Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
Zilsiz Okul 4 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

Zilsiz Okul

Kasım Ayı’nın ortalarına doğru eğitim gündemine bir haber düştü. Denizli’deki İbrahim Cinkaya Sosyal Bilimler Lisesi derslere zilsiz girip çıkma uygulaması başlatmıştı. Yani okullarda çok alıştığımız o zil sesi, bu lisede artık yoktu. Bu haberi okuduğumda okullarda kullanılan zillerle ilgili bir araştırma yaptım.

Osmanlı döneminde, henüz sıbyan mektepleri ve medreseler varken ve diğer üst öğretim kurumları pek yaygın değilken bir zil uygulamasına rastlamadım. Zaten sabit 40-50 dakika gibi ders süreleri de yoktu. Mektebin-medresenin hocası gerekli gördüğünde derse ara veriyor, sonrasında çocukları toplayıp yeniden derse başlıyordu. Ne zaman ki sıbyan mektebinin dışında bir üst eğitim kurumları açıldı, o zaman ders süreleri konusuna da bir standart getirilmeye çalışıldı. Sıbyan mekteplerinin modern hali olan iptidaiyelerde ders süreleri 40 dakika olurken, rüştiyelerde ve sultanilerde bu süre 60 dakikaya kadar çıkabiliyordu. Ancak Osmanlı dönemine yönelik okuduğum kitaplarda yine zillere ve zile dair bir bilgiye ve hatırata rastlamadım. Cumhuriyetle birlikte zil uygulamasının yaygınlaştığını söylemek mümkün. Özellikle okullar kalabalıklaştığında öğrencileri belli bir saatte dersten çıkarmak ve geri derse toplamak zorlaştı. Çünkü cumhuriyetin ilk döneminde saat lükstü. Ancak öğretmenlerde bulunuyordu. Öğrencilerin kollarında ve ceplerinde saat yoktu. Her sınıfta, koridorda ve bahçede saatin bulunmasını beklemek hayaldi. İşte, önceleri okul bahçesine dağılan öğrencilere saati ve dersi hatırlatmak amacıyla yaygınlaşan zil uygulaması zaman içinde genişledi ve gelişti.

İlk ziller, elle çalınan zillerdi. Hababam Sınıfı’nda Adile Naşit’in elindeki zili hepimiz hatırlıyoruz. Sonrasında “Zırrr” diye öten, elektrikli ziller yaygınlaştı. Daha sonra melodili zilleri duymaya başladık. En son olarak da “Sevgili öğrencilerimiz ders başladı” şeklinde içinde konuşma geçen zillere şahit olduk.

Ancak gündeme düşen bu haber, alışık olduğumuz ve hiç de rahatsız olmadığımız zil konusunda bizi düşünmeye sevk etti. Biraz araştırma yapınca gördüm ki, İbrahim Cinkaya Lisesi bir ilki gerçekleştirmiyor. Antalya’da, Isparta’da, Trabzon’da, Samsun’da, Ankara’da, Kütahya’da ve daha nice şehirde zilsiz ders giriş-çıkışı yapan, hem ilköğretim hem de lise düzeyinde birçok devlet okulu var. Bu uygulamayı destekleyen özel okullar da mevcut. Biliyorsunuz, üniversitelerde herhangi bir zil uygulaması yok.

Acaba MEB’in mevzatında zil zorunluluğu var mı diye araştırdım ancak böyle bir yaptırıma rastlamadım. Zil konusundaki genelgeler genelde uygulanan merkezi sınavlardaki başlangıç ve bitiş zili ile ilgili. Ayrıca 2008 yılında zillerin yol açtığı çevre kirliliğini önlemek amacıyla yayınlanmış bir genelge var. Yani devlet okullarında, eğitim kurumlarında zil zorunlu değil.

Zil Uygulamasının Zararları

Zil uygulaması, biraz düşündüğümüzde aslında zararlı bir uygulama. Günden en az 18-20 defa çalan zil öncelikle gürültü kirliliğine yol açıyor. Sonrasında öğretmen ders anlatırken, ya da ödev verirken bir anda çalan zil dersin akışını bozuyor. Zil çalacağını bilen öğrenciler, derse girecekleri zamanı kendileri kontrol etmiyor. Saatlerine bakmıyor. “Kaç dakika teneffüs zamanımız kaldı?” diye düşünmüyor. Bu da öğrencilerin sorumluluk duygusuna, zaman yönetimi ve özdisiplin becerilerine zarar veriyor. Öğrencilerdeki oto kontrol, iç denetim mekanizmasının gelişmesine sekte vuruyor.

Ben zili, cep telefonuna benzetiyorum. Önceleri hafızamıza kaydettiğimiz telefonları, şimdi telefonlarımıza kaydediyoruz. Yani kaydetme işini, sanal hafızamız olan telefona devretmişiz. Ancak bu işlem bizim hafıza yetimizi kullanmamızı azalttığı için bize dolaylı olarak zarar veriyor. Telefon öncesinde birçok kişinin telefonunu hafızasında bulundurabilen bizler, şimdi ise eşimizin ve babamızın numarasını bile ezberden söyleyemiyoruz. Aynı şekilde, zil de çocuklarda kalması gereken sorumluluk duygusunu, zaman yönetimi becerisini üzerine aldığı için onlarda yeşermesi gereken bu duyguları törpülüyor.

Zilsiz Okul ve Faydaları
Bu konuda Süleyman Demirel Üniversitesi’nden Sait Taş’ın yaptığı bir araştırma var. Isparta’da zil uygulaması yapmayan iki Anadolu Lisesi’nde gerçekleştirilen bir araştırma bu. Zilsiz okul uygulamasının idareciler, öğrenciler ve öğretmenler üzerindeki etkisini inceliyor. Bu araştırma gösteriyor ki, zilsiz okul uygulamasının en büyük etkisi öğrencilerin sorumluluk bilincine yaptığı katkı olmuş. Bu araştırmadan birkaç cümle aktarmak istiyorum.

Bu okullardaki bir idarecinin görüşü şöyle: 
“Lise tercihe bağlı bir öğretim, öğrenci madem kendi tercihiyle buraya gelmiş kendi bilinciyle de derse girip çıkabilir. Öğrenci zaten zil çalıyor diye buna şartlanıyordu ama şimdi kendisi düşünüyor. Okuldan çok uzaklaşmayayım, her an sınıfa girmeliyim diye. Burada zaten temel amacımız öğrenciye sorumluluk bilincini kazandırmaktı ve biz bunu başardık diye düşünüyorum.”

Bir öğretmen ise bu konudaki fikirlerini şöyle ifade ediyor:
“Zil uygulaması Pavlov’un köpeğini hatırlatıyordu. . Zil çaldı gir, zil çaldı çık. Sanki öğrencilerimizi şartlanmış davranışlara hazırlıyordu. Öğrencilerimizi bundan kurtardık, artık onlar düşünerek, sorumluluk bilinciyle derslerine girip çıkıyorlar. En büyük katkısı bence sorumluluk bilincini kazandırmak oldu.”

İsterseniz bir de öğrenci gözünden bakalım:

“Kendi sorumluluğumu biliyorum, zil çaldı diye ya da öğretmenim bana ‘içeri gir’ dedi diye derse girmiyorum, kendim girmem gerektiğini bildiğim için giriyorum.”, “Kendime bir saat edindim, sadece okulda değil, evde veya dershanede de zamana daha çok dikkat etmeye başladım, şimdi zaman daha kıymetli geliyor bana.”, “Bence bu uygulamayla kendimize güvenimiz gelişti, öğretmenlerimiz bize güvendiği için biz de derse giriş çıkışlarda daha dikkatli davranıyoruz.”

Bu araştırma zilsiz okulun, sorumluluk bilincinin yanında zaman yönetimine, özdisiplin kazanılmasına, özgüven gelişimine katkı sağladığını da gösteriyor. Tabi bu uygulamaya geçmeden önce iyi bir planlama yapmak gerekiyor. Başlangıçta bizi bekleyen zorluklar elbet olacak, oluyor da. Ancak bu uygulamanın neticelerine ve meyvelerine baktığımızda insan şu soruyu sormadan edemiyor: Neden hâlâ okullarda zil uygulaması devam ediyor ki?
 

Mehmet Teber

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...