Kırmızı Kurdele IV - Sarı Civciv
Okumayı - yazmayı öğrenme yarışının hızlandığı zamanlara geldik sanırım. Eğitimlerden topladığım yaşanmış hikâyeleri paylaşmak güzel oluyor. Merak ediyorum bakalım bu hikâye için neler söyleyeceksiniz…
Eğitimin sonunda bir katılımcı; “Daha şimdi o kümesten çıkabildim!” demişti. “Paylaşmak ister misiniz?” dememizle anlatmaya başladı…
Öğretmenimizin peşinden hiç ayrılmıyorduk. Okulda ilk günlerimiz olduğu için, o nereye biz de oraya gidiyorduk. Okulun açılmasından birkaç hafta sonra bir gün bizleri etrafına topladı. Civcivlerin ne kadar güzel olduklarından söz etti. Bizlerin civcivler ile ilgili konuşmasını sağladı. Sonra da çantasından daha önceden hazırlamış olduğu ve her öğrencinin ismi yazılı olan kartondan yapılmış sarı civcivleri çıkardı. Civcivleri görünce hepimiz çok sevindik.
- “Nasıl beğendiniz mi? Bunları size vereceğim.” dedi. Sonra da her birimizin isimlerini okuyarak sarı civcivleri ellerimizin içine sanki canlıymış gibi itinalı bir şekilde bıraktı.
- “ Ne kadar güzel civcivler değil mi?”
Çocuklar hep bir ağızdan “Evet öğreeetmeniiim.” cevabını verdiler.
- Hepiniz benim sarı civcivlerimsiniz. Şimdi o elinizdeki civcivleri tek tek bu hazırladığım kümesin içine koymanızı istiyorum. Ne zaman okumayı ve yazmayı öğreneceksiniz, işte o zaman okumayı ve yazmayı öğrenen civciv bu kümesten çıkacak. Öğrenemeyen civcivler okumayı – yazmayı öğreninceye kadar kümeste kalmaya devam edecekler…
Günler geçtikçe okumayı - yazmayı öğrenenler yavaş yavaş kümesten çıkmaya başlamışlardı. Havalar iyice ısınmış kümesin içindeki çocukların neredeyse tamamı o kümesten çıkmıştı. Hemen hemen herkes çıkmıştı da okuma ve yazmayı çok geç öğrenmeme rağmen öğretmenim beni o kümesten hiç çıkartmadı... Bir ben o kümesten hiç çıkamadım!
Şu ana kadar da hep orada kaldım…
Unutmuş muydu acaba öğretmenim beni kümeste?
Acaba kümesin içinde unuttuklarımız için neler yaparız?
Kümeste kalanların da kendi başlarına dışarıya çıkması dileğiyle…
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...