NE DERSİNİZ? KARAR SİZİN. Bu Hikaye de Bizden
Bu aralar nedense,hepyabancı çeviriler revaçta. Eğitimlerde yok mu bizden örnekler diye soruyorlar. Biraz arşivleri araştırdınız mı? Bizden eski örnekler ortaya çıkıyor. İşte bizden bir küçük hikaye. Yeni hikayeler sizlerin sınıfta yaşadıklarınızı paylaşmanız ile ortaya çıkacak. Neden çekiniriz ki yaptığımz güzel şeyleri paylaşmaktan?
Benim düşüncem katılırsınız veya katılmayabilirsiniz?
İki düşünce ortaya çıkıyor;
Ya güç ben de kalsın kimse bilmesin.
Ya önemsiz görmememiz ve teknolojiden korkarak paylaşmamız.
Sonuç;
Eğitimle uğraşanlar yaşadıkları ve düşüncelerini paylaşmadığı sürece eğitimle ilgisi olmayanlar eğitimle ilgili düşüncelerini yazarlar, eğitimle uğraşanlar da o düşünceleri uygularlar.
Karar sizin sevgili öğretmenler,ya düşünceleri yazar paylaşırsınız. Ya da yazılanları uygularsınız.
yazmanız ve paylaşmanız dileğiyle...
Sevgilerimle
O gün okul kapısından ilk defa içeriye giren Mustafa, müzik odasında daha önce hiç görmediği bir enstrüman gördü. Çünkü bir defasında kıraathanede gördüğü bir gazetenin en arka sayfasında enstrüman fotoğrafları görmüştü. Bu gördüklerinden değildi lakin…
Tanıyamadı.
Saz dese saz değil; piyano dese piyano değil; keman dese keman değil.
O sıra genç öğretmeni kulağına fısıldadı:
Akordiyon…
Eline aldı; gülümseyerek ve utanarak anlamsız sesler çıkarmaya başladı.
Diğer müzik aletlerine baktı;
Piyanoyu çalabileceğini düşündü.
***
Öğretmeniyle beraber yemek salonuna gitti sonra; çelikten dört kapta, dört farklı yemek vardı. Fakat tek başına tabaktan yemek yememişti önceleri; asıl büyük sorun ise çatal ve kaşıktı…
Öğretmeni yanına oturdu; çatal ve kaşıkla yemek yemeyi öğretti. Bodrum katına indiler daha sonra; Mustafa ilk defa ayakkabı ile tanıştı. İlk önceleri zorlandı; sonra alıştı.
16’sında okulu tamamladığında aynı öğretmen Mustafa’ya seslendi:
- Bundan sonra siz öğretmen olacaksınız; siz buraya nasıl geldiyseniz, sizin gibi bu okullara gelen öğrencilere hayatı öğreteceksiniz.
Gitti Mustafa…
Öğretmenlerinden aldığı aydınlıkla başka çocukları aydınlatmaya…
***
Köy enstitüsüydü orası…
O fakir Anadolu topraklarının yazgısı kara kaç çocuğunu alıp sanatçı, bilim adamı, yazar, siyasetçi yaptı?
Ve o sanatçılar, o bilim adamları, o yazarlar nasılda aydınlattı savaştan ve karanlıktan çıkmış bu ülkeyi?
Alıntıdır.Çeviri değil
Mevlüt Soysal
Bakalım bu paylaşımı kaç kişi okuyup kaç kişi yorum yazacak?
Biz öğretmenler yaptığımızgüzel şeyleri yazmayıp, yabancı çevirilere okuyup hayranlığımz nereye kadar devam edeceğini merak ediyorum.
Ne dersiniz? beğendiniz mi? Düşüncelerinizi yorum kısmına yazarsanız senirim.
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...