Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
Türkiye'nin 21. yy öğrenen profili 1 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

Türkiye'nin 21. yy öğrenen profili

Türkiye'nin 21. yy öğrenen profili

İlk insanlık tarihinden günümüze kadar olan sürede, insanlar yaşamlarını devam ettirebilmek ve ihtiyaçlarını karşılamak için yeni yöntemler geliştirmişler ve yeni şeyler öğrenmişlerdir.

Her gün artan dünya nüfusu nedeniyle, insanların eğitim sorunu birçok ülkede büyük bir problem olarak ortaya çıkmaktadır. Çünkü çağımızda eğitimin yeni teknolojileri karşılayacak nitelikte olmasına dikkat edilmeli. Eğitim, yaşamın her döneminde hayatın temelini oluşturan önemli konulardandır.

Eğitim sadece okulda başlamadığı için belli bir kalıp içine koyarak tanımlayamayız. Genel olarak eğitim; sadece belirli davranışların kazandırıldığı bir yapı değil aynı zamanda öğretim yaşantılarının sınırlandırıldığı, organize edildiği ve aralarında bulunan somut ilişkilerin belirlenerek belli bir plan dâhilinde uygulandığı bir sistemler bütünüdür.

İçinde yaşadığımız çağ bilgi çağıdır. Bilgiye her yerden ulaşılabilir, her yerde öğrenme gerçekleşebilir. Öğrenmek veya öğretmek her zaman ve her yerde olabilir. Önemli olan en kalitelisine ulaşmaktadır Amaç öğrenmeyi öğretmek olmalı ve bilgiye en güvenli bir şekilde nasıl ulaşılacağı öğretilmelidir.

Ülkemizdeki eğitim sistemini ezbercilikten ve bir takım yapısal sorunlardan kurtararak 21.yüzyılın uygar dünyasında yerimizi almamızı sağlayacak olan yeni yöntemler kullanılmalıdır. Hedeflerimizi ona göre belirlemelidir.

Gelişmiş ülkelere baktığımızda öğretme-öğrenme sürecini yeni gelişmeler doğrultusunda güçlendirmek amacıyla eğitim sistemlerinde yenilik arayışlarına girdiklerini görüyoruz. Bugün birçok ülke sistem düzeyinde reformlara gitmeye, modern eğitim kurumları oluşturma, öğretmenlerin mesleki donanımlarının güçlendirilmesi ve okul yönetimlerinin geliştirilmesine yönelik politika ve stratejiler geliştirmeye başlamışlardır. Ülkemizde de müfredatların yenilenmesinden bilim teknolojilerinin eğitimde kullanılmasına kadar çok geniş bir yelpazede ve eğitimin tüm bileşenlerinde bir dönüşüm süreci yaşanmaktadır. Bireylerin öğrenmeyi öğrenme becerisine sahip olmaları, hayat boyu öğrenme sürecinin aktif bir öznesi haline gelmeleri, yeni yüzyıl öğrenci profilinin en ayırt edici özelliklerinden biri olmalıdır. Öğretmenlerin bilgi aktaran olmaktan çıkıp bireylere bilgiye ulaşma, anlama, analiz etme ve problem çözme becerileri kazandırır hale getirmeleri gerekir. Yaşamımızda kullandığımız bilgi ve becerilerin büyük bir bölümünü öğrenmek için değil, başka bir amaçla yerine getirdiğimiz faaliyetlerin sonucunda ve çoğu zaman farkında olmadan öğreniriz.

Öğrenmede kullanılan yöntem ve araçlar kendi başlarına değil, öğrenme sürecine yaptıkları katkı kadar değerlidir. Öğrenme bir bütündür, etkinliğimizi artırabilecek her yöntem veya aracı her zaman kullanmak ve geliştirmek gerekir. Kitap, dergi, gözlem, deneme-yanılma veya araştırma gibi yöntemlerle kendi kendimize öğrenebileceğimiz gibi ana-baba, öğretmen, usta veya yöneticiler gibi başkalarının yardımıyla da öğrenebiliriz. Kendi kendimize öğrenirken “aktif” olmamız gerektiği ve büyük ölçüde isteyerek öğrendiğimiz için, başkalarının yardımıyla öğrenmekten daha etkili sonuçlar alırız. Öğrenirken kendimize uygun bir yöntem seçebilir, çalışmalarımızı kapasitemize uygun bir hızda yürütebiliriz. Ama temel bilgi ve becerilerimiz yeterli değilse, bilginin kaynağına ulaşmakta veya uygun yöntemi seçmekte zorlanabiliriz. Dolayısıyla öğrenme etkinliğimiz aslında çeşitli kavramlar arasında ilişki kurabilme becerilerimize bağlıdır. Öğrenme becerilerimizi geliştirdikçe yaşantımızı istediğimiz gibi yönlendirebiliriz.

Gelişmiş ülkelere baktığımızda öğretme-öğrenme sürecini yeni gelişmeler doğrultusunda güçlendirmek amacıyla eğitim sistemlerinde yenilik arayışlarına girdiklerini görüyoruz. Bugün birçok ülke sistem düzeyinde reformlara gitmeye, modern eğitim kurumları oluşturma, öğretmenlerin mesleki donanımlarının güçlendirilmesi ve okul yönetimlerinin geliştirilmesine yönelik politika ve stratejiler geliştirmeye başlamışlardır. Ülkemizde de müfredatların yenilenmesinden bilim teknolojilerinin eğitimde kullanılmasına kadar çok geniş bir yelpazede ve eğitimin tüm bileşenlerinde bir dönüşüm süreci yaşanmaktadır. Sınıfta ders dinleyerek ya da ev ödevi yaparak öğrenmenin dışında yeni bir öğrenme biçiminden söz etmeliler. Bu durumda, artık eğitim kurumları değil, öğrenme merkezlerioluşmak zorunda. Yenidünyanın öğrenme merkezleri, hem sanal, hem fiziksel olarak kurgulanmalı. Öğrenciler gelecekte öğrenme amacıyla mobil ve kablosuz teknolojiyi kalem, kağıt, hesap makinesi yerine kullanıyor olacaklar. Eğitimin bu gerçeğe göre kurgulanması gerekir. Çocukların, kendi şartlarıyla nasıl öğreneceklerini ve kişisel zaman yönetimini nasıl oluşturacaklarını öğrenmeleri gerekiyor. Sınıfta geçirilen zamanı çevrim içi öğrenmeyle nasıl bütünleştireceğine yardımcı olacak çözümler bulmalıyız. Cep telefonundan mesajlaşma ve sosyal ağlar gibi popüler platformları kullanmaktan korkmamalıyız. Bu araçlar daha sarmal hale geldiğinden, öğrenciler kendi başlarına öğrenme konusunda, kendilerini sınıfta, bir masanın arkasına sıkışmış hissetmekten daha güçlü ve motive olmuş hissedecekler. Şu anda eğitim sistemlerinde amaçlanan etkin öğrenme, aktif ve işbirliğine dayalı öğrenme demektir. Oysa yazı, ses ve doğrusal video pasif bir öğrenme meydana getiriyor. Internet destekli eğitimde ise öğrenci pasif öğrenici olmaktan çıkıp kendi kendisini yönlendirici bir konuma geliyor. Yeni eğitim ortamı büyük ölçüde internet ve bir sanal ortamda oluşacak. Bu ortama uygun öğretme ve öğrenme teknikleri geliştirmek gerekir.

Gelecekte öğrenme; düşünme, algılama ve problem çözme yeteneği gelişmiş, bilgiyi yaratıcı bir şekilde kullanabilen, bilgi çağı kimliğine uygun, bilim ve teknoloji üretimine yatkın, kendini tanımaktan ve açıklamaktan korkmayan bireyler olacağı yüksek düzey düşünme becerileri gelişmiş nesillerin oluşması şeklinde olacaktır.

Ülkemizde 21. yüzyılda;

1-Öğreten değil, öğrenen

2-Mesleğiyle ilgili gelişmeleri yakından izleyen

3-Okuyan, okuduklarını özümseyen ve tartışabilen

4-Bilgi teknolojilerini kullanabilen,

5-Araştıran ve sonuçlarını yaşantısına uygulayabilen,

6-Kendini sürekli yenileyen, alanında seminer, kurs, çalıştay vb. etkinliklerine katılan, yaşam boyu öğrenen,

7-Kendini değişik yol ve yöntemlerle değerlendiren, özeleştiri yapabilen bireyler olarak çağın gerisinde kalmamamız gerekiyor.

 

Şimdi kendimize, gelecekte öğrenme nasıl gerçekleşecektir? sorusunu sorarsak:

  • Öğrenmeye mi odaklanıyorsunuz yoksa öğretmeye mi?

Daha çok öğrenme

  • “Beş yıl sonra öğrenmenin değişimi, dersinizi nasıl etkileyecek” hakkında okumaya ne kadar vakit ayırıyorsunuz?

Dersimi olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyorum. Kitap okumaya yeterince zaman ayıramıyorum.

  • Sınıfınızda, okulunuzda veya çevrenizde değişimi nasıl gözlemliyorsunuz?

Gelecek neslin teknoloji kullanma konusunda çok iyi olacağını ama el yazısı yazma becerisini kaybedeceğini düşünüyorum. Yeni neslin her şeyi teknolojiyle yapmaya çalışacağından dolayı değerlerimizi kaybedecek ve çoğunlukla tembel ve beslenmesine dikkat etmeyeceğinden sağlığı bozulmuş bir nesil olacaktır.

  • Internette etkili araştırmalar yapıyor musunuz?

 Evet

  • Kişisel öğrenme ağınız daha çok hangi kaynaklardan oluşuyor (internet, meslektaş, kitaplar vb.) oluşturuyor.

Öğrenmeyi sevdiğim için her türlü kaynağı kullanıyorum.

  • Hangi araçlar öğrenmeyi değiştiriyor?

Teknolojik araçlar

  • Seminer, konferans, çalıştay gibi kısa süreli eğitimlere katılıyor musunuz?

Her zaman

  • Bir eğitimci olarak sınıf ortamını, kendinizi değerlendirmek üzere anket, ders video/ses kayıt gibi durum tespit araçlarını kullanıyor musunuz?

 İmkânlar doğrultusunda kullanıyorum.

 

Sonuç olarak

Teknolojinin bu kadar ilerlemiş olması eğitim sistemini oldukça etkilemektedir. Teknoloji çağıyla birlikte eğitim sisteminin de değiştirilmesi ve yeni yöntemler kullanılması gerekmektedir. Teknoloji ile evimize kadar getirdiği eğitimi bizlere en sade hali ile bu dönemde "Uzaktan eğitimin" kaçınılmaz olduğu öne çıkacaktır. Amaç öğrenmeyi öğretmek olmalı ve bilgiye en güvenli bir şekilde nasıl ulaşılacağı öğretilmelidir.

 

 

 

Kaynakça

www.futurizm.org

http://www.ogrenenlider.com/journal/article_show.aspx?article_id=48 http://egitimtercihi.com/haber.php?hid=35&haber=Okul%20ve%20%C3%96%C4%9Frenme

 

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...

Mesleki Gelişim Yönelik Çalışmalar

B.ÖĞRENCİYİ TANIMA >> B2. İlgi ve İhtiyaçları Dikkate Alma >> B2.2. Öğretme-öğrenme sürecinde öğrencinin ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda değişiklikler yapar. (C5.5)