Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
Çocuk ve İrade Kullanımına Yönelik Sorular 1 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

Çocuk ve İrade Kullanımına Yönelik Sorular

Çocuk ve İrade Kullanımına Yönelik Sorular

 

       Bize özel bir alana girilmeye çalışıldığında ya da yapmaktan hoşlanmayacağımız bir istekle karşılaştığımızda kullandığımız bir sözcüktür“hayır”. Hayatımızı etkili yönetebilmemiz için, hayır diyebilmek önemlidir. Çoğu zaman kendilerine ayıracak zamanımız olmadığı halde iş arkadaşlarımıza, dostlarımıza ya da yöneticilerimizden gelen taleplere evet demek zorunda hissederiz. Doğru sözler uygun ses tonu ve beden diliyle hayır diyebilmek, çoğu zaman istemediğimiz durumlara dur dememizi sağlayabilir.

       Hiç düşündünüz mü, nelere, kimlere ne zaman, niçin ve nasıl “hayır” diyorsunuz?  Karşınızdaki insan kötü hissetmesin diye hayır demekten kaçındığınız oluyor mu? Peki,  hayır dediğiniz anlarda siz neler hissediyorsunuz?

       “Hayır” veya “evet” dediğimizde bir seçim yapmış ve seçimimizi karşı tarafa ifade etmiş oluruz. Diğer bir anlatımla irade kullanmış oluruz. İrade kullanmayı seçim yapıp, seçimlere uygun eyleme geçmek olarak tanımlayabiliriz. Bu tanım bir saptamayı da beraberinde getiriyor; seçim yapmakta zorlanıyorsanız irade kullanmakta da zorluğunuz var demektir.

      İrade üstlenmeden, kısaca seçim yapıp eyleme geçmeden, sorumluluktan söz edilebilir mi? İrade kullanması sınırlanan veya engellenen bireyin davranışlarından sorumlu tutulması anlamlı mıdır? Bu soruların yanıtları kuşkusuz her bireyin yaşam deneyimleri doğrultusunda farklılıklar gösterecektir.

       Peki ya çocuğun sorumlulukları size neleri çağrıştırıyor? Gelişimsel görevler açısından sorumluluk duygusu ve buna dayalı davranışlar size neleri çağrıştırıyor, sizin için ne anlamlar taşıyor?  Eğer anne babaysanız, çocuğunuzu etkileşimde bulunduğu insanlarla ilişkilerinde nasıl bir birey olarak görmek istersiniz? Yetişkin bir birey olduğunda nasıl biriyle yüzleşmek istersiniz?

       Bütün bu çağrışım, davranış ve davranışlara yüklenen anlamlara, ilk özerkleşme çabalarımızın yer aldığı erken çocukluk evresindeki yaşantılarımızın yön verdiğini bilmek, ebeveyn ve öğretmenlerin çocukla olan ilişkisinde nelere dikkat etmesi gerektiğinin altını kalın çizgilerle çizmesini sağlayabilir mi?

      Bireyin gelişimine katkıda bulunan etmenleri dikkate aldığımızda, doğuştan getirilen özellikler, aile yapısı ve çevrenin etkin rol oynadığını görüyoruz. Çocuğu neyi, nasıl, ne zaman yapacağına dair yönergelerle bunaltıp, kendi sorumluluk alanına giren sorunlarına çözüm getirmek, onun irade geliştirmesine engel olmak demektir.  Anne babalar, çocuklarının davranışlarının kendi ilişki biçimleri ile doğrudan ilişkili olduğunu bilmelidir. Aşırı koruyup kollayan, çocuğun fizyolojik ve psiko-sosyal gelişim dönemleri ile ilgili “Gelişimsel Görevlerini” üstlenmesine engel olan bir ana-baba tutumu, sonuçta özgüvenden yoksun, bağımlı bir kimlik gelişimine katkıda bulunma potansiyeli taşıyacaktır.    

      Anne babanın ardından ebeveyn rolü üstlenen en önemli rol modellerden biri de çocuğun öğretmenidir. Öğretmenin bir ilişki profesyoneli olduğu düşünüldüğünde, anne- babadan farklı olarak objektif yaklaşım göstermesi çocuğun hayatında alacağı rolü önemli kılar.

       Peki, varsayalım çocuk aile ilişkilerinde sürekli koruyup kollandığı ve özgürce girişimde bulunması sınırlandığı için, isteklerini dile getirmek, hayır diyememek, verilen görevler dışında merak ettiği için öğrenmeye yönelememek gibi özellikler gösteriyor olsun. Bir öğrenme lideri ve yoldaş olarak öğretmen; öğrencisinin gelişimine katkıda bulunmak için neler yapabilir? Öğrencisini gelişim yolculuğuna davet ederken nelere gereksinim duyabilir? Karşılaşabileceği ne tür engeller olabilir ve bu engelleri aşmak için neler yapabilir?

      İçinizden daha çok ödül, daha az ceza ile girişimde bulunma ve öğrenme davranışını destekleyebileceğiniz gibi çözümler geçiyorsa, bunu bir daha gözden geçirmenizi öneririm. Çocuğun eğitiminde ödül ve ceza ağırlık kazanacak olursa, irade sergilemek yerine her davranışından sonra, onayınızı arayacağından adeta yapışırcasına size tutunma çabası gösterebilir. Ödülün ağırlık kazandığı bir eğitim yaklaşımı çocuğun minnettarlık duygularını besleyip size bağımlılık geliştirmesine de neden olabilir. Girişimde bulunmak için sürekli bir ödül beklentisine girebilir. Tatmin edici ödülün her zaman mümkün olamayacağı hatırlanmalıdır. Oysa yapmakta olduğu çalışmalarda kendi seçimleriyle girişimde bulunduğunda, bundan duyduğumuz hoşlanma ve beğenileri, belki sizin için yaptığı yardımların ne kadar değerli olduğunu belirten geri bildirimlerde bulunmak çok daha etkili bir sonuç verebilir. Böyle bir geri bildirim çocuğun davranışlarının etkisinin farkına varmasına ve kendisini değerli hissettirmemize yardım edecektir. Değerlilik duygusu çocuğun özgüvenini besleyerek davranışları üzerinde irade sergilemesine de katkı verecektir.

       Çocuğun girişimde bulunmasını desteklemek, irade kullanmasını desteklemek, kendisiyle ve herkesle barışık, yaratıcı, sorunlarıyla baş edebilme gücü hisseden, mutlu ve başarılı bir insanın gelişimine katkıda bulunmak demektir. 

      Ne dersiniz? Etkileşimde bulunduğumuz çocukların “hayır”larına saygı gösterebilir miyiz? Sizce onların “hayır” deme hakları nereye kadar desteklenmeli?

 www.ogrenmeyoldasi.com/4/post/2012/04/ocuk-ve-rade-kullanmna-ynelik-sorular.html

 

 

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...