Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
Çocuk ve Oyun

Çocuk ve Oyun

Tuncay  Hoca’nın yazısına ek olarak yazmak istedim J)

 

kucuk_1 oyun.jpg

Büyük şehirlerde okuyan , yaşayan çocuklar için oyun oynama tarihte kaldı sanırım. Oyun kurmayı, oynamayı neredeyse hiç bilmiyorlar. Gözlemlediğim kadarıyla çocuklar yalnızca, futbol ve bilgisayar oyunlarını oynayabiliyorlar.

 

Bazı okullarda eski oyunların canlandırılması, öğretilmesi için çalışmalar yapılıyor.Bir arkadaşım ilk çalışmalarda “mendil kapmaca” oyununu bir türlü anlayamadıklarını, mendili alırken çarpıştıklarını, vaktiyle kız oyunu olarak gördüğümüz ip atlama sırasında erkek öğrencilerin de sıraya girdiğini anlatmıştı. J)

 

Gördüğüm en iyi örneklerden; İstanbul, Halil Vedat Fıratlı İÖO idaresi ve rehberlik servisi oyunları canlandırmak için okul bahçesine “seksek”, “yılan” vb. oyunlarını renkli renkli çizdirmiş hatta bu konuyu bir AB projesi olarak da ele almıştı.

 

kucuk_2  oyun.JPG

Eskiden bizler sokakta, bahçede, açık havada oyun oynayarak büyürdük. Oyunla öğrenirdik. Hele benim çocukluğumda bebeklerimizi ya da tel arabalarımızı kendimiz yapardık ! Okul öncesinde eğitim alma şansımız olmadığına göre motor becerilerimizi böyle geliştirimişiz demek ki …

 

kucuk_3 oyun.JPG

Klasörümüzde bulunan kurallar bölümünü her konuştuğumuzda kuralların oyun oynarken yerleşmeye başladığından söz ediyoruz katılımcı öğretmenlerimizle.

 

Kuralları çocuklar beraberce oluşturuyorlar, uymayanları eliyorlar, kural gereği sıra bekliyorlar,  izliyorlar, birbirlerine örnek oluyorlar. Bir reklamda da izlediğimiz gibi , “penaltı” diyen çocuklara şaşırarak bakan ünlü kaleciye çocuklar; “eee, 3 korner bir penaltı ?” diye kendi kurallarını hatırlatıyorlarJ)

Ayrıca oyun için sıra beklerken sabırlı olmayı, isteklerini ertelemeyi öğreniyorlar. Günümüz çocuklarında her istediklerinin hemen olması saplantısı oyun oynayan çocuklarda çok daha az görülüyor.

kucuk_4 oyun.JPG

 

 Bizler bile eğitimler sırasında oynadığımız oyunlarda çok eğlenmiyor muyuz? .

 Sevgilerimle….

KAKTÜSÜM

KAKTÜSÜM

clip_image002.jpg                   

 

Yıllar önce Göztepe’de otururken balkonda bir kaktüsümüz vardı. Tek top, dikenli, çok ilgi çekmeyen, dayanıklı, hep var olan, sıradan  bir kaktüs.

Yaz kış balkonda soğuğa sıcağa dayandı durdu. Hatta küçük küçük toplar halinde çoğaldı da. Aklımıza geldiğinde su verdik, zaman zaman da toprak değiştirdik. Evden taşınırken onu da aldık yanımıza. Bu kez yeni evi bahçeliydi. Börtü böcekle daha çok haşır neşir oldu. Karıncalar,sümüklü böcekler, kediler,köpeklerle, hatta bahçenin gece turları ile tanınan müdavimi kirpi ile tanıştı!

Kaktüs buradaki değişikliklere hemen uyum gösterdi. Sıcaklardan doğası gereği hiç şikayet etmedi. Karların altında  kaldı, yine sarsılmadı. Artık kendisine dar gelen saksısına sığamaz olmuştu, hatta zaman zaman başka bitkileri, otları da misafir etmeye başladı. Bu arada her yıl, ancak iki gün yaşayan pembe çiçekler açtı durdu.

Geçen sabah yine pembe çiçek açtığını görünce kaç senedir bu çiçekleri gördüğümü hesapladım, 25-26 yıl gibi bir süre çıktı. Emeklilik yılı gibi …

Kaktüse baktığımda başka şeyler de düşündüm. Çevremde uyumlu, dayanıklı, anlayışlı, paylaşan ve düzenli olarak pembe çiçeklerini sunan insanları farkettim.

Sonra öğretmenlik gözlüğümle, pek de fark edilmeyen, yanına yaklaşamadığımız, çözemediğimiz, dikenli gibi görünen öğrencilerin ,gün geldiğinde ne de güzel işler çıkardıklarını hatırladım.

Tabii 20- 25 yılda her koşulda görev yapan, her bölgeye uyum gösteren, her yıl pembe ürünler çıkartan biz öğretmenlere de benzettim onu.

Bana bunları düşündüren tarihi :)) kaktüsümün fotografını da sizinle paylaşmak istedim . Sevgiler