricikliğine” saygı duyan öğretmenin ışığıdır. O ışık saçan fener biz öğretmenlerin elinde, öğrencilerin eline verdiğimiz fener ya onların yolunu açacak ya da kamyoncuya ışık (!) olacak…
Görüntülenme Sayısı:Google.Apis.Requests.RequestError User does not have sufficient permissions for this profile. [403] Errors [ Message[User does not have sufficient permissions for this profile.] Location[ - ] Reason[insufficientPermissions] Domain[global] ]
Bence yazının başlığı biraz irite edici, "bir öğretmen için küçük ayrım, öğrencisi için büyük bir uçurum" gibi olsa daha yazıyı daha iyi ifade eder.
Volkan Bal
10.2.2013
Dediğim gibi başlığı okuduktan sonra spam olarak düşünmüştüm, yazıyı okuyunca aslında bir öğretmen için küçük ayrımın, öğrencini ne kadar etkileyebileceğini en kabullenmesi zor sonuçlarıyla gördüm.
Volkan Bal
10.2.2013
"Milli Eğitim Bakanlığının logosundaki meşale karanlığı aydınlatan ışık olarak öğretmeni simgeler." Öğretmenin Bakanlık yöneticileri ve buna bağlı olarak toplum tarafından da nasıl görüldüğü algınaldığıda önemli. Öğretmenlerimize nasıl bakıyoruz? 657 devlet memuru olarak mı? Öğretmen olarak mı? Öğretmenlik bir meslek midir? yoksa devlet memurluluğu mudur?
Gazi Eğitim Fakültesinin rozetinde öğretmen yerle gök arasındaki yıldız dır. Yıldızlar Sönmedikçe o ışık her zaman parlayacaktır. Yeterki birileri gölge etmesin.
Yusuf Ziya
10.2.2013
Çocukları seven her insan, her öğretmen demiyorum, onların biricikliğine saygı duyar bence... Yusuf Hocamın da dediği gibi yeter ki birileri gölge etmesin...
Berna Baysa Öz
10.2.2013
Yazının başlığının tokat gibi olması içeriğinin de öyle olacağının göstergesiymiş. Çok anlamlı ve son zamanlarda okuduğum en güzel yazılardan biriydi.
Arslan Gürbüz
11.2.2013
Başlığı okuduğumda içeriği çok düşünemedim.Ama okuyunca çok önemli bir konuya dikkat çektiğinizi anladım.Öğrencilerimizin yüreğine ne olur biz dokunalım ki onlar da iyi şartlarda iyi yerlerde olsunlar.Teşekkürler öğretmenim yüreğinize sağlık...
F.Bilge KAPLAN
11.2.2013
"Bir öğretmen olarak zamanında bu çocuklara dokunsaydık acaba şimdi onlara yoldan geçen kamyoncular dokunuyor olabilir miydi?" Bu güne dek farkına varan oldu mu ki fark ettirmek için elinde fener var? / "Bir öğretmenin bakış açısı bir öğrencinin “hayat acısı” olabilir. Bir tane bedeni, bir tane ruhu kurtarmak bizim elimizde." Bakış açımız ne kadar geniş ve içine ne kadar ruh dahil olabiliyor ve ne kadar olabilmeli...
Burcu Esin İLİŞ
11.2.2013
"Bir öğretmenin bakış açısı, bir öğrencinin hayat acısı olabilir! " çok etkilendim yüreğine sağlık hocam...
Nihan TOPTAN
11.2.2013
Yazının başlığı ötekileştirme vurgusunu pekiştirme amacı ile futbol fanatizmini çağrıştıran sözcüklerden seçildi. Eğitim sistemde en önemli faktör öğretmen daha da önemlisi "profesyonel öğretmen".Görüş bildiren tüm dostlara teşekkür ediyorum.
Ozan Demiralp
11.2.2013
Ozan öpretmenim, başlığı okuyunca gerçekten daha çok eğlendirici ve düşündürücü bir şeyler bekliyordum. "fener" kelimesi de ilk etapta hiç futbolla ilgili olmamama rağmen Fenerbahçe Spor Kulübünü anımsattı. Okuyunca sarsıldım. Teşekkürler.
Hasan Gözlügöl
11.2.2013
Ben de başlığı okuyunca direk Spam olarak düşündüm, yazının okunmasını engelleyebilir, okumayanlar için de yanlış anlaşılmaya sebep olabilir..
Öznur Toper
12.2.2013
Bence bu yazı ile öğretmene fazlaca yüklenilmiş.. Herşeyede kendimize olumsuz bir pay biçme zorunluluğumuz yok.. onlar o yolu seçmişlerse biz ne yapalım...?
Eşref Akar
16.2.2013
Güzel bir tespit sayın hocam.Bizlerin bu noktataki sorumluluğun fazla olduğunu düşünüyorum.
Resul Delen
15.3.2013
tesbitleriniz çok doğru...amaaaa toplum olarak tüm kötülüklerin önlenmesi adına masum değiliz hiçbirimiz...
Ayhan Alpaslan
1.4.2013
Tüm görüş sunan arkadaşların düşüncelerine ve görüşlerin katılıyorum.Çok seslilikle kamu oyu oluşturmak lazim diye düşünüyorüm Saygılarımla.
Abdullah Kaya
22.4.2013
PAPA İSTANBUL'A GELİR GELMEZ GENELEVLERİ SORDU!!!
YAZIYI ÖNYARGIMLA DEĞERLENDİRİP OKUMASYDIM BÖYLE ANLARDIM FENERLİ FAHİŞELERİ BAŞLIĞINI (GALATASARAYLI FANATİK ARGO KULLANAN) AMA İYİKİ YAZIYI OKUDUM. BELKİDE İLGİ ÇEKMEKTİ AMAÇ AMACA ULAŞILDI...
Şahin Güngör
28.4.2013
Fener yazısın okuduktan sonra anladim ilk gördüğümde yargılamiştim .Ama asil nedeni bellidir.SELAMLAR....!!!!!!!!!!!!!
Abdullah KAYA
29.4.2013
konuya ilgi çekmek açısından başlığın, oldukça etkili olduğunu düşünüyorum, okuma merakını tetikliyor, yazar için başarı durumu:)
İçerik ise bu merakın hakkını veriyor...
Ozan Hocam, kalemine sağlık, toplumsal (aslında tüm toplumlar için geçerli) bir yaraya değinmişsin. Önce insan, sonra eğitimci olarak bu konuda hepimizin sorumluluğu var, konuya gösterdiğin duyarlılığın tüm eğitimcilerde olmasının, çözüm için önemli bir zemin olduğunu düşünüyorum...
Esra Savaşan
8.5.2013
Ben (Amstrong'un sözüne ilişkin) farklı bir düzeltme yapayım anlayışınıza sığınarak:
"That’s one small step for (a) man, one giant leap for manking" ifadesinde "manking" yerine "mankind" olacaktı.
Yazının etkileyiciği konusunda yukarıdaki yorumlara ekleme yapmak tekrardan öteye gidemeyeceği için sadece kalemine sağlık demekle yetiniyorum. Devamı dileğiyle...
Mustafa Göktaş
23.11.2014