ÖĞRETMEN DEĞİŞİR DÜNYA DEĞİŞİR…
Biliyorum fazla iddialı bir söz. Yine de yazıyı okuyanların büyük bir çoğunluğunun bu savıma katılacağına inanıyorum. 2004 yılında öğretim programları değiştiğinde taslak programları detaylı bir şekilde inceleme fırsatım olmuştu. Programların bileşenlerinden ikisi beni çok heyecanlandırmıştı. Üst düzey zihinsel becerilere ve süreç temelli ölçme değerlendirmeye yapılan vurgu. Dikkatinizi çekmiştir, sekiz temel üst düzey zihinsel beceri tüm derslerin program yaklaşımı bölümünde karşımıza çıkmıştı. Bu becerileri derslere özgü tanımlanmış diğer üst düzey zihinsel beceriler takip etmişti.
Aradan geçen 12 yılda programların sunduğu üst düzey zihinsel beceriler, öğretim yöntem ve teknikleri ile ölçme değerlendirme arasındaki bağı yeterince kuramadığımızı düşünüyorum. Tabi ki bunun pek çok nedeni var. Bu nedenlerin bir kısmı da etki alanımızın içinde; biz bunlara odaklanalım. Bir öğretmen olarak bizler, öğrencilerimizin dünyanın ihtiyaç duyduğu becerilerle donanmaları için neler yapıyoruz? Daha yenilikçi ve girişimci bireyler olabilmeleri için uyguladığımız etkinliklerde eleştirel düşünme, problem çözme, yaratıcılık becerilerini destekleyecek neler yapıyoruz? Onların soran, sorgulayan bireyler olabilmelerini desteklemek adına sınıfımızda, okulumuzda nasıl bir strateji benimsiyoruz?
Geçtiğimiz günlerde Intel, inovasyon ve girişimcilik kültürünü geliştirmek, hayaller ile girişimcilik arasındaki bağlantıyı ortaya koymak amacıyla ülke çapında kapsamlı bir Hayal Haritası ve Girişimcilik DNA’sı araştırması gerçekleştirdi. Araştırmanın özeti: Nüfusumuz genç, hayallerimiz yaşlı.
8-55 yaş arasında kadın ve erkeklerle gerçekleştirilen araştırmada insanların yüzde 49’u çocukken hayal kurmaya başlıyor. Hayal kurma, yaş ilerledikçe dramatik şekilde azalıyor. Yetişkinlerin sadece yüzde 14’ü hayal kurduğunu belirtiyor. Hayal kurma sıklığına bakıldığında da benzer bir tablo ortaya çıkıyor. Çocukluk ve ergenlikte sürekli hayal kurduğunu belirten (yüzde 32) katılımcılar, yetişkin yaşlara doğru hayal kurmaktan neredeyse vazgeçiyor. Hayal denince aklımıza meslek ve para geliyor. Her 10 katılımcıdan 5’i en büyük hayalinin “sadece bir meslek sahibi olmak” olduğunu söylüyor. Araştırmanın detaylarına şu linkten ulaşabilirsiniz: http://www.hurriyet.com.tr/intel-turkiyenin-hayal-haritasi-ve-girisimcilik-dnasini-cikardi-40102497
Şimdi yine etki alanımıza, sınıfımızın içine dönelim ve kendimize soralım. Etkinliklerimiz konu/bilginin edinimine mi odaklanıyor, becerilerin kazandırılmasına mı? Sınıf içindeki başarıyı kaç sorunun doğru çözüldüğüne göre mi tanımlıyoruz, öğrenmenin derinliğine, çeşitliliğine göre mi? Öğrencilerimize kendi öğrenmeleri üzerinde düşünme, yansıtma fırsatı tanıyor muyuz? Ölçme değerlendirme çalışmaları sonunda verdiğimiz bilgi sadece bir sayı mı, yoksa onları bir adım öne taşıyacak bir geribildirim mi? Tüm bunların bir öğretmen olarak bizim benimsediğimiz öğrenme anlayışıyla paralel olduğuna inanıyorum.
Etki alanımızı biraz daha daraltalım ve kendimize dönelim: Girişimci ve yenilikçi öğretmenler olma yolunda belki de kendimize sormamız gereken ilk soruyu soralım:
“Bir öğretmen olarak benim hayalim ne?”
Biraz da başka araştırmalar bakalım. OECD (2016) tarafından yayımlanan “Öğretmenlerin Profesyonelleşmesinin Desteklenmesi” (Supporting Teacher Professionalism) Raporu, TALIS 2013 verileri ışığında eğitim süreçlerinde öğretmen etkinliğinin artırılmasında kilit rol oynayan faktörleri tespit ederek bu doğrultuda politika önerileri ortaya koyuyor. Türkiye, Uluslararası Öğretme ve Öğrenme Anketi’ne (TALIS; The Teaching and Learning International) en son 2008 yılında katıldı. Bu nedenle maalesef Türkiye’nin TALIS 2013 kapsamında söz konusu inceleme alanlarında diğer ülkelerle karşılaştırması yapılamadı. Raporda öğretmenlerin profesyonelleşmesi sürecinde etkili temel faktörler olarak; öğretmen özerkliği, öğretmenlerin mesleki bilgisi ve mesleki işbirliği ülkeler bazında karşılaştırılarak incelenmiş.
Bu temel faktörlerden “meslektaş işbirliği”ne biraz daha yakından bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Meslektaş işbirliği, öğretmenler arası ilişki ağı; yüksek standartlar oluşturulması ve öğretmenlerin bu standartları ne ölçüde karşılayabildiğinin takibini sağlaması açısından profesyonelliğin temel bir bileşeni olarak ifade edilmiştir. Öğretmenlik mesleğinde profesyonelliği sürdürme sorumluluğu; söz konusu öğretmenin okulun öğrenme ortamına dâhil olarak diğer öğretmenlerin gelişimlerine katkı sağlamasını, meslektaşlarına geribildirimlerde bulunmasını, mesleğe başlayan öğretmenlerin uyum süreçlerini desteklemesini ve okulda koçluk uygulamalarına katkı sağlamasını gerektirmektedir. Öğretmenlerin Profesyonelleşmesinin Desteklenmesi (2016) raporu ile ilgili diğer detaylara şu linkten ulaşabilirsiniz: https://tedmem.org/mem-notlari/ogretmenlerin-profesyonellesmesinin-desteklenmesi
Öğretmen Akademisi Vakfı olarak meslektaş öğrenmesi ve bağlı olarak “geribildirim” kavramını çok önemsiyoruz. Gerek kendi iç bünyemizde eğitimci yetiştirme sürecimizde gerekse alanda uyguladığımız eğitimlerde okul içi ölçme değerlendirme çalışmalarında geribildirimi her zaman ön planda tutuyoruz. (Bu konuda kısmı zamanlı eğitimcilerimizin görüşlerine ilişkin raporumuza http://www.orav.org.tr/files/4881/egitimci%20yeti%C5%9Ftirme%20modeli%20sonu%C3%A7lar%C4%B1_rapor_son.pdf linkinden ulaşabilirsiniz.
Biraz daha geniş bir çerçeveden bakacak olursak öğrencilerimizde geliştirmek istediğimiz becerilerle kendimizde geliştirmemiz gereken becerilerin birbiriyle paralel olduğunu görmek mümkün. Öğretim programının özünde kendi öğrenme sorumluluğunu üstlenen, akran etkileşiminin ön plana çıktığı, öğrenme sürecine ilişkin gözlem ve geribildirimlerle tasarlanan bir ölçme değerlendirme süreci yer alıyor. Biz öğretmenler için de gelişim yolculuğumuz, meslektaşlarımızdan bağımsız değil. Öğrenme kültürünün benimsendiği, meslektaşlar arası etkileşimin pozitif yönde geliştirecek biçimde gözlem ve geribildirim süreçleriyle beslendiği bir öğrenenler topluluğu olabilmek hedefimiz olmalı.
Öğrencilerimize karnelerini verip onları güzel bir tatile uğurlarken biz de seminer dönemiyle birlikte yılın hızlı bir değerlendirmesi içine giriyoruz. Gelin bir öz değerlendirme yapalım ve kendimize şu soruları soralım:
En son ne zaman hayal kurdum?
En son neyin hayalini kurdum?
Önümüzdeki yıl nasıl bir öğretmen olmayı hayal ediyorum?
Önümüzdeki yıl nasıl bir sınıf hayal ediyorum?
Önümüzdeki yıl öğretmen olarak hedeflerim neler?
Önümüzdeki yıl öğrencilerimde hangi becerileri geliştirmeye odaklanacağım?
Önümüzdeki yıl neleri faklı yapacağım?
…………….
Daha çok hayal kurmak, kendimizi değerlendirmek, deneyimlemek, paylaşmak ve iyi bir tatil geçirmek dileğiyle…
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...