Duygularım Zeki Olsa
İnsanoğlu duygularıyla hayatı karşılar.
Duygularıyla, olaylara, durumlara ve kişilere karşı tavır geliştirir. Sevmek, nefret etmek, hayran olmak, kıskanmak, mutlu olmak gibi yüzlercesi daha...
Mutlu olmak da hüzünlü olmak da duyguların elinde olsa gerek diye düşünüyoruz; Fakat bir yandan da duygu mu? mantık mı? ve kalp mi? soruları takılıveriyor.
Mantık ya da irade süzgeci olarak da ifade edilen kavram beyin ve zekâyı çağrıştırıyor.
Mantığımla davrandım, en akılcı işi yaptım ya da zekice işi hallettim diyoruz.
Bu olaya çok duygusal yaklaştın, kişiselleştirdin, iş ve özel yaşamı karıştırdın sonuç iyi olmadı diyerek yüzümüze vurulan gerçeklerin altında da duyguların yön verdiği kararlarımız var.
Sanki iki başlı bir durum sözkonusu ve eğer öyle ise bu iş çözülmeli. Beyin ve kalbin uyum göstermesi ve işbirliği içinde çalışması olmazsa olmaz gibi görünüyor.
Duygu-mantık / duygu-zeka ,birlikte ortak tavır aldığında; Duygularımıza kızmaz ya mantığımıza bozuk atmayız. Bu ikisi ahenkli bir bütünlük oluşturabilir.
Kendimizin ve karşımızdaki kişilerin duygularını tanımak, bilmek ve ustalıkla yönetebilme becerisi ;duygusal zekâ olarak tanımlanıyor.
İnsanın kendini tanıyabilmesi, duygularını bilebilmesi şüphesiz çok önemli. Kendimizi tanıyabilirsek ve duygularımızı bilebilirsek daha huzurlu-mutlu-başarılı olabiliriz. Herkes kızabilir, bu kolaydır ;ancak doğru insana doğru zamanda, doğru nedenle ve doğru şekilde kızmak, işte bu en doğru olandır.
Özel yaşamımızda ya da iş yaşamımızda eşimizi, sevdiğimizi, arkadaşlarımızı, ve hatta yöneticilerimizi, müşterilerimizi iyi tanıyabilirsek ilişkilerimizi daha sağlıklı yönetmeyi de başarırız.
İnsanların karakteri, davranış şekli, hayatı algılama şekilleri vardır. Biyolojik saatler bile değişkenlik gösterebiliyor. Sabah saatlerinde enerjik olan mesai arkadaşımız, öğleden sonra yorgun, bitik ve çekilmez olabilir.
Müdürümüzden zam isteyeceğimiz de ya da izin isteyeceğimiz de onun eşref saatini beklemek akılcı yoldur. Eşref saatini sezebilmek de duygusal zekâmıza düşüyor.
Daniel Goleman, 1995’de Duygusal Zeka’yı Time Dergisine kapak yaptığından beri başarı için; empati, nezaket, uyum sağlama, çözüm odaklılık ve duyguları ifade edebilme hem kişiler hem de kurumlar için güncelliğini koruyor.
Bilim insanları ve özellikle nörologlar son yıllarda bu konuda çok önemli mesafeler kat ettiler. Bizlerde bu araştırma sonuçlarını takip ediyor ve dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz.
Duyguların zekiliği ve(ya) zekanın duyguyla karışması hayatımızda elde edeceğimiz mutlu ve başarılı sonuçların anahtarı olacaktır.
Haydi kolay gelsin.
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...