Benim Olsaydı Göklerin Nakışlı Örtüleri
Benim Olsaydı Göklerin Nakışlı Örtüleri
Benim olsaydılar altın ve gümüş ışığın
İşlemesiyle nakışlı göğün örtüleri,
Gece ve aydınlığın ve alaca ışığın
Mavi renkli ve solgun ve koyu örtüleri,
Onları ayaklarının altına sererdim;
Yoksulum fakat, yalnız düşlerime sahibim;
Ayaklarının altına düşlerimi serdim,
Üzerindesin zira, yavaşça bas düşlerime.
William Butler Yeats (Dr. Osman Tuğlu çevirisi)
Üniversitede çalışırken servis arkadaşım 4 yaşında bir kızdı. Annesi üniversitede çalışmaya yeni başlamış kızını da okuldaki kreşe bırakıyordu. Yol uzun olduğundan onunla muhabbet etmek çok hoşuma giderdi, bir lise öğretmeni olarak küçük çocukları anlamaya çalışırdım.
Dönemin başına peçeteden pasta yaptık,
- Ben: Neli olsun pastamız?
- Muzlu,
- Ben: Başka?
- Patlıcanlı olsun.
- Ben: peki :-)
Senenin sonuna doğru bir pasta daha yaptık.
- Ben: Neli olsun pastamız?
- Muzlu,
- Ben: Başka?
- Çilekli
- Ben: Patlıcan da koyalım mı?.
- Hiç patlıcanlı pasta olur mu Volkan
- ben: :-(
1 yılda bu küçük kızı düzeltebilmişiz. Hiç patlıcanlı pasta olur mu? Reçeli oluyor da pastası neden olmasın diyemedim bir an. Biz kesin yargıları seviyoruz.
“Olur ama güzel olmayabilir” veya “denemeyelim” demek yerine direk olmazla cevap vermek işte bizim öğrettiğimiz kesin çözümümüz.
Yoksuldu fakat, yalnız düşleri vardı;
Öğretmenlerine ayaklarının altına düşlerini serdi,
Üzerindeydik hayallerinin zira, sertçe bastık düşlerime.
Öğrencilerimizin düşlerine sürekli bastığımızı hatırlayarak en az zararı nasıl veririz sorunu hep kendimize sormak lazım.
Not: Patlıcanlı pasta olsa aşağıdaki gibi olabilirdi belki de...
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...