Öğretmenlikte özeleştiri
Bugün birçok özelliğine hayranlıkla baktığımız gelişmiş ülkelerin bizden en önemli farkı insan yetiştirme sistemleridir.Ülkemizin insanlarınında kendini ifade edebilen,kendine güvenen,sorgulayan,girişken,insanı,doğayı seven,yaratıcı yetiştirilmesi gerektiği konusunda hemfikir olduğumuzu biliyorum.Bunu sağlayabilecek olanlarda tabiki öğretmenlerdir.Ama başarıyı okul başarısına indirgemiş,sınav kazanmayı başarı sayan öğretmenlerle mı?Bizim artık "eğitim kahramanları" na ihtiyacımız var.Bir insanı,bir mesleği geliştiren ise insanın özeleştiri yapabilmesidir.Dersinin öğretmeni olmuş,bu mesleğin bir "duygu " mesleği olduğunun farkına varamamış öğretmenlerle, çocuklarının her türlü maddi ve fiziki ihtiyaçlarını karşılamayı, olur olmaz bütün sorumlulukları yüklenmeyi ana-baba olmak olarak görenlerle o kıskandığımız ülkelerin seviyesine çıkabilir miyiz?Toplumdaki gelişim ve değişimde itici güç olan bir mesleğin sahiplerinin "değişime en çok direnç gösteren" ler olarak ortaya çıkması bence özeleştiriye nereden başlamamız gerektiği konusunda bize bir ipucu vermektedir.En önemli sorunumuz sıkıcı insanlar olmamız,bence.Bu öğrencilerimizle kurduğumuz ilişkide doğrudan belirleyici olduğu için kurtulmamız gereken bir durumdur.Gelin kendimize bir ayna tutalım ve bazı derslerimizi kaydedip daha sonra izleyelim ya da bilgi ve tecrübesine güvendiğimiz birine izletelim.Bu deneyimden elde ettiklerimiz iyi bir başlangıç noktası olabilir.Kendimizle yüzleşme cesareti ile işe başlamanın başarımızdaki ilk adım olabileceğini düşünüyorum.
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...