Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
CEBİMİZDE KALANLAR - 2

CEBİMİZDE KALANLAR - 2

CEBİMİZDE KALANLAR - 2

"Çalışmalarımız sırasında uyulması gereken "Gizlilik, Katılım, Saygı, Mesleki Etik" kurallar, Çalışmaya katılanların kendilerini özgürce ifade edilebilmesi ve gelişmesi için herkes tarafından benimsenip ve uygulanması.”

Bu ifadeler Yusuf Ziya Hoca’ ya ait. Uyulması gerekenler basamağında ilk önce “gizlilik” ilkesini alıp, “mesleki etik” ifadesiyle bitirmesi rastgele bir seçim olarak mı algılanmalı yoksa bilinçli seçilmiş bir bütünün parçaları olarak mı?...

Profesyonellik ile ilgili bakış açısı sergilemek için bir yazı yazacaktım. Yusuf Hoca’nın bu ifadeleri bana tuz biber oldu. Belki bu ifadede “gelişmesi” kelimesinin öznel karşılığı cümle içinde yer almamış gibi dursa da kişilerin belirtilen dört kavram üzerinde yoğunlaşmasının, gelişimi sağlayacak yaklaşım olduğu vurgusu yapıldığı var sayımıyla hareket etmek istedim. Ulaşılmak istenen nokta ise profesyonellik olacaktır. Profesyonelliğin içine   “katılanların kendilerini özgürce ifade edebilmesi” tanımını eklemiş olması ise, bireysel duruşu ile birlikte, içinde yer aldığı kurumsal kültürün demokratik bakış açısının göstergesi olarak kabul edilmelidir.

Kesinlikle bu bakış açısı, kazanılmış davranış ve beceri ürünü olarak organizmaya yerleşecek ve "Gizlilik, Katılım, Saygı, Mesleki Etik kurallar” la anlam kazanacaktır.

Mesleğimiz gereği, iletişimde bulunduğumuz halk kitlelerinin özelliklerine istinaden bu duruşu sergilemede çeşitli bahanelerimiz bulunmaktadır. Zor insanlarla baş etme sıkıntılarımız gibi unsurlar sıralayabiliriz. Sonuç olarak yorgun düşüyor ve çarkların dişleri arasında eriyip gidiyoruz.

Tuncay Hoca eğitimlerde, köpek eğitimcisi arkadaşıyla ilgili bir yaşantı paylaşmıştı bizlerle. Arkadaşıyla birlikte köpeği gezdirirken, köpeğin verilen komutlara uymasını hayranlıkla anlatıyordu: “Arkadaş köpeğe otur diyor, köpek oturuyor. Biz elli – altmış metre gidiyoruz, arkadaş geriye dönüp ‘gel’ diyor, köpek koşarak yanımıza geliyor, vs. Bu arada ben şunu sordum,” dedi. “Bu köpeğe hep iyi şeyler mi öğrettin arkadaşım? Mesela bu köpeğin hiç ‘saldır’ komutu yok mu? Arkadaşım bana döndü ve ‘var tabi ki’ dedi. Peki, saldırdı ve sen o anda köpeğin durmasını istedin, tam parçalamak üzereyken. İşte o zaman hormonlarına, kendine nasıl hükmediyor da geri ç