Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
Kabul Edilme İhtiyacı 10 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

Kabul Edilme İhtiyacı

Eric Berne kişiler neden iletişim kurar soruna 3 temel ihtiyacı karşılamak için iletişim kurduğumuz cevabını vermiş. Bu temel ihtiyaçlar

  1. Zamanı yapılandırma ihtiyacı
  2. Kabul ihtiyacı
  3. Yerleştirme – konumlandırma ihtiyacı

Bu yazıda detaylarını  Claude Steiner’ın yazdığı ve Muzaffer Şahin’in çeviri yanı sıra editörlüğüne de yaptığı Akıllı Bir Kalple Duygusal Okuryazarlık ve Füsun Akkoyun’un TA  - Çözümlemeli İlişki Analizi adlı  kitabında bulabileceğiniz kabul İhtiyacından bahsedeceğim.

Eric Berne’nin kendi dilindeki kullandığı kavram “stroke”. İngilizce Türkçe sözlüğe bakıldığında karşılığı {N} çarpma, vuruş, darbe, başarı, saat vuruşu, tarz, hareket, davranış, fırça darbesi, inme, felç, okşama, okşayış {V} vurmak, okşamak, sıvazlamak (www. sözlük.net). Kavramın İngilizce anlamlarına baktığımızda tüm anlamlarıyla uygun açıklamalar yapılabileceğini görebiliriz. En basit tanımı ile kişinin kabul edildiğine, görüldüğüne dair tüm eylemlere kabul iletisi diyoruz. Bu tanımın yanı sıra İngilizce anlamlarından yola çıkarak şu özelliklerinden bahsedebiliriz.

  • Kabul iletisi bir tür çarpmadır. Diğerinin sizi gördüğü, fark ettiğini ve kabul ettiğini gösterir.
  • Kabul iletisi i yaşamsal bir ihtiyaçtır. Yani kabul iletileri olmadığında kişi hastalanıyor veya en uç noktada ölüyor. Kısaca yokluğu insanı felç ediyor.
  • Kabul iletisi sözlü veya sözsüz bir davranıştır.
  • Kabul iletisi kişiye özgüdür.  Kişi kendi algı çerçevesinde kabul iletisini alır veya reddeder.
  • Aldığımız kabul iletileri kişiliğimizin oluşmasına etki eder. Yani tarzımızı belirler, küçük fırça darbeleri ile kişiliğimiz şekillenir. 
  • Kabul iletisi pozitif veya negatif olabilir. Vurmak gibi negatif olabileceği gibi, okşamak gibi pozitif de olabilir. En kötü durum kabul iletisinin iç olmamasıdır.
  • Özelikle ilk bebeklik döneminde ve konuşmanın olmadığı dönemlerden başlayacak fiziksel temas yani sıvazlanmak, okşanmak temel kabul iletisidir.

Bu aşama da Volkan’ın yazdığı (Çocuklar Sevgiye Muhtaç) güncedekilere ek birkaç araştırmadan bahsetmek, tam olarak kabul iletisinden ne anladığımızı, anlamını ve neden yaşamsal olduğuna karar vermekte yararlı olacaktır.  

1940’lardan itibaren Rene Spitz bir seri çalışma yaptı. Bu çalışmalardan bir tanesi (yanlış bilmiyorsam ilki)  iki grupta bulunan çocukları gözlemek oldu. İki gruptan bir tanesinde yetiştirme yurdunda kalan çocuklar, diğeri ise anneleri cezaevinde olan ve benzer bir ortamda yaşayan çocuklardır. İki grubunda temel ihtiyaçlara (yeme, içme,  barınma vs.)  yönelik ortamları benzerdi. Gözlemler sonrasında Spitz’in fark ettiği en temel fark ise cezaevindeki çocuklarla kendi anneleri (kısıtlı süreyle olsa da) ilgilenirken), yetiştirme yurdunda bulunan çocuklarla 5-6 çocukla bir hemşire olmak üzere görevlilerin ilgileniyor olmasıydı. Fakat iki çocuk grubu arasında gelişimsel olarak çok ciddi farklar gözlemlendi. Özellikle yetiştirme yurdundaki çocuklar, daha fazla ağlar, hastalanır ve özellikle ilk iki yılda ölürken, çoğu da 3-4 yaşına geldiğinde yürüme konuşma gibi davranışları geliştiremeyip, yoksunluk tepkileri diye adlandırabileceğimiz (sallanma, göz teması kurmama, sabit bakış vs.) bazı davranışları daha fazla gösterdikleri gözlenmiştir. Spitz farklı gruplarla yaptığı gözlemlerde de benzer etkileri tespit etmiştir.  Bu etkideki temel faktörün ise cezaevinde kalan çocukların alt değiştirme, yemek yeme gibi ihtiyaçlarının anneleri tarafından karşılanırken sevgi ve içtenlikle yapılıp, çocuklarla konuşulması, temas edilmesi olduğunu saptamıştır. Yetiştirme yurdunda büyüyen çocukların ise ihtiyaçları karşılanırken, minimum sürede ve kabul iletisi mesajları (her ne kadar Spitz bu kavramı kullanmamışsa da)  verilmeden yapılıyor olması bu kadar keskin sonuçlara sebep olmuştur. Sonrasında Lev Vygotsky’nin Blişsel Gelişim Kuramı, John Bowlby’nin Bağlanma Kuramı gibi birçok araştırmacı ve teorisyen bebeklik döneminden itibaren uyaran ihtiyacının önemini vurgulamıştır.

Moraliniz bozulmayacak ise video’yu izleyebilisiniz: http://www.youtube.com/watch?v=VvdOe10vrs4

Bir başka araştırmayı ise Harry Harlow laboratuvar ortamında gerçekleştiriliyor. Her ne kadar hayvanlarla yapılan araştırmalar çok eleştiri alsa da daha önceden yapılmış bir araştırma olduğu için paylaşmakta bir sakınca yok sanırım. Aslında araştırma birkaç aşamalı biz burada bir bölümünden bahsedeceğiz. Bir şempanze kafese konuyor, kafeste iki tane telden yapılma anne şempanze figürü var. Telden yapılma şempanzenin bir tanesinin üzerinde, bir kürk var, diğerinde ise biberon var. Araştırmacılar bebek şempanzenin kendisine yiyecek veren tel figürde mi? Yoksa kürk giydirilmiş olan da mı daha çok zaman geçireceğini görmek istiyorlar. Gözlem sonunda şempanzenin sadece kısa süre için ve karnın doyurmak üzere tel şempanzeye gittiğini diğer tüm zamanını kürklü şempanzenin üzerinde, sarılarak veya dolaşarak geçirdiğini gözlemlemişler. Hatta kürklü şempanze dışarı alındığı durumda bile tel şempanzenin yanına gitmek yerine kafesin farklı yerlerini tercih ettiği gözleniyor. Yani kendini besleyen tel figürle ilişki yine çok sınırlı kalıyor. Video için   http://www.izlesene.com/video/bebek-maymun-deneyi-ii/2544879 

http://ekampus.orav.org.tr/file/18567/_spitz_2544879.mp4

Peki tüm bunlar ne söylüyor. İster Eric Berne’in dediği kavramla kabul iletisi, temas iletisi diyelim veya uyaran ihtiyacı, sevgi vs. her ne şekilde ifade edersek edelim temel bir ihtiyaçtan, yaşamsal bir durumdan bahsediyoruz. Bu bebekken dokunmak, büyüdükçe davranışlar sözcükler v.s ile zenginleşen bir ihtiyaç. 

Bir sonraki yazı Kabul İletilerinin Özellikleri.

Daha sonra da Kabul İletilerinin Ekonomisi

 

 

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...