Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
Kar altında,Yüreği sıcak kalanlara... 16 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

Kar altında,Yüreği sıcak kalanlara...

                 

Kar altında;

     Yüreği sıcak kalanlara;

         Yolda, arkadaşlarına yoldaş olanlara....

 

 

                                                          KAR

                         

        Karşı dağların eteklerdeki sis,  tülden bir perde, dağların etrafında ince belleri sarmalanmış kadınlar gibi duruyordu. Ağaçlar taşıdıkları karlardan eğilen dallarıyla, binlerce kardan adama dönüşmüşlerdi. Sessiz bir rüzgar evlerin aralarında dolaşmaya başlamıştı. Bacalardan tüten duman yükselemeden dağılıyordu. Köyün içerisine dağılan çam kokusunun yoğunluğu akşamın soğukluğunu da artırmıştı. Sobadaki çaydanlıklardan çıkan buharlar havaya çay kokusu yayıyordu. Buruk bir çay kokusu, üzerine dökülen sıcak su ile kırmızımsı bir renk alırken havada uçuşmaya başlayan kar taneleri pencerelerden bir kartpostal gibi görünüyordu.

           Zil çalınca, okuldan köye doğru, karların üzerine düşen gölgelerin sayısı artmaya başlamıştı. Yüz on beş gölge, köyün içerisine sessizce dağıldılar.Yalnız bir gölge, lojmana doğru uzadı. Ahmet öğretmen, lojmanın kapısı açınca soğuk bir yalnızlık duvarı ile karşılaştı. Soba, yanındaki odunlarla kucaklaşmak için, onu bekliyordu. Hızlı bir kavuşma ile odaya çıranın ışığına ortak bir aydınlık geldi. Tek bir oda, iki tane pencere, bir mutfak, kısa bir koridor içerisinde Ahmet öğretmenin  tüm dünyası...

          Sobanın sesinin artması ile birlikte, çaydanlık soba ile ortak bir melodi çıkarmaya başladı. Kırmızımsı renge kavuşan çay, kahvaltıya ortak olmuştu. Dışarıdaki sessiz rüzgar, bu duruma isyan eder gibi sesini yükseltti. Uçuşmaya başlayan kar, rüzgarın isyanına ortak oldu. Dağların etrafına toplanmış sisler yükselerek bulutlara katıldılar. Dolunay, yağan kara ayak uydurmuştu. Dolunayın ışıkları, köyün  sobalarından tüten dumanları  eski bir masala çevirirken Ahmet öğretmen, köyün yamacındaki lojmanında bir eski zaman masalı izliyordu. Kar,  bir süre sonra  doğanın uykusuna ortak oldu.

      Güneşin ilk ışıklarını, çam ağaçlarında açan kar çiçekleri karşıladı. Doğa gökyüzüyle barışmıştı. Lojmana komşu olan, okulun bacasından incecik bir duman yayıldı. Ali, kollarında ağır yükü ile sınıfın kapısında belirdi. Ahmet öğretmen, Ali ile göz göze gelince gülümsedi. Ali, gülümsedi. Elinde  taşıdığı kitaplara sıkı sıkıya sarıldı.

       Yağan kar çevre köylerden gelen öğrencileri engellemişti. Sınıfta topu topu yirmi beş öğrenci ile ders başlamıştı. Sınıfın bu alışılmadık sakinliği bir süre sonra bir rahatlığa dönüştü. Sıralardaki  dörderli oturma düzeni ikişerli oturmaya dönüşünce, Ahmet öğretmen Ali'yi  fark etti. Ali tüm şirinliği ve ciddiyetiyle kalemle güreşiyordu. Üzerindeki  ince  siyah yün kazak önlüğünün soluk mavisiyle itişiyordu. Sessizce Ali'nin yanına oturdu.

       Ali, birinci sınıfa gidiyordu. Okulun ilk günlerinden beri ilk defa öğretmeni ile göz göze gelmişti.Uzaktan görebildiği öğretmeni, şimdi yanındaydı. İçinde garip bir mutluluk hissetti. Ufacık yapısı, sessiz duruşu ile sınıfta kaybolan çocuklardandı.

           Ali ve öğretmeni, uzun süredir karşılaşmayan iki arkadaş gibi kaynaştılar. Beraber oyunlar oynadılar. Beraber yazı yazdılar.Ali, öğretmeni hikaye okurken, ilk defa sadece öğretmeninin sesini duydu. Okunan tüm hikayelerin kahramanı hep Ali olmuştu. Bazen devler ülkesine giden kahraman, bazen kendi yöntemleri ile iş bitiren Keloğlan, bazen de Nasreddin Hoca'nın komşusu...

   İçi içine sığmıyordu.

      Ne öğretmenin, ne Ali'nin;

               Hem öğretmeninin, hem Ali'nin...

                   Yağan kar,

                      Öğretmenini getirmişti kendisine.

                          İçinden dua etti…

                             ''Allah'ım bu kar bütün kış yağsın diye...''


 

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...