PAYLAŞIM
PAYLAŞIM
Nevşehir – Ürgüp Memiş Aksoy İlköğretim Okulu Müdürü Sait AKSOY eğitim sırasında paylaşım esnasında “Kırık Cam Teorisi”nnden söz etti.
Birçok şeyin farkına varmadan yaşıyor. Fark edemediğimiz o birçok şey ise karşımıza aşılması güç engeller olarak çıkıyor. Birilerinin bir konuda bizi rahatız etmesi, bir çocuğun yaptığı çok basit bir hatayı görmemek…
Eğitimden aile yaşantısına, ahlaktan, sosyal ilişkilere kadar hayatımızı etkileyen en küçük olumsuzluğa göz yumduğumuz sürece var olan sorunlar orada durmaya ve büyümeye devam eder.
Küçük hatalara dikkat çeken ‘kırık cam teorisi’ incelediğinde herkesin yaşamında olan ihmaller ve aksaklıklar öne çıkıyor.
"Kırık Cam Teorisi" ABD’li suç psikologu Philip Zimbardo’nun 1969’da yaptığı bir çalışmadan yola çıkılarak geliştirilmiştir. Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, fakir Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer 1959 model otomobil bıraktı. Araçların plakası yoktu, kaputları aralıktı. Sonuçta Bronx’taki otomobil üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı. Diğerine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı.
Ardından Zimbardo ve iki öğrencisi ’sağ kalan’ otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırdı. Daha ilk darbe indirilmişti ki çevredeki zengin ve beyazlar da olaya dâhil oldu. Birkaç dakika sonra otomobil kullanılmaz hale gelmişti. "Demek ki" diyordu Zimbardo, "ilk camın kırılmasına ya da çevreyi kirleten ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz."
Aklınıza gelebilecek her türlü melanetin mikro düzeyde başlangıcı vardır. Mesele bu başlangıçlara sessiz kalıp kalmamaktır. Ve şimdi soralım kedimize:
Çocuklarımız niçin söz dinlemiyor? Küçükken sevimli olmaları ve bu nedenle de birçok hatalarına göz yumulmuş olması çocukların yanlış davranışlar kazanmalarına neden olmuş olamaz mı?
Okullarımızın istediğimiz düzeyde eğitim verememesinin nedeni süreci bir yığın yanlışlıkla sürdürüyor olmaları mıdır? Görmezlikten gelinen ve ‘aman bir şey demeyelim’ denilen kusurlar daha sonra önümüze dağ gibi dikilmiş olmasın.
Nasrettin Hoca'nın da bu konuyla ilgili fıkrası var.