Biz küçükken...
Dün bir arkadaş toplantısında konuşurken konu gençliğe sonra çocukluğa geldi. O zamanlar herşey farklıydı demeye başladık. Küçüklük anılarımızdan, oyunlarımızdan ve yaptığımız haylazlıkladan bahsetmeye başladık. Herkes içindeki çocuğu aramaya başlamıştı sanki, bir yerlerde o saklı tuttuğumuz içimizde kalan şu ana kadar taşıdığımız ne varsa tek tek dökülmeye başladı. Anılar döküldükçe aşağı yukarı oynanlar oyunlar yapılan haylazlıklar birbirine geçmeye başladı. Başkalarının anıları sanki benim benimkiler sanki onlarınmış gibi dinleniyordu. "Bigün hiç unutmam bizim üst mahallede misket oynömaya gittik bütün misketleri üttük (yuttuk)... misketler, gazoz kapakları, ütülmeler/ütmeler sanki aynı mahalledey yaşamış gibi ortak bir dille konuşuyor gibiydik. BU konuşmaları yaptığımız arkadaş İzmir'in bir kenar ilçesinde bense İstanbul'un bir semtinde çocukluğumuzu geçirmiştik. Aramızda 600 km yakın mesafe varken daha TRT 1 renkli yayına yeni geçmişken nasıl olurdu da biz aynı oyunları aynı kurallarla oynuyorduk. İşte google dan önceki öğrenmeye bilginin yayılmasına muhteşem bir örnek.