Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
Bir Eğitim Hikayesi: Varto (İkinci Kısım) 4 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

Bir Eğitim Hikayesi: Varto (İkinci Kısım)

Bir eğitim hikayesi: Varto ikinci kısım (İlk kısım için tıklayın)

Çalışmanın ilk günü güzeldi. Akşam hep beraber yemeye gittik. Yemekten yine planlanan saatte kalkarak dönüş yoluna geçtik.

Dönüş yolunda Tuncay Hoca’nın başarısız çok sesli koro şefliği bittikten sonra (ben önde oturuyordum) şoförümüz direksiyonun önünden bir kapak açtı ve orada birşeyleri kurcalamaya başladı ve birden aracın ses sistemi radyoyu göstermesine rağmen müzik çalmaya başladı. Meğer mp3’leri çalan ve bunu radyo üzerinden yayınlayan bir sistem kullanıyormuş, aracın radyosu da bu yayını alıyormuş. Bilin bakalım sabah çektiğini iddia ettiğim radyo kanalı neymiş? [Not: çok sesli koro şefliği olayında Tuncay Hoca her zaman suçu bize atmıştır.]

Sabah 06:45’te kalkıp, hazırlanıp kahvaltıya gidiyoruz. Normalde kahvaltıları kaldığımız yerde yaparız. İş o ki, meğer bizim kaldığımız yer öğretmen evinin ek binasıymış ve kahvaltı yokmuş. Görevli ilginç bir amca vardı, ilginçliği bize çay satmak için sabah erken kalkıp çayı demlemiş ama öğretmen evinde kahvaltı yok, sade çayı ne yapacaksak. Neyse açık bir yer bulup kahvaltımızı yaptık. 10 kişi yarı açık büfe kahvaltı için 40 TL ödedik (Bol peynir çay ve açma benzeri şeyler). Eğer ucuz kahvaltı ararsanız Muş’a gelebilirsiniz.

 

YİBO’da kalan öğrencilerle öğle yemeği

Minibüsümüz geldi, tekrar yola koyulduk. Varto Merkez’e zamanında vardığımızda bizimle gelecek öğretmenler yoktu L. Onları servisle evlerinden topladıktan sonra 20 dk gecikmeyle Çaylar’a (okulumuzun köyü) vardık. Bu arada (sanırım köylü) bir çifti de evinden aldık. Bu olayı ilk defa görmüyorum ama bana garip geliyor, yani siz bir minibüs kiralıyorsunuz ve şoför size sormadan yolcu alıyor.

Bugün fark ettiğim bir şey de şu oldu: Burada tüm minibüslerin camları kırık.

Sabah çalışmaya katılan bayan öğretmenlerden birisi gerçekten yorgun görünüyordu. Nedenini sorduğumuzda nöbetçi olduğunu söyledi. Tüm gece hiç uyumadan öğrenci yurdunu kontrol etmiş (Bu arada, çocuklara verdiğin değer için teşekkür ederim Zeliha Öğretmenim, iyi ki varsın). Öğretmen arkadaşlarla güzel bir sabah seansı geçirdikten sonra öğle yemeğini okulda öğrencilerle yedik. Okul bir YİBO (Yatılı İlköğretim Bölge Okulu). Gerçekten öğrencilerin gözleri gülüyordu. Bu, kanaatimce öğretmenlerin gösterdiği özenden kaynaklanıyordu.

 

Kaygan zeminde yürüme dersi 101

Yemekhane çıkışında Serap Hocamla yerlerin ne kadar kaygan olduğunu konuşurken öğrencilerin dışarıda futbol oynadığını hatırladık; durumumuza göre gayet tezat oluşturan bir durumdu. Serap Hocam korkuluklara tutunarak inmenin, benim koluma girmekten daha güvenli olduğunu düşündü. Bence öğrenciler aynı fikirde değildi.

Akşam geri dönerken Muhtar bize küçük bir köy turu attırdı. Birden muhtarlıkta güneş enerjisi panellerini fark ettim. Bu paneller sıcak su için değil elektrik enerjisini depolamak için kullanılır ve maliyetli cihazlardır. Muhtara sorduğumda çok sakin şekilde “hocam elektrik kesildiğinde en az iki saat dayanıyorlar” dedi. Şu ana kadar gezdiğim yerlerin hiçbirinde bir güneş enerjisi paneli görmemiştim ve burada göreceğimi söyleseler pek inanmazdım doğrusu.

 

Kaygan zeminde futbol dersi 101

Güneş enerjisi panelleri

Sabah beraber geldiğimiz (benim çiftçi olarak düşündüğüm) arkadaş benim fotoğraf makinemi gördüğünde bana telefonundan çektiği bir fotoğrafı gösterdi (Bir metreye yakın bir kar içinde küçük bir ev) ve bu evde 10 kişi yaşıyor dedi. Kendisinin Sosyal Hizmetler’de çalıştığını, Varto’nun tüm köylerini dolaştığını ve burada yardım isteyen insanların doğruyu söyleyip söylemediklerini kontrol ettiklerini söyledi

Akşam dönerken Mert bizlere çok güzel bir haber verdi ve oteli değiştirmeye çalıştığını söyledi. Muş’a vardığımızda daha önce bize tavsiye edilmeyen bir oteli ziyaret ettik ve şartları Öğretmen Evi’ne göre çok beğendik. Öğretmen Evi’ne gittiğimizde “beş dk sonra buluşalım” dedik. Dört dk sonra valizimi alıp aşağıya indiğimde içimden 20 dk sonra anca gideriz diyordum ki minibüste herkesin hazır olduğunu gördüm. Sanırım gerçekten en iyi oda bizimmiş dedim içimden. Otele yerleşip duş alabilme ihtimalimiz doğması grupta bir anda neşe kaynağı oldu, yüzler daha fazla gülmeye başladı (alkışım sana Mert). Erkekler kebap bayanlar çorba yemeğe çıktı ve iki grup ta emellerine en iyi şekilde ulaşmış olarak karlar altında yürüyerek Muş’un tadını çıkardı.

   

Atış öncesi

Atış sonrası

Yeni otelimizde sabah kahvaltısını yaparken geceden beri aralıksız yağan karı seyrediyordum. Acaba yol açık mıdır? Minibüse bindiğimizde şoför yolların açık olduğunu fakat Varto’ya çok kar yağdığını söyledi. Gece yaklaşık 30-40 cm kar yağmıştı, artık yolda hiç toprak görmüyorduk, her yer bembeyazdı. Şoför yılın en yoğun karının bu olduğunu bize söyledi. Tabii bizler İstanbul’da fazla kar görmediğimiz için bizim için muhteşem bir duyguydu. Yolda beş dakikalık fotoğraf molası verdik. Araçtan iner inmez bir kartopu savaşı başladı.

Varto’ya vardığımızda ilk önce bir grup arkadaşımızı okullarına bıraktık; bıraktık derken yolun yarısına kadar gittik, araç yolda kaldı! Onları indirdik biz geri döndük. Açık havada beş dakikalık yürüme mesafeleri kalmıştı, muhtemelen 30 dakikada gitmişlerdir.

Kaynarca yolu, kardan dolayı kapandığı için bizimle beraber Çaylar’a gelecek öğretmenlerin sekizi gelmedi L. Bu da bize, kışın birbirine uzak iki okulu aynı yerde birleştirmememiz gerektiği öğretti. Okula vardığımızda küp şeklinde bir kardan adam gördüğümde gerçekten şaşırdım. Çocuklar daha bitmediğini söylese de benim gördüğüm en büyük kardan adamdı doğrusu.

YİBO’da kalan çocuklar üç haftada bir evlerine gönderiliyorlarmış ama bu mevsimde kimse eve gitmek istemiyormuş. Kuzuların doğduğu zamanlar olduğu için aileler çocukları ahır/hayvan işlerinde çalıştırıyorlarmış. Doğal olarak da onlar da gitmek istemiyorlar.

Kar çocuklar için buradaki en büyük eğlence. Yaptıkları kardan adam yoğun kar olduğu zaman, az kar olduğu zaman ise kar üstünde kayma olayına girişiyorlar. Giydikleri kıyafetlere bakınca “bu çocuklar hiç üşümüyorlar mı?” sorusunu aklımdan çıkartamadım. Aşağıdaki 3. fotoğraftaki çocuğa sordum “üşümüyor musun sen?” cevap netti “üşüyorum, ama bu çok zevkli” ne diyeyim büyüyünce kayarsın diyemeyeceğim için “kendine dikkat et” dedim.

Kornişlerden yapılmış kızaklar

İllaki kızak da gerekmiyor

Üşümeyen biri daha

Sayımız biraz az da olsa çalışmaya başladık. Öğretmenlerin deneyim ortalamasının az olması bizim daha çok konuşmamıza neden olmuş olabilir. Umarım verimli bir çalışma olmuştur onlar için.

     

Gördüğüm en büyük kardan adamın alt kısmı

Kardan adam yapılmaya devam ediyor

Hiçliğin ortasında eğlence

 

 Hikayelerde eğitim kısmından bahsetmediğimin farkındasınızdır. Eğitim kısmı ben ve sevgili öğretmenlerim arasında…


Diğer eğitim hikayelerine ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...