Esin ve Ömüray'ın Penceresinden Okul...
OKUL
Bugünün tarihini tekrar atabilmek için 4 yıl daha geçmesi gerekecek üzerinden. Bugün 29 Şubat... Artık yılın artanı:) O yüzden bugüne özel bir güzellik yapalım dedik ve senkronize bir günce derlemeye karar verdik günce dostlarımıza, öğrenme liderlerimize...
Bu nereden çıktı peki? Ömüray"ın sosyal medyada paylaştığı bir söz üzerinde kendi görüşümü paylaştım. İkimiz de haklı bulduk paylaşımlarımızı ve bu bizi başkalarının görüşlerini sorgulamaya yönlendirdi... Peki neydi bizi bu noktaya getiren;
"Gençleri gözlersek, cep telefonu, bilgisayar ve televizyonu aynı anda takip edebildiklerini ve hepsiyle de ilgilenebildiklerini görüyoruz. Okulda ne yapıyoruz?" sorusu...
Birden aklıma "Uçanları Vurmasınlar" videosu geldi. Sınıfta cep telefonları ile, bilgisayarla ya da herhangi bir başka araçla ilgilendiğimiz zaman hem bizim hem de öğrencilerin dikkatlerinin dağılacağına dair bir görüşümüz var öğreti mi demeliyiz buna acaba... Oysa sınıfın hatta okulun dışında yaşamaya devam eden gençlere baktığımızda onların hepsini aynı anda kontrol edebildiklerini ve hatta bunlardan öğrenmeye de devam ettiklerini gözlemliyoruz. Peki biz okulda ne mi yapıyoruz? Konuşuyoruz işte hatta belki onlara göre "hikaye anlatıyoruz..."
- Peki gençler okulda ne yapamıyor?
- Yaşayamıyoooor!
- N"aapamıyor
- Koonuşaamıyoooor!
- Peki dışarıda ne yapıyor?
- Yaaşıyoooor!
- N"aapıyooor?
- Yaaşıyoooor!
- ...
Yaşamak için doğan bir bünyeyi yaşayamadığı bir mekana kapattığınızda ne olur? Öfke duyar oraya nefret eder. Gençler okulda ne kadar yaşayabiliyor. Kaçı okula gelmekten keyif alıyor kaçı isteyerek geliyor. Biz ne yapıyoruz peki onların okulda yaşayabilmeleri ve yaşamın keyfini okulda da sürdürebilmeleri için...
Kendimden örnek verebilirim... Bazı ortamlarda karşılaşana dek sanal bir karakter olduğum düşünülüyor... Burada gerçekleri de açıklamak gerek sanıyorum, aslında bir bedene sahibim, ben de sizler gibiyim:))) e-Kampüste gerçekleştirilen sanal dersler sırasında eş zamanlı olarak sosyal medyada paylaşımlarıma devam ediyorum, arka planda sohbet oturumlarımı yürütüyorum, dersin notlarını (maalesef ekran okumam tüm bunlara karşın çok iyi değil, elime kağıdı ve kalemi alıp hissetmeliyim...) kalem ve kağıtla tutuyorum aynı zamanda da derse etkin katılımıma devam ediyorum. Kimi zaman yorumlar eliyor "Derste olman gerekmiyor mu?" ya da "Sen derste değil misin?!" gibi... Evet, dersteyim. Diğer yolu da denedim. Tüm dış etkenleri; ikinci ve üçüncü meşgaleleri devre dışı bırakıp yalnızca ders dinlemek... Sonuç: "Uyumak üzereyken son rüyanın kapısından döndüm ve hemen başka sayfalar açtım..." Gençlerin de böyle olduklarını düşünsek mesela, asıl çabamız acaba aynı anda kaç noktaya odaklanabildiğini keşfetmek (ya da belki keşfettirmek) olsa da onu en etkin şekilde tutarak gerçekleştirebilse öğrenmesini...
Neden öğrenciler okula severek ve isteyerek gelmiyorlar? Sorusu ve bu sorunun olası cevapları Esin arkadaşım ve beni ortak noktada buluşturdu ve bu yazıyı yazmaya karar verdik. Yukarıda Esin’in de bahsettiği gibi acaba yaşamı okulun kapısından içeri girerken dışarıda mı bırakıyoruz? Çocuklar dışarıda her şekilde öğrenirken biz neden bu öğrenme şekillerini okullarımıza adapte edemedik? Eğlencenin öğrenmenin en etkin öğelerinden biri olduğunu neden gözden kaçırıyoruz? Sınıflara projeksiyon, akıllı tahta ve bilgisayarı getirirken derslerimizde bunların etkin kullanımını sağlayabildik mi? Etkililiklerini ölçebildik mi? Öğrencilerimizin öğrenme stillerini biliyor muyuz? Ne şekilde öğrendiklerini? Bunlara göre öğrenme ortamları yaratabildik mi? Bizler neden ÖRAV çalıştayına (Öğrenenler Buluşması, http://websites.ekampus.orav.org.tr/ogrenenlerbulusmasi/default.aspx ) öğrenmek için, koşa koşa, sevinerek ve isteyerek giderken bazı çocuklarımızın okula gelirken ayakları geri geri gidiyor? Aşağıda Lise 2. Sınıf öğrencimle aramda geçen bir diyalog;
-Hocam bana okul demeyin. Okul kelimesini sevmiyorum.
- Peki ne diyelim? Önerin nedir?
- İstemeden gelmek zorunda olduğumuz sosyal ortam.
Okul hakkında böyle düşünüyor. Bu kelimeyi duymaya bile tahammülü yok.
Bu noktada sizlerle bir araştırma sonucunu paylaşmak isterim.
Yusufeli İlçesinde 1145 Öğrenciye okula yönelik tutumlarını öğrenebilmek için “Okula İlişkin Tutum Ölçeği” uygulanmış. Lise öğrencilerinin okula yönelik tutumlarının, ilköğretim öğrencilerine göre daha olumsuz olduğu, sınıf düzeyi arttıkça tutum puanlarında bir azalma olduğu, en yüksek tutum puanının 2. Sınıfa, en düşük tutum puanlarının 12. Sınıf öğrencilerine ait olduğu sonucu ortaya çıkmış. (Sözbilir, M., Akıllı, M., Ozan, C. 2010)
Demek ki okul onlar için çekici değil. Eğlenmiyor, kendini oraya ait hissetmiyor, merak etmiyor,.
Bu çocuklar aynı anda üç-dört işle uğraşabilen çocuklar. Sabırsızlar. Hemen sonuç görmek istiyorlar. Tahta sırada 8 saat oturmak istemiyorlar, daha çok görsele, harekete ve yaratıcılığa ihtiyaçları var. Dışarı çıkmaya, yerinde görmeye ihtiyaçları var. (Müze, sergi, doğa yürüyüşü, tiyatro, sinema, başka okulları ziyaret, üniversiteleri ziyaret, vb) Düşünmeye ve kendilerini ifade etmeye ihtiyaçları var. Eğlenmeye ihtiyaçları var. Hayatlarına anlam katmaya ihtiyaçları var. Değişimi okullarında görmeye ihtiyaçları var. Fikirlerinin değer gördüğünü bilmeye ihtiyaçları var.
Dijital çağın bana sunduğu imkanla Esin’le internet ortamında buluştuk, bu fikir oluştu ve bu yazı ortaya çıktı ve sizlerle paylaştık. Dijital dünyanın bize sunduğu en önemli avantajlardan birinin hız olduğunu düşünüyorum. İstediklerimizi daha hızlı gerçekleştiriyoruz. Öğrenciler de bilgiye çok hızlı ulaşıyorlar, tıpkı benim gibi, sizin gibi, hepimiz gibi. Bilgiye her yerde ulaşabilirler. Evde, yolda, plajda, pazarda vb… Öğretmen olarak rolümüz rehberliğe doğru kayıyor.
Ömüray der ki..: Bilgi aktarmaktan çok, öğrencide öğrenme merakı ve heyecanı uyandırmak, uygun öğrenme ortamı sağlamak ve onların dünyasını daha çok anlamaya çalışmak okula olan tutumlarında belki değişiklik yaratabilir. Ne dersiniz?
Esin der ki..: Sanıyorum artık etkin dinleme ile pasif dinlemeyi 21. yy becerilerinin kucağına doğan dijital yerliler için yeniden tanımlamalıyız... Dijital yerlilerin farkına varmalıyız belki...
Biz deriz ki..: Arkadaşlar sevgiyle kalın…
Esin Burcu İLİŞ Ömüray AKDEMİR
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...
Yorumlarınıza aynen katılıyorum. yüreğinize sağlık.
Ömer Çelikkol
29.2.2012
Teşekkürler Ömer Öğretmenim.
Ömüray Akdemir
29.2.2012
Düşünerek ve hayal ederek okudum yazınızı.Hayallerimizin bir daha ki 29 Şubattan önce gerçekleşmesini dileyerek kutluyorum sizi yüreğinize sağlık.
F.Bilge Kaplan
29.2.2012
Hayaller gerçek oluyor. İnanmak,çaba ve sabır gerekiyor. Değerli yorumunuz için teşekkürler öğretmenim.
Ömüray Akdemir
29.2.2012
çok iyi olmuş, harika. teşekkürler
Oğuz Öztürk
29.2.2012
Çok teşekkürler Oğuz Öğretmenim.
Ömüray Akdemir
29.2.2012
okulu kültür merkezi haline nasıl getireceğimizi düşünsek mi?
Yusuf Ziya Güldere
29.2.2012
Düşünmeye başladık bile Yusuf Hocam. Bir daha ki güncenin konusu bu olabilir.
Ömüray Akdemir
29.2.2012
Şahane bir yazı, çok isabetli tespitler...Size katılıyorum arkadaşlar.Umarım böyle düşünenlerin sayısı artar...
Yüreğinize, emeğinize sağlık...Sevgiler :)
nihal
29.2.2012
Sizlerle aynı düşünceleri paylaşmak çok güzel Nihal Öğretmenim. Değerli yorumunuz için teşekkürler. Bizden de size sevgiler..
Ömüray Akdemir
29.2.2012
e-kampusten ne bekliyoruz... böyle günce yazbilmeyi... Bize birlikte çalışma ortamı sağlayacak bir ortam.
Sinan Dişçioğlu
29.2.2012
Kesinlikle Sinan Hocam. Ben de çok keyif aldım. Hatta istasyonu deneyelim dedik. Ne dersiniz?
Ömüray Akdemir
29.2.2012
öncelikler ortak zaman belirleyip online olalım... Esin organize eder sanırım
:)
Sinan Dişçioğlu
1.3.2012
Seve seve...:)
Burcu Esin İLİŞ
1.3.2012
ODTU Endustri Muhendisligi 3. sinif ogrencisiyim ve ogrencilik hayatimi ozetleyen bu guzel yazi icin ikinize de tesekkuru borc bilirim.
'Acaba yaşamı okulun kapısından içeri girerken dışarıda mı bırakıyoruz?'
Bayildim bu yaziya cok buyuk bir ictenlikle ve gozlem sonucu ortaya cikmis uzerine bugune kadar pek kafa yorulmamis bir konuya parmak basmissiniz.
Ancak bu konuyu birazda liderlik ayagindan gelistirmeye calisirsak YGA'nin Genc liderler projesiyle ilgilenebilceginizi dusunuyorum :) http://www.yga.org.tr/tr/LiderlikOkulu.asp
Selin Yesil
29.2.2012
Düşüncelerin için çok teşekkürler Selin. Esin sizden bahsetti. Sitenize göz attım. Gerçekten çok heyecan verici çalışmalar yapılıyor. Öğrencilerimizin de bu programlardan yararlanmasını isterim. Projelere destek vermek, katkı sağlamak adına elimizden geleni zevkle yaparız. E-Kampüste ki paylaşımlarımızın sürmesi dileğimle. İyi çalışmalar sevgiler..
Ömüray Akdemir
1.3.2012
Emeğinize sağlık arkadaşlar, çok güzel bir paylaşım.
Bülent
29.2.2012
Değerli yorumunuz için teşekkür ederiz Bülent Öğretmenim.
Ömüray Akdemir
1.3.2012
Pencereniz hep güzelliklere açılsın... Öğrencilerimizin bakmak istediği pencere,dijital bilge öğrencilik için gerekenler,öğretmenlere düşen görevler tamam da...Veliler içinde bir şeyler düşünsek iyi olmaz mı? diyorum.
Uğur Özeren
1.3.2012
Size katılıyorum Uğur Öğretmenim.Okul veli işbirliği eğitimdeki uygulamaların destekçisi ve tabiki olmazsa olmazı. Velileri de okula çekmek gerekiyor. Yapılan çalışmalara, projelere katılmalarını sağlamak gerekiyor. Dijital yerlileri onların da bizim gibi tanıması ve anlaması gerekiyor. Yorumunuz için çok teşekkür ederiz öğretmenim.
Ömüray Akdemir
1.3.2012
Esin & Ömüray öğretmenlerim, yüreğinize sağlık. Dijital yerli kavramını bir daha düşünmek istiyorum. (?) Ayrıca bu zannedersem ilk düet oldu.
VEYSEL PARLAK
1.3.2012
Teşekkür ederiz Veysel Öğretmenim. Evet bu ilk düetimiz:)) Bu çalışmalar 3'lü 4'lü şekillerde de devam edebilir. Eğitimlerde gruplar oluşturuyoruz. Sanal ortamda niçin oluşturmayalım dedik:)
her zaman bir araya gelmemiz mümkün değil. Bu ortamın bize sunduğu imkanı kullanalım istedik. Bu yöntem öğrenciler için de kullanılabilir. Farklı okullardaki, farklı sınıflardaki öğrenciler birlikte yazı yazabilirler. Ne dersiniz?
Ömüray Akdemir
1.3.2012
Bir denemesini geçen sene twit-öykü olarak gerçekleştirmiştik...
Esin Burcu İliş
1.3.2012
Ben zaten gönüllü gnüllüyüm Ömüray Hocamm Seve seve
VEYSEL PARLAK
1.3.2012
vararolan duruma farklı bir bakış açısıyla bakabilmek ve sorgulamak öğrenme ufkunu genişletiyor.Hep yaşanan olaylara farklı bir gözle baktığınız için teşekkürler...
Sabriye Çağlar BAKIRTAŞ
1.3.2012
Farkı fark edebilmek de farklı, teşekkürler Sabriye...
Burcu Esin İLİŞ
2.3.2012
takipçiniz olarak sizleri tebrik ederim.yeni konularda yeni düetlerinizi bekliyorum.
serpil soylu
1.3.2012
Serpil Öğretmenim, yeni düetler, triolar, quartetler ve quintetler yapalım. Paylaştıkça artıralım kendimizi... Teşekkürler:)
Burcu Esin İLİŞ
2.3.2012
Teşekkürler Serpil Hocam.
Ömüray Akdemir
2.3.2012
insan kendini ait hissettiği yerde mutlu olur.
öğrencilerimiz kendilerini okula ait hissetmeli .
okuldaki her şeyin bir parçası olmalı
olabilmeli.
okulum,okulum,güzel okulum
sevgilerimle.
Ayşegül Akın
2.3.2012
Parçası olduğumuzu hissettiğimiz sürece "bütün" bizi mutlu eder.Aynı düşünceleri paylaşıyoruz. Sevgiyle kalın Ayşegül Öğretmenim.
Ömüray Akdemir
4.3.2012
Son zamanlarda keyif alarak okuduğum yazılardan biri. Emeğinize ve yüreğinize sağlık. Bu arada istasyonda bende olmak isterim :)))))
Kemal Pişkiner
3.3.2012
+1 :)))
Burcu Esin İLİŞ
3.3.2012
Teşekkürler Kemal Hocam. İstasyona hazır olun:)
Ömüray Akdemir
4.3.2012
Aklınıza ve emeğinize sağlık.
Ahmet Güzel
3.3.2012
Bu cümleyi öğrencimden duyduğumda duygularını anlamaya çalıştım. İstemeden gitmek zorunda olduğum ortamları düşündüm. Orada nasıl sıkıldığımı ve orada bulunduğum sürenin bir an önce bitmesi için dakikaları saydığımı ve bu durumun ben de yarattığı anlamsızlık duygusunu anımsadım. Gençlerin bu duygularını olumluya çevirmemiz için okulları cazip hale getirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Sanırım bu düşüncede çoğumuz birleşiyoruz. Teşekkürler Ahmet Hocam.
Ömüray Akdemir
4.3.2012