Ayak, Göbek, Ağız
Zekâ ile başarı ve zenginliğin ters orantılı olduğu bir ülkede yaşıyoruz ne yazık ki. En alttan başlar genelde ve yukarı doğru çıkar: ayak, göbek, ağız. Biraz yukarı çıkarsan ne var? “beyin” boş ver onu konumuz o değil… Ayağını iyi kullanıyorsan çok zenginsindir. Göbeğini iyi kullanıyorsan milyonlar izler. Sesini iyi kullanıyorsan eğer hayranların senin için
kendilerini parçalar konserlerde, TV başlarında. Ama beynini kullanıyorsan hiç kimse tanımaz, dinlemez, bakmaz bile. Futbolcunun maç başına aldığı parayı üniversitedeki profesörün on yılda aldığı bir memleket bizimkisi. Yılbaşında sahneye çıkan yırtmacı derin sanatçı 70 milyar alırken, 28 sene sonunda emekli maaşı olarak 25 milyar alan babamın memleketidir burası. Gözümüz yok Allah daha çok versin, nede olsa o gece ülke için önemli bir başarıya imza atmıştır sanatçımız, nesiller boyu konuşulacak bir buluş sergilemiştir. Bu sanatçının bir gecede kazandığı paraya hiç olmazsa ulaşma imkânımız var; babam 56 sene daha çalışsaydı elde edebilirdi ne de olsa. Ama o futbolcular öylemi? Ne elli ne yüz; çok çalışman gerek baba çok… Milyon dolarlardan bahsediyoruz burada.
İspanya devlet başkanı Franco’ya muhabir sormuş bir zamanlar: “ bu insanları bu krize, işsizliğe, bunalıma rağmen nasıl yönettiniz?” diye. Devlet başkanı ise: “ yüz bin kişilik üç tane beşik yapıp sallayarak” demiş. Ne kadar dâhiyane değil mi? Statlar ve orda avutulan bir topluluk. Ağlayan çocuğu susturmanın en basit ve herkesçe bilinen yoludur. Ağlayan, sızlanan, halinden memnun olmayan bebekleri…
Hazır konu açılmışken buradan sevgili öğrencilerime de selam göndermek istiyorum. Sevgili öğrencim adın önemli değil… Sen renklerine gönül verdiğin takım var ya, hani cebindeki son parayı bilete verip, yenilgisine üzülüp ağladığın takım… Sen mağlubiyete üzülürken, işte o takımın kaptanı meşhur sevgilisiyle, boğazın en lüks eğlence mekânında içkilerini yudumluyor olacak. Ve az sonrada 600 bin dolarlık arabası ile villasına gidip sevgilisiyle senin paranın “vergisini” ödeyecek… Sense önümüzdeki hafta nasıl denkleştirebilirim bilet parasını diye kara kara düşüneceksin. Bağır kardeşim bağır sesin kısılıncaya kadar bağır, sakın söz söyletme takımına olur mu? Memleket soyulsun, askerlerin vurulsun, baban işsiz kalsın, kardeşin aç uyusun ne önemi var. Bu hafta fikstürde bir sıra yükseldi ya takımın gerisini boş ver. Bu maçı unutup önümüzde ki maçlara bak sen…
Durum ortada, beyinsizlerin cirit attığı bir medya, düşünen, üreten bir şeyleri değiştirme çabasındakilerin esamesinin bile okunmadığı bir ortam. İşin enteresan tarafı da bu işte… Herkesin aynı görüşte olmasına rağmen değişen hiçbir şey yok. Magazin yine zirvede, Hülya Avşar’ın selülitleri, Jennifer Lopez’in kalçaları, Seda Sayanın 248. eşiyle yaptığı düğünün görüntüleri, Petek Dinçöz’ün ayrıldığı eşi, Acun’un genç sevgilisi, askerlikten çürük raporuyla yırtıp, Hakkâri dağlarında terörist avlayamıyorum, bari Bodrum sahilinde genç kızları avlayım diyen Şahan’ın yeni sevgilisi…
Memlekette akla değer veren yok madem,
Aklı az olanın parası çok madem,
Getir şu şarabı, alsın aklımızı,
Belki böyle beğenir bizi âlem.
(Ömer Hayyam)
İspanya devlet başkanı Franco’ya muhabir sormuş bir zamanlar: “ bu insanları bu krize, işsizliğe, bunalıma rağmen nasıl yönettiniz?” diye. Devlet başkanı ise: “ yüz bin kişilik üç tane beşik yapıp sallayarak” demiş. Ne kadar dâhiyane değil mi? Statlar ve orda avutulan bir topluluk. Ağlayan çocuğu susturmanın en basit ve herkesçe bilinen yoludur. Ağlayan, sızlanan, halinden memnun olmayan bebekleri…
Hazır konu açılmışken buradan sevgili öğrencilerime de selam göndermek istiyorum. Sevgili öğrencim adın önemli değil… Sen renklerine gönül verdiğin takım var ya, hani cebindeki son parayı bilete verip, yenilgisine üzülüp ağladığın takım… Sen mağlubiyete üzülürken, işte o takımın kaptanı meşhur sevgilisiyle, boğazın en lüks eğlence mekânında içkilerini yudumluyor olacak. Ve az sonrada 600 bin dolarlık arabası ile villasına gidip sevgilisiyle senin paranın “vergisini” ödeyecek… Sense önümüzdeki hafta nasıl denkleştirebilirim bilet parasını diye kara kara düşüneceksin. Bağır kardeşim bağır sesin kısılıncaya kadar bağır, sakın söz söyletme takımına olur mu? Memleket soyulsun, askerlerin vurulsun, baban işsiz kalsın, kardeşin aç uyusun ne önemi var. Bu hafta fikstürde bir sıra yükseldi ya takımın gerisini boş ver. Bu maçı unutup önümüzde ki maçlara bak sen…
Durum ortada, beyinsizlerin cirit attığı bir medya, düşünen, üreten bir şeyleri değiştirme çabasındakilerin esamesinin bile okunmadığı bir ortam. İşin enteresan tarafı da bu işte… Herkesin aynı görüşte olmasına rağmen değişen hiçbir şey yok. Magazin yine zirvede, Hülya Avşar’ın selülitleri, Jennifer Lopez’in kalçaları, Seda Sayanın 248. eşiyle yaptığı düğünün görüntüleri, Petek Dinçöz’ün ayrıldığı eşi, Acun’un genç sevgilisi, askerlikten çürük raporuyla yırtıp, Hakkâri dağlarında terörist avlayamıyorum, bari Bodrum sahilinde genç kızları avlayım diyen Şahan’ın yeni sevgilisi…
Memlekette akla değer veren yok madem,
Aklı az olanın parası çok madem,
Getir şu şarabı, alsın aklımızı,
Belki böyle beğenir bizi âlem.
(Ömer Hayyam)
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...