Yoksa Ivan Illich Haklı mıydı?
Mark Twain "Okulun eğitimimin önünde bir engel olmasına izin vermedim" der. Churchill "Eğitimim önündeki en büyük engel okuldu." der. Ivan İllich Okulsuz Toplum eserinde okula karşıdır. Peki gerçekten okulsuz bir toplum mümkün mü? ya da Ivan Illich haklı mıydı?
Hafta sonu Öğrenen Lider Öğretmen semineri kapsamında Kadir Paskal Hocamla birlikte Konya'nın Doğanhisar ilçesindeydik. İlginç bir durumla karşılaştık. Bir köy okulu ve geçen yıl sekizinci sınıfta 8 öğrencisi var. Matematik ve Fen Bilgisi öğretmeni yok. Hatta ücretli öğretmen bile bulamamışlar. Çocuklar dershaneye gitmiyor. Matematik ile Fen ve Teknoloji dersine Türkçe ve Sosyal Bilgiler öğretmen giriyor.
SORU: SİZCE BU OKUL SBS'DE NASIL BİR PERFORMANS GÖSTERİR. Normal şartlar altında benzer köy okullarına baktığımızda öğretmeni olan köy okullarında bile Anadolu lisesini kazanan hemen hemen hiç öğrenci çıkmaz. Bu okulunda aynı performansı göstermesi beklenir.
SONUÇ: 2012 SBS sonuçlarına göre 1 Fen Lisesi, 1 Anadolu Öğretmen Lisesi, 3 Anadolu Sağlık Meslek Lisesi, 1 Anadolu Lisesi ve diğer 2 kişi Anadolu Meslek Liselerini kazanıyor. 8 öğrencinin 4 tanesi 450 puanın üstünde alıyor.
Şok oldunuz değil mi? Başarının sırrı İvan İllich'i haklı çıkaracak türden. Türkçe ve Sosyal Bilgiler Öğretmeni biz bu derslerden anlamyız diyorlar. Ne yapabiliriz diye düşünürken internetten SBS hazırlık CD leri sipariş veriyorlar. Matemaik ile Fen ve Teknoloji derslerinde öğrencileri bilgisayar laboratuarına alıyorlar, biz bu derslerden anlamayız alın CD leri siz çalışın diyorlar. Yaptıkları tek şey bu! sonuç ortada.
Eğer o okulda kadrolu matematik ile Fen Bilgisi öğretmeni olsaydı bu başarıyı yakalamaları mümkün değildi :)
Buradaki püf nokta bana göre şu; her çocuğun gelişimi farklıdır. Çocuklar bilgisayar başında kendi gelişim hızlarına göre eğitim gördüler. Kimisi yavaş kimisi hızlı öğrendi. Herkes kendi hızına göre öğrendiği için tüm öğrencilerde tam öğrenme gerçekleşti. Halbuki biz öğretmenler müfredattan dolayı sınıfta standart bir tempoda ders işleriz. Yavaş öğrenenler bizim hızımıza yetişemediği için öğrenemezler. Hızlı öğrenenler ise bir süre sonra sıkıldıkları için dersle bağlarını koparıp sorun davranış göstermeye başlarlar. Sınıfta öğretmenin hızına uygun olarak öğrenen çocuklar başarılı olur, diğerleri ise başarısız.
Benzer bilimsel araştırma için Sugata Mitra'nın kendi kendine öğrenme deneyleri için aşağıdaki linkteki videoyu izleyebilirsiniz.
http://www.vitaminogretmen.com/videolar/video-detay/354
Biz okulda benzer bir uygulamaya zaten daha önce başlamıştık. Bilgisayar laboratuarında bilgisayar programıyla ingilizce ve almanca eğitim veriyoruz. Çocuklarda önemli gelişmeler var. Dikkatimi çeken nokta; bazı çocuklar 1.dersi daha bitiremediği halde bazı çocuklar 4. dersteler. öğrenme hızını 3 kategoriye ayırıRsak. öğrencilerin üçte biri birinci kategori (yavaş) öğrenme hızında, üçte biri ikinci kategori (normal) öğrenme hızında, üçte biri üçüncü kategori (hızlı) öğrenme hızında öğreniyorlar. Bilgisayar programlarıyla çocukların öğrenme hızına uygun eğitim vermek mümkün. Ancak standart müfredatla sınıf ortamında bunu yapmak çok zordur. Birde şöyle bir durum var A öğrenci x dersinde öğrenme hızı yavaş iken y dersinde öğrenme hızı hızlı düzeyde olabiliyor. Seviye sınıfı yapsanız da sorun çözülmüyor. En iyisi Ivan Illich'in dediği gibi okulları kapatsak mı?
NE DERSİNİZ? YOKSA IVAN ILLICH HAKLI MIYDI?
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...