Hiç Durmadı Aşk,Dursa Bile Dünya...
Kelimeler ile okuyucuya ulaşmasını planladığım düşünceler zihnimde birbirini takip ediyor şu an. Mesele bu düşünceleri anlam bütünlüğünde oluşmasını istediğim mesajla okuyucuya aktarmakta. Serde öğretmenlik var, muhakkak bir mesaj kaygımızın olması bilincimizin ayaklarının altında gizli…Öğretmenlik demişken; yazıma “Temmuzun getirdiği tatil rehaveti ile…” şeklinde bir cümle ile başlarken bu cümlenin anlamını arttırmak adına acaba temmuz demesem de temmuzu anlatan bir şiirin dizesi ile mi başlasam düşüncesi beni google’a yönlendirdi. Google’da içerisinde Temmuz kelimesi geçen bir şiir bulup okuyucuyu etkileyeceğiz ya, google’da “temmuz” yazdığımda arama sekmesinin altında beliren ilk cümle “temmuz 2013 öğretmen maaşları”! Tabii kabul etmek gerek ki bu durumun ardından geriye ne şiir kalıyor ne de edebiyat. Bu durum “düştüğümüz hale bak” dedirtiyor insana.
Düşmek demişken şair; “Düşenin dostu olmaz’ derler kimileri. Sanki ayakta olanın dostu çokmuş gibi.” sözü ile kendi hayatındaki sıkıntıları hepimizin kendi yaşamından da bir şeyler bulabileceği bir ironi şeklinde bizlere ulaştırmakta. Konu maaşlardan açılmışken, hayatı boyunca para sıkıntısı yaşamış aynı şair, 1930 yılında doğduğu yerden 7 yaşındayken ailesi ile Bilecik’te bitecek olan yaşadığı zorunlu göçü “Ben bir yük vagonunda açtım gözlerimi” dizileri ile anlatır. Çok sonraları bir şiirinin dizesinde “Her ölüm erken ölümdür.” derken eminiz ki her ölümde 23 yaşındaki annesinin ölümünün hayatına kazınmışlığını ve sonrasında başlayan “üvey” çocukluk dönemi dizelerine “Kuyuya sarkıtan kadın/Saçından kavrayıp kızkardeşimi” şeklinde yansır. Halasının yanında İstanbul’da ve Bilecik’te devam eden öğrenim hayatı Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde devam eder. Sonrasında Maliye Bakanlığı Müfettişliği, Darphane Müdürlüğü, Kültür Bakanlığı Danışma Kurulu Üyeliği, Türk Dil Kurumu üyeliği gibi görevlerde bulunan bu kişinin besin kaynağı her zaman şiir ve edebiyat olmuştur. “Kim istemez ki mutlu olmayı ? Ama mutsuzluğa da var mısın?” diyerek orta okul yıllarından getirdiği arkadaşlığını ilk evliliğine dönüştürürken “Bir gün ayrıldık ve sevilmekten eskimiş bir renk gibi hissettim kendimi.” sözü ayrılığın da habercisidir bugünlere kadar ulaşan.
Aynı iş yerinde çalıştığı, “Üvercinka” diye isimlendirdiği kadına aşık olur. Şair aşk adamıdır. Onu arkadaşlarından kimse tanımaz, bilmez. Şairi çok etkilemesine rağmen Üvercinka’yla ilişkisi çok kısa sürer. Şair Üvercinkaya; “Uzaktan seviyorum seni.. Kokunu alamadan, boynuna sarılamadan, yüzüne dokunamadan.. Sadece seviyorum” sözü ise seslenir o dönemde. Yaşama dair yaşadığı sıkıntılardaki dostları olan sigarayı ve aşkı; “Bilirsin sigarayı da kalem tuttuğum gibi tutarım.Ondan tüter Sevda Sözleri…” ile bizlere ulaştırırken “Küçükken anneme mezarlıktan korkuyorum dediğimde ‘ölüden değil, diriden kork’ demişti. Zamanla anladım ki; annem yine haklıydı.”, “Oyuncağın kırıldı diye üzülme çocuk.. Büyüyünce kalbin paramparça olacak.”, “Annesinden dayak yediği halde, yine anne diye ağlayan bir çocuktur aşk.”, “Annem gözyaşları için ekmek kırıntısı gibi değerlidir derdi. Üstüne basıp geçenlerin çarpılışını görmek için bekliyorum seni” sözleri ile annesinin izlerini “o tüten sevda sözlerine” sakladığını da haykırır. Maddi manevi sorunlarla baş etmeye çalıştığı yıllardan geriye “Hep kazanırsın ey çözümsüzlük!” sözü kalırken “Sana yolculuk yapmak istiyorum. Kes yüreğine giden bir bilet; “can” kenarı olsun.” diyerek 2. evliliğini yapar. “Öyle bir sihirbazdın ki beni bile kaybettin!” sözü ayrılığın yine habercisi iken aşkın hayatından hiç çıkmadığını; “Parmak uçlarıma hapsettim seni,dokunduğum heryerde seni hissediyorum,canım yanıyor.”, “Yoksuluz, gecelerimiz çok kısa. Dörtnala sevişmek lazım.”, Ben nerde bir çift göz gördümse, tuttum onu güzelce sana tamamladım, sen binlerce yaşayasın diye yaptım bunu.”, “Yokluğunu yazmak cenaze arabalarını süslemek gibidir.” ve “Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık ”sevda” da boğulur…” gibi sözleri ile anlıyoruz.
Alkol koması ile son bulan bir yaşamda aslında derin bir yalnızlık vardır ve bu yalnızlığı şair “En koyu yalnızlık bile bir tanığa ihtiyaç duyar…”, “Neden yorgunsun sorusuna cevap aramaktan, ‘Ve bunu sormasınlar diye gülümsemekten yoruldum.”, “Yalnızlık bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.”, “Biliyorsun, ben hangi şehirdeysem, Yalnızlığın başkenti orası.” Sözleri ile bugünlere haykırır. Başarılı sayılabilecek bir mesleki kariyer, buhranlar ile dolu bir hayat. Bunlardan günümüze kalan ne kariyeri ne de aile yaşamından bir şeyler. Bugün adına bir şiir ödülü verilecek derecede onu kalıcı yapan aşk ile sarıldığı kelimeler, dizeler, şiirler…Aşka kelimeler ile sarılmayan, kelimelere aşk ile sarılan bu Şair Cemal Süreya.
Evet maaşlarımız az, evet sorunlarımız çok, peki aşk ile sarıldıklarımız neler? Yarınlara bizden geriye kalacak olan ne? Bu yaşam öyküsü bana tek bir şeyi bağırıyor; “yaptığın şey her ne olursa olsun ortaya bir eser koymak istiyorsan ruhu olmalı”. Kimimiz mutlu, kimimiz mutsuz. Ailemiz, mesleğimiz bizleri besliyor. Bunların yanında kendine yetmeyenler için bir gönüllü kuruluşta görev almakken hayata ruh katmanın adı, belki de kırlarda koşmak başka biri için. Gelin siz kendiniz için koyun bu anlamın adını ve kendinize dönerek hayata aşk ile sarılın çünkü şairin dediği gibi “hiç durmadı aşk, dursa bile dünya…”.
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...
Kalemine, kelâmına sağlık: hani derler ya iki laf edelim sohbet derinleşsin. Aşkı nasıl tarif edersin bilmem, aşk; sevdiğin şeyin kör düğüm olmuş halimidir? Acaba ne der buna şair? Keyifle...
Yusuf Ziya Güldere
19.7.2013
Aşkkk ile sarılmak lazım, Anlamlık kılmak için yaşamı... Harika bir yazı olmuş Ozan Hocam, yüreğinize sağlık...
Esra Töre
19.7.2013
Cemal Süreya denilince kan sular durur Ozan Hocam :)
Düğmesini diken her kadınla evlenerek ömrünün sona kadar sevdiği her kadında annesini arayan çocuk adam.
Denizinde yüzerken bir cümlesi ile ne çok şey söylemek istediğini ama çoğumuzun sadece ilk anlamlarına yoğunlaştığımız duru adam..
Bu kadar çok rüzgar yiyip, bir ömrün taşıyabileceğinden çok daha fazla deprem atlattıktan sonra bile hala ne kadar güzel ve değerli kalabildiğine şaşırdığım bir adam.
Bir değil binlerce şairi, bıraktığı izlerle saatlerce konuşturmayı hala başarabilen derin adam.
Öğrencilik yıllarımda sırf adını taşıyan vapura binebilmek için okula geç kalmayı göze aldığım adam...
Sayenizde onu bir kez daha anmak ne güzel oldu. Çok teşekkür ederim :)
Şiir nedir sorusuna verilecek en güzel cevaplardan biri olan bu değerli şairle ilgili anlatacaklar zaten bitmez. Kendimi tutmayıp tadımlık birşey de paylaşmak istedim affınıza sığınarak.
Kaleminize ve yüreğinize sağlık diyerek devamını beklediğimi söylemek istiyorum. Sağ olun, var olun.
http://t24.com.tr/haber/cemal-sureya-sairin-hayatina-ve-siirine-dahil-edilmeyenler/221298
Dilek Özgül
19.7.2013
Cemal Süreya'yı bir kere yazsanız, ikinin hatırı kalır sanırım Ozan öğretmenim. Hatta üçün de boynu bükük :)
Soyadındaki ikinci "y" yi bir iddeada kaybettiğini duymuştum ama imzasıyla aslında kendi yüzünü çizdiğini Sunay Akın'ın bir programında öğrendim.
“Cemal Süreya imzasıyla bir insan yüzü çizer! ”
Hocanın imzasını sağ tarafa doğru kaldırıp, ‘a’ harfi altta, ‘c’ harfi üste gelecek şekilde baktığımızda şapkaya benzetilen, denemelere, araştırmalara, şiirlere konu olan çıkıntının aslında ‘burun’ olduğu görülür! Cemal sözcüğündeki ‘c’ kaş, ‘e’ göz çukuru, ‘m’ burun, ‘a’ ve ‘l’ ise burun ile üstdudak arasındaki kısımdır. Süreya sözcüğü ise şöyle çizilir: ‘s,’ ‘ü’ ve ‘r’ dudak, ‘e’ ve ‘y’ çene, ‘a’ boyun...
Bu arada, Sıcak Nal adlı kitabında “Eskiden birinci işimdi sigara içmek / Şimdiyse içmemek birinci işim” dizelerine yer veren Cemal Süreya için imzasındaki en önemli harf hiç şüphesiz ki ‘ü’dür. Ü harfinin noktalarını çoğu kez çizgi olarak atar Cemal Süreya; daha çok benzesin diye sigaraya!
Şair, parafında yalnızca Cemal’i kullanır ki burada insan yüzü son derece belirgindir. Parafına bakarak, imzasında profilden bir insan yüzü çizdiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Cemal Arapça bir sözcük olup, Türkçe karşılığı şudur: Yüz güzelliği!
Şairin ne parafında ne de imzasında kulak çizilidir. Ne gariptir ki, Cemal Süreya, Haliç’in kıyısında bulunan “Kulaksız” mezarlığında yatmaktadır.
En sevdiğim üç şairden birini güncenize taşıdığınız için teşekkürler...
Dilber Engin
19.7.2013
Yorumlar ve katkılar için teşekkkür ediyorum."Herkesin bir hikayesi vardır da herkesin bir şiiri yoktur" sözü gelince aklıma ilk aklıma gelen Cemal Süreya'dır. O tam bir ustadır bu konuda. Hayatına dair birşeyleri satırlara sığdırmak çok güç. Bu manada atladığım, hızlı geçtiğim bir çok özelliğe sahip. Aziz Nesin Süreya için "J.Paul Sartre ve Cemal Süreya birikimleri ile dünyanın en küçük ülkelerdir." der. Ne mutlu bu günlere ulaştırdıkları ile hala yaşıyor olması.
Yusuf Ziya Üstadımın "aşk; sevdiğin şeyin kör düğüm olmuş halimidir? Acaba ne der buna şair? " sorusuna cevabı Sevgili Dilek Özgül veriyor; "Öğrencilik yıllarımda sırf adını taşıyan vapura binebilmek için okula geç kalmayı göze aldığım adam..."
Dilber Öğretmenim katkı için teşekkürler.
Ozan Demiralp
19.7.2013
Aşka aşık bir adam... Yüreğine ve kalemine sağlık... Cemal Süreya'yı ne kadar sevdiğimi tekrar hatırlattığın için teşekkürler...
Gökçen Balkır
19.7.2013
Cok guzel kalemine yuregjne saglik cemal sureyya ya iki arkadasim oldu universite 1.sinifta ve onlardan birisi gelirsen ben tanismaya gidecegim dedi ve gittik ankarada ofisine cok mutavazi birisi ve siirler okuyup yanit verdi sohbet ederken ve siir yazarken asik olmak lagzim yoksa yazamam demisti
Şebnem Şahin
19.7.2013
Ellerine sağlık, güzel şeyleri güzelliklerle hatırlatmışsın... Bu arada Temmuz deyince hep aklıma Hasan Hüseyin KORKMAZGİL gelir "Bir oğlum olacak adı Temmuz, Öfkede benden fırtına sevgide deniz..."
Tülay Alkan
19.7.2013