Kıssadan Hisse; Koçluk
Bir akşam üzeri gün batarken Nasrettin Hoca bir köye geldi. Eşeğinden inerek, köylülerden birinden su istedi.
“Elbette” dedi köylü ve ona bir tas su verdi. Yolcu tastaki suyun hepsini içip teşekkür etti ve “Yoluma devam etmeden size herhangi bir yardımda bulunabilir miyim?” diye sordu. Genç adam “Evet” diye cevapladı ve devam etti, “Aile içinde bir anlaşmazlığımız var. Ben üç erkek kardeşin en küçüğüyüm. Bir süre önce babamız öldü. Rahmetlinin tüm mal varlığı küçük bir eşek sürüsüydü. Tam 17 tane. Vasiyetine göre, sürünün yarısı en büyük ağabeyimin, üçte biri ortanca ağabeyimin, ve dokuzda biri de benim olacaktı. Fakat 17 eşeklik bir sürüyü nasıl taksim edebiliriz? Hiçbir eşeği kesip parçalamak istemiyoruz, çünkü canlı olarak çok daha değerliler.”“Beni evinize götür” dedi, Nasrettin Hoca. Eve girdiğinde diğer iki kardeşin ve adamın dul eşinin ateşin etrafında oturup tartıştıklarını gördü. En küçük kardeş bu tartışmayı keserek
Nasrettin Hocayı onlarla tanıştırdı.
“Durun” dedi, Nasrettin Hoca. “Sanırım size yardım edebilirim. İşte kendi eşeğimi size hediye ediyorum. Şimdi 18 tane eşeğiniz oldu. Yarısı yani dokuz eşek en büyük kardeşin oluyor. Üçte biri, ki bu da altı eşek eder, ortanca kardeşe gidiyor ve dokuzda biri de yani iki eşek de arkadaşımın yani en küçük kardeşin hakkı oluyor.”
“Ama hepsinin toplamı 17 oldu” dedi en küçük kardeş. “Evet. Çok güzel bir rastlantı sonucu geriye kalan benim size verdiğim eşekti. Eğer onu bana geri verirseniz bende yoluma devam ederim” diyerek yola koyuldu.
Koçluk ile on sekizinci eşek arasında nasıl bir bağlantı olabilir sizce? Aslında koçluk tıpkı, Nasrettin Hoca tarafından mevcut duruma uygulanarak çabucak problemin çözülmesi ve sonra da sanki hiç orada değilmiş gibi ortadan kaybolunmasıdır…
(M. Çınaroğlu’na teşekkürler…)
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...