Organizasyonda Öğrenmenin Önündeki Engeller:
Tıpkı insanlar gibi organizasyonlar da öğrenme zorlukları çekebilir. Organizasyonların öğrenme zorlukları hayatta kalabilmeleri açısından çok önemlidir.
Genel olarak organizasyon yaklaşmakta olan tehlikeyi göremez, olası sonuçları fark edemez ve bunlara karşı alternatifler yaratamazlar. Öğrenme zorluklarının üstesinden gelmenin ilk adımı bunları tanımlamaktır. Yedi öğrenme zorluğu vardır. Bunlar;
1. “Pozisyonum, benim”
2. “Düşman dışarıda bir yerde”
3. “Sorumluluk alma yanılgısı”
4. “Olaylara kilitlenme”
5. “Kaynamış kurbağa hikayesi “
6. “Deneyimlerden öğrenme yanılgısı”
7. “Yönetim takımı efsanesi”
1. Pozisyonum, benim: Kendinizi işinizle özdeşleştirmek. Bu, büyüme ve gelişmeyi engelleyici bir görüştür. Organizasyondaki kişiler sadece kendi pozisyonları üzerinde odaklandıkları takdirde, tüm pozisyonların birbirlerini etkiledikleri durumlarda çok az sorumluluk hissederler.
2. Düşman dışarıda bir yerde: İşler ters gittiğinde kendi dışımızda birini ya da bir şeyi suçlamak hepimizde var olan bir eğilimdir. “Düşman dışarıda bir yerde” sendromu, “pozisyonum, benim” sendromunun bir yan ürünüdür.
3. Sorumluluk alma yanılgısı: Tepkisel olmak yerine gelişmelere önceden tepki vermeyi ifade eder. Çoğu zaman proaktiflik tepkiselliğin arkasına saklanmış haldedir. Eğer “dışarıdaki” düşmanla mücadele ederken daha saldırgan oluyorsak, ismini ne koyarsanız koyun, tepki veriyoruz demektir.
4. Olaylara kilitlenme: Tüm gelişimimiz, özellikle yetiştirilme tarzımız bizi, yaşamı bir olaylar dizisi olarak görme üzere şartlamıştır ve her olayın açık bir nedeni olduğunu düşünürüz. Günümüzde bireyleri, organizasyonları ve toplumları tehdit eden önemli tehlikeler, ani olaylardan değil, yavaş yavaş gelişen süreçlerden kaynaklanmaktadır. Bir organizasyonda, eğer insanların düşünceleri kısa vadeli olaylarla kısıtlanmışsa, üretken öğrenme var olamaz. Olaylara odaklanırsak, yapabileceğimiz en iyi şey bir olayı olmadan önce tahmin etmektir; böylelikle tepki vermiş oluruz ama yaratmayı öğrenemeyiz.
5. Kaynamış kurbağa hikayesi: Şirketlerin hayatta kalma mücadeleleri sırasında yavaş yavaş ortaya çıkan tehlikeleri göremeyerek başarısızlığa uğramaları o kadar yaygın hal almıştır ki, ortaya “kaynamış kurbağa” hikayesi çıkmıştır: “Bir kurbağayı kaynayan bir kaseye koyarsanız, hemen dışarı sıçramaya çalışacaktır. Ama eğer kurbağayı soğuk suya bırakır ve suyun sıcaklığını yavaş yavaş artırırsanız, kurbağa kalacaktır. Neden? Çünkü kurbağanın iç sistemi, yavaş, zamanla gelişen değişimlere değil, sadece ani değişimlere tepki verir.” Yavaş ve zaman içinde gelişen süreçleri görmeyi öğrenme, koşuşturmayı bir kenara bırakıp büyük farklılıklar olduğu kadar gizli olanlara da dikkat etmeyi gerektirir. Çoğu zaman en büyük tehlikeleri getiren gizli ve yavaş süreçleri görmeyi öğrenmedikçe kurbağanın kaderinden kurtulmamız imkansızdır.
6. Deneyimlerden öğrenme yanılgısı : En güçlü öğrenme, doğrudan yaşanan deneyimden edinilir. Deneme-yanılma yoluyla yemek yemeyi, yürümeyi, iletişim kurmayı vs. öğreniriz. Deneyimlerimizden, kendi öğrenme ufkumuz sınırlarında gerçekleşen hareketlerimizin sonuçlarından öğreniriz.
7. Yönetim takımı efsanesi : Tüm bu problemlerle mücadele edecek olan yönetim takımı efsanesi uyumlu bir takımı ifade eder. Bununla birlikte gerçek şudur ki, yönetim takımlarının pek çoğu rutin konularda oldukça başarılı olmakla birlikte baskı altında dağılırlar. Her üye kendi bölgesini korumakla meşguldür, kendilerini kişisel olarak kötü gösterecek her şeyden kaçınarak takımın ortak stratejisini destekliyormuş gibi davranırlar. Böylece uyumlu takım görüntüsü korunmuş olur.
Okullarda bize cevabı bilmediğimizi asla söylemememiz öğretilir. Aynı şekilde pek çok organizasyon, karmaşık konuların üzerine gitmeyen kişileri ödüllendirerek bu tür davranışları teşvik eder. Hatta bilmediğimizi ya da emin olmadığımızı hissedersek, bilgisiz ya da kararsız olduğumuzu saklamayı da öğrenmişizdir. İşte bizzat bu süreç, bizi tehdit edebilecek her yeni anlayışı engeller. Sonuç, Argyris’in deyimiyle “tecrübeli yetersizlik”tir; yani son derece başarılı bir şekilde kendilerini öğrenmekten alıkoyan bir takımdır.
Okullarımızın Öğrenen Organizasyon olmasında ki temel engel sizce yukarıda sayılanlardan hangi/hangilerini kapsamaktadır?
Görüntülenme Sayısı:Google.Apis.Requests.RequestError User does not have sufficient permissions for this profile. [403] Errors [ Message[User does not have sufficient permissions for this profile.] Location[ - ] Reason[insufficientPermissions] Domain[global] ]
Bir hikaye anlatmıştı müdürüm. Bir okuldaki müdür tayin istemiş ve müdürlüğe terfi eden müdür yardımcısına 3 mektup bırakmış. Çok sıkıştığın anlarda açarsın diye. Gel zaman git zaman yeni müdür aileler vs. derken çok sıkışmış ve ilk zarfı açmış. Şu cümle yazıyormuş ''Suçu bana at'' Müdür başlamış, eski yönetim bir enkaz bıraktı, toparlamakta zorlanıyoruz vs. vs. Yine çok sıkıştığı bir zaman diliminde 2. zarfı açmış. ''personeli suçla'' Müdür başlamış ''Ekibim iyi değil,''vs.vs. Tabi dertler bitmemiş,müdürümüzün 3. zarfa ihtiyacı olmuş,açmış '' Üç tane zarf hazırla'' Paylaşımınızı okuduğumda aklıma ilk bu hikaye geldi. Tabi bu yukardaki engelleri aşamamanın bir ürünü değil mi?
Arslan Gürbüz
7.4.2011