Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
Kırmızı Kurdele de Son Durum 0 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

Kırmızı Kurdele de Son Durum

KIRMIZI KURDELEDE SON DURUM

 O gün çalışmalarımdan dolayı eve bayağı geç gitmiştim. Evde misafirler vardı. Kısa bir hoş geldiniz safhasından sonra oğlumun okul formalarını henüz çıkarmamış olduğunu fark ettim. Değişik bir durum vardı. Arkadaşların yanında konuşmak doğru olmayacaktı. Öyle de yaptım. Normal bir ortam havasında konuşmalara daldık. Aradan fazla zaman geçmedi ki oğlum yanıma gelip,

- Baba bunu çıkarır mısın? dedi.

Formanın üzerinde bir şeyi işaret ediyordu. İlk bakışta fark etmemiştim. Birinci sınıfa giden oğlumun göğsünde bir santimetrelik kırmızı kurdele ve yanında küçük bir nazar boncuğu takılıydı. Ben henüz cevap vermeden arkadaşlar,

- Onu çıkarmaman gerekli. Öğretmenin, onu okumaya geçtiğin için taktı. dediler,

Oğlum, bu cevaptan pek memnun kalmamış olacak ki. Hafifçe eğildi ve,

            - Baba istemiyorum. dedi.

Bu ifadeler ilgi çekmek istiyor diye algılansa da, arka planda bir rahatsızlık olduğu kesindi.

O gece konuşamadık. Bir sonraki gün akşam konuyu açmak istedim. Aramızda şöyle bir diyalog geçti.

            - Oğlum öğretmeniniz tüm arkadaşlarına kurdele taktı mı?

            - Bilmiyorum baba.

            - Şey, kurdele takılınca sen neler hissetin.

            - Baba bu konuda konuşmak istemiyorum.

            - Oğlum lütfen. Seninle konuşmak istiyorum.

            - Baba ben kimseyle dalga geçmedim tamam mı. … demez mi.

Bu son cümle çok şey ifade ediyordu. Büyük bir ihtimalle öğretmenin olmadığı bir ortamda buna benzer bir sorun yaşanmış olmalıydı. Benim için önemli olan nokta ise,  çocuğumun ortamdan etkilenme durumuydu.

Tarkan isimli bir arkadaşı vardı. Tarkan’ ın velisi ile sürekli görüştüğüm için durumunu iyi biliyordum. Altını ıslatma gibi, söylenileni yazıp okumama gibi tepkiler vermeye başlamıştı. Tarkan ‘ı konuşmak istiyordum. Bir gün sonra oğlumla aramızdaki diyalog şöyle gerçekleşti.

-         Oğlum Tarkan neler yapıyor?

-         İyi baba, aynı.

-         Aynı derken.

-         ! (Cevap yok)

-         Öğretmenin Tarkan ‘a da kurdele taktı mı?

-         Bilmiyorum baba.

-         Anlıyorum.

-         Ne anlıyorsun baba, gidip kendin bakarsan ancak görürsün.

-         ….

-         Tarkan kurdele almadıysa üzülmüştür diye düşünüyorum.

-         Baba bunu kendisiyle, istersen öğretmenle konuşsan olmaz mı?

-         …

-         Bu kurdeleyi arkadaşına takmak ister miydin?

-         Hayır baba. Hem ben bunu hak etmek için çok çalıştım tamam mı?

-         ...

 Gelen cevaplar oldukça sert ve kapalıydı. Sanki ben onu açmaya çalışırken, o beni aldığım eğitimi uygulayamamakla imtihan ediyordu. Tam o sıralar  Yusuf Ziya Hocam bu konu ile ilgili güncelerde bir yazı yayımlamıştı. Görüşlerimizi paylaşırken en son noktada öğretmenle konuyu konuşmaya karar verdim. Ertesi gün okuldaydım. Sınıfa girdiğimde. İlk sırada oturan oğlum beni görünce gülmeye başladı. Gözleri ile yandaki arkadaşını göstermeye çalışıyordu. Baktığımda yan sırada oturan Tarkan’ ı farkettim. Tarkan beni her gördüğünde gülümserdi. Bu sergilediği samimi gülüşünü, dökülmüş dişlerini gösterircesine, kocaman gözlerini iyice açarak daha anlamlı hale getirmişti. Biraz daha dikkatli bakınca göğsünde iki tane kurdele fark ettim. Anlam verememiştim. Gözlerim tekrar oğluma takıldığında onu gülümser bir halde, elini yumruk yapmış, başparmağını yukarı doğru kaldırarak tamam işareti yaparken gördüm. Göğsüne baktım kurdelesi yoktu. Tekrar Tarkan ‘a döndüm iki kurdele.! Sınıftaki diğer öğrencilere baktığımda herkesin kurdelesi olduğunu gördüm. Duraksadım. Nasıl yani? diye düşünmeye başlamıştım ki arkada sınıf öğretmenimizi fark ettim. Gülümsüyordu.

-         …

-         Oğlunuz hocam,

-         Evet,

-         Sabah derse başlar başlamaz kalktı. Öğretmenim ben kurdelemi arkadaşım Tarkan ‘a takmak istiyorum, dedi.

-         Neden? diye sordum.

Oğlunuz.

-         Ben arkadaşımın üzülmesini istemiyorum. Hem onunda bu kurdeleyi hak ettiğini düşünüyorum, diye söyleyince, hepimiz bu gün kurdelelendik. dedi.

 İyice şaşırmıştım.  Artık söylenecek bir şey kalmamıştı. İyi günler dileyerek tam sınıftan ayrılıyordum ki, öğretmenimiz gülerek bana ”GÜNCELER HOCAM” demez mi? Keşke dedim. Keşke, Tarkanları üzmeden günceler okunsaydı. Keşke dedim. Keşke günceleri okuyan tüm öğretmenlerimiz yorum yazabilseydi.

Kırmızı Kurdele.doc

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...