BİR ÖĞRETMENİN GALAKSİ REHBERİ*
Sema Alevcan * Esra Savaşan
'Bir Öğretmenin Galaksi Rehberi'ne hepiniz hoş geldiniz. Öğrencilerimiz, dersler, ödevler, sınavlar derken alsana koca bir galaksiye yetecek kadar sorun. Bu durumlarda yanınıza almanızı önerdiğimiz kılavuzlarımızı keyifle okumanız dileğiyle..
Bölüm 1: Ben Dili Kullanma Kılavuzu
“Zamanının çoğunu öğretmeye ayırabilenlerden mi yoksa çok seyrek yakalayabildiği doyurucu öğretme anlarını ballandıra ballandıra anlatan öğretmenlerden misiniz?”
Haydi, elimize kâğıt kalem alalım ve bir liste yapalım.
Sınıfta sizi zorlayan, karşılaştığınızda ne yapacağınızı bilemediğiniz, sizi yıldıran, yoran hatta çözemediğiniz için mesleğinizi sorgulamanıza neden olan hangi davranışlarla karşılaşıyorsunuz?
Peki, sizce bunların hangileri gerçekten gözlenebilir, somut, içinde herhangi bir yorum olmayan durumlar?[1]
Elemeye devam. Bu listenin içinde yer alan maddelerden hangileri gerçekten sizin sorununuz?
Dikkat edin; “sorumluluğunuz” değil “sorununuz”! Sınıf içerisinde her yaşadığımız sorun, çözülmesi için bizim sorumluluğumuzda olmayabilir.
Evet, haklısınız; sınıf içinde olan biten -öğrencilerimizin davranışlarının sorumluluğunu üstlenmek dışında- her şeyden sorumluyuz. Peki, sorun sizin olmadığı halde sorumluluk alıp sizin sorununuzmuş gibi ‘çözmeye çalıştığımızda’ öğrencilerimizi yaşama ne kadar hazırlıyoruz? Duygularına güvenmemeye, başkalarına karşı geliştirdikleri bağımlılığa nasıl sebep olduğumuzu ve diğerlerinin söylediği şekilde hissetmelerine ve davranmalarına neden olduğumuzu hatırlayalım.
Biliyoruz çok ağır oldu. Şu öğretmenlik mesleğinde ne yapsak kimselere yaranamıyoruz diyorsunuz.
Thomas Gordon diyor ki; “Etkili bir öğretmenlikte, öğretmenin durumlar karşısında kendisine sorması gereken ilk sorulardan biri; bu davranış benim için ‘kabul edilebilir’ mi?”
Eğer yanıtınız hayırsa okumaya devam edelim çünkü bir davranış sizin için kabul edilemez olduğu anda sorun sinyalleri yanıp sönmeye başlar. Peki, ama yine aynı soruyu soralım kendimize “Bu gerçekten benim sorunum mu?”
Gordon ekliyor; “İyi ilişkilerin en önemli engellerinden biri, sorunun kimin olduğunun anlaşılmamasıdır. Öğretmenler kendi sorunlarını öğrencilerin sorunlarından ayırmak için kendilerine şu soruları sormalıdırlar:
- Bu davranışın benim üzerimde elle tutulur, somut, gerçek bir etkisi var mı?
- Zarar gördüğüm, incindiğim ya da engellendiğim için mi bu davranışı kabul etmiyorum yoksa yalnızca öğrencinin farklı davranmasını, benim düşündüğüm şekilde hissetmesini istediğim için mi kabul edemiyorum?
Sorun ortaya çıkınca anlamak yeterli değildir. Nasıl “etkili tepki” göstereceğimizi bilemezsek çözüm için uygun yöntemler kullanamayız ve yardımcı da olamayız. Eğer birinci soruya yanıtınız evetse öğretmen bir sorun yaşıyordur.”[2]
Aşağıdaki belirtilenden en az ikisi varsa inanın sorun size aittir: sinirlilik, hayal kırıklığı, içerlemek, öfke, tedirginlik, gerilim, baş ağrısı, mide bozulması
İşte belirtilere neden olan durumlar;
Bir öğrenciyle olan konuşmanızı bölen diğer öğrenci,
Dersin akışını bozan bir öğrenci,
Derse eksik materyalle gelen bir öğrenci,
İzin almadan masanızdaki eşyaları kullanan öğrenci,
Yediği şeker kâğıdını yere atan öğrenci,
Siz ders anlatırken aralarında konuşan öğrenciler.
Biliyoruz daha fazlası sizin listenizde yazılı. Haklısınız biz de insanız; bizim de ihtiyaçlarımız var. Ve biliyoruz ki böylesi durumlarla yalnızca dinleyerek, kendi kendilerine düzelmesini bekleyerek veya görmezden gelerek başa çıkamayız.
İşte geldik can alıcı bölüme; kendi ihtiyaçlarımızın karşılanması için kabul edilemez bir davranışı değiştirmeye çalışırken elimizde kullanabileceğimiz üç değişken vardır ve etkimizi bu üç şeyden birine -gönül ister ki hepsi birden aynı anda olsun- yönlendirirsek değişim başlar.
- Öğrencinin davranışını değiştirmeye çalışmak
- Çevreyi değiştirmeye çalışmak
- Kendinizi değiştirmeye çalışmak.”
Bu yazıda sizlerle birinci değişken üzerine paylaşımda bulunacağız.[3]
Haydi, listelemeye devam edelim. Kabul edilemez bir öğrenci davranışıyla karşılaştığımızdaki hangi davranışları gösteriyoruz?
Aralarında sizce hangileri çözüm bulmak, durumu/öğrenciyi bastırmak veya dolaylı bir mesaj içeriyor? Sizce biz bu mesajları öğrenciye gönderirken öğrencilerimizin kaçı bizimle yüzleşebilecek kadar kendilerini doğru ve anlamlı bir şekilde ifade edebiliyorlar?
“Emir vermek, uyarmak, öğüt vermek, mantık yürütmek, öneride bulunmak, yargılamak, yorumlamak, avutmak, alay etmek, övmek, soru sormak, iğnelemek, konuyu saptırmak” bu durumlarda karşımızdaki öğrenci durumu saldırı olarak görerek savunmaya geçebilir veya öğretmenin adaletsiz, şefkatsiz, duygusuz ve güvenilmez olduğu çıkarımında bulunabilir.
Ve bu kullanımların hepsi SEN dilidir. Hiçbiri sizin hakkınızda bilgi vermez, sorun davranış karşısında nasıl hissettiğinizi veya bu sorun davranışın sizi nasıl etkilediğini öğrenci bilmediği için kendisinde herhangi bir değişiklik yapma ihtiyacı duymaz.
Peki, nedir bu herkesin dilinde dolaşan BEN dili; kaç çeşittir, en faydalısı hangisidir?
1-Açıklayıcı Ben Mesajları:
Durumumuzu tanımlayan, duygumuzu belirten, düşüncelerimizi açıklayan, kendimizle ilgili bilgi veren mesajlardır.
"Mutluyum." "Kafam çok karışık." "Üzgünüm." "Sabahları keyifli uyanırım." "Demokrasinin göreceli bir kavram olduğunu düşünüyorum"
Bu tür mesajlar daha çok içeriği belirleyici mesajlar olmakla birlikte yere, zamana ve duruma göre ilişkinin nasıl olacağını da belirleyen “ipucu” bilgiler de olabilir.
2-Koruyucu Ben Mesajları:
Herhangi bir davranış ortaya çıkmadan önce karşımızdaki insanlarla sınırlarımızı belirlemede ve değerlerimizi anlatmada kullandığımız ben mesajlarıdır.
“Sözümün kesilmesinden hoşlanmam.” "İlkelerimden taviz vermem." “… Hayır, yapamam… Çünkü …”
Bunlar, daha çok ilişkide kişilerin sınırlarını belirleyen bir çeşit haberci mesajlardır ve içlerinde ‘bu tür davranırsan ilişkimiz bozulabilir’ alt mesajları içermektedir.
Zaman zaman tehditkâr bir niteliği de olabilir.
Kişiler arasındaki kuralların belirlenmesindeki yapı taşlarıdır ancak yine de ilişkinin güçler dengesini etkiler. Dengeleri korumak için: “… tercih ederim.” vurgusu daha olumlu bir mesaj olabilir.
Örneğin: “Sözüm kesildiğinde, susmayı tercih ederim.” “İlkelerimden taviz vermektense yalnız kalmayı tercih ederim.”
3- Yönlendirici Ben Mesajları:
Bize nelerin yapılıp yapılmamasını karşı tarafa iletmek için kullandığımız mesajlardır.
“Lütfen benimle alçak sesle konuş.” “Eve biraz daha erken gelebilir misin?” “Raporları masama bırakır mısın?”
Karşımızdaki kişilerden bir takım beklentilerimiz olduğunda bunu ifade etmenin en olumlu biçimi, rica etmek olmalıdır. Bu şekliyle onlara ben mesajları değil, soru cümleleri / istek cümleleri de diyebiliriz.
Ben mesajı formatında veya görünümünde ancak sen mesajı olan bir başka kullanım türü de şudur:
“… istiyorum / istemiyorum.” cümleleridir.
“Bana bağırmanı istemiyorum.” “Tabletini masamın üstüne bırakmanı istiyorum.” “Geç kalmanı istemiyorum.”
Bunlar bir tür örtük emir verici sen mesajlarıdır. Bizim isteklerimizi belirtme açısından ben mesajları gibi görünse de ilişki açısından baktığımızda bunlar birer komuttur ve dilin emir kipinde kullanılma halinden bir az daha fazla karşımızdaki kişiye seçim hakkı tanımaktadır. Yine ilişki açısından sınırların konulmasından öte, kural koyucu yönü ile ilişkinin tanımını da yapmaktadır. Bu tür mesajlar kişilerin ilişki içindeki pozisyonlarını da belirler.
Sağlıklı ilişkilerdeki açıklık ve netlik, duygu/ düşünce ve beklentilerimiz altındaki temel ihtiyaçlarımızın karşımızdakilere ifade edilmesi ile karşılanır. Bu çerçevede aşağıdaki gibi örnekler, birbirimizin ihtiyaçlarını anlamak ve duyarlılık geliştirmek için önemlidir.
Örneğin: “Sorumluluklarını üstlendiğini görmeye ihtiyacım var.”
“Hayallerimi gerçekleştirmek için senin desteğine ihtiyaç duyuyorum.”
Ve işte öğretmen olarak kullanırsak değişim yaratacağımız BEN dili kullanımı
4-Çözümleyici Ben Mesajları
Sorun veya sıkıntı yaşadığınız durumlarda sorunu çözmeye yönelik ve karşı tarafa seçme hakkı tanıyan mesajlardır.
“Ev ödevlerini tamamlanmadan oyuna başladığında, bitirmek için zaman bulmakta güçlük çekeceksin diye endişe ediyorum.”
“Geç kaldığında birlikte geçirmeyi planladığımız zaman azalıyor ve ben yalnız bırakılmış hissederek, kırılıyorum.”
“Birbirinize imalı sözler ilettiğinizde üzülüyorum çünkü aranızı nasıl düzelteceğimi düşünmekten kendimi işe veremiyorum.”
“Sebze yemekten uzak bir beslenmenin sağlığın için olumsuz etki yaratacağını düşünerek hem kaygılanıyor hem de ne pişirsem diye sıkıntı yaşıyorum.”
Çözümleyici Ben mesajları, bir sorun olduğunda, karşımızdakinin davranışını değiştirmesini beklediğimiz durumlarda kullanılan mesajlardır. Üç bölümden oluşur,
Cümlenin kurgusuna göre bölümler yer değiştirebilir…
A-Davranışın Tanımı: Raporlar hazır olmadığında ….
Karşımızdaki kişiye sıkıntımızı belirtirken, ona kırıcı sıfatlar iletmek yerine, (örn: Öyle tembelsin ki raporları hazırlamamışsın.) sadece davranışı tanımlayarak, karşımızdaki kişi ile ilişkimizi olumlu sürdürürüz.
B-Davranışla İlgili Benim Duygum: ….. endişeleniyorum ….
Etkilendiğimiz davranış yüzünden karşımızdakini suçlamak yerine kendi duygumuzu ifade ederiz. (Bu bölümde ne kadar farklı (özellikle üzülüyorum dışında) duygu kullanırsak o kadar etkili olur.)
C-Davranışın Benim Üzerimdeki Somut Etkisi: … bitirmek için ben hazırlamak zorunda kalıyorum, diğer işlerim aksıyor. (Zaman kaybediyorum.)
Bizden para, zaman, sağlık ve enerji/emek alan her durum karşımızdaki kişinin yaptığı davranışın bizim üzerimizdeki somut etkisini ifade eder. Davranış değişikliğine yol açacak en önemli bölüm burasıdır. Karşımızdakinin bizi daha net anlamasına olanak tanır.
DİKKAT; aşırı BEN dili kullanmak;
Duygularınızı paylaştığınız için öğrencilerinizin sizi daha yakından tanıyacak olması,
Farklı duygu sözcükleri kullanarak öğrencilerinize model olmanız,
Durumları dikkatlice analiz ettiğiniz için kendinizi değişirken bulacağınız,
Her şeyi başkasının hatası olarak değerlendirip sorumluluğu başkasına bırakmak yerine üstlenmeniz gibi riskleri barındırmaktadır.
*Bu başlık “Bir Otostopçunun Galaksi Rehberi” isimli kitaptan uyarlanmıştır.
[1] Gözlenebilir davranış: Tarafsız gözlemle görünen, tanımlanabilen gören herkes için aynı anlamı ifade eden davranışlardır.
[2] Öğrencilerin sorunları olduğunda öğretmen olarak nasıl “etkili tepki” verebileceğimizin dair yazımızı çok yakında 2. Bölüm: Tedavi Edici İletişim Kılavuzu’muzda okuyabilirsiniz.
[3] Diğer ikisi “galaksi yolculuğumuzda” başka durakların yazıları ve başka zaman yazılacaklar. İkinci değişim-çevre- sınıf yönetimi başlığında zaman, fiziksel çevre ve dersi nasıl planladığımızı hakkında bir kılavuzu; son değişim-kendim- ise değerlerimiz ve ihtiyaçlarımız noktasında uzlaşma becerisi kılavuzumuzu oluşturacaktır.
Kaynakça: Thomas Gordon, Etkili Öğretmenlik Eğitimi, Profil Yayıncılık, 2014.
Bu yazıda kullanılan “Ben Dili çeşitleri ve örnekleri” bölümü Esra Savaşan’ın eğitim notlarından derlenmiştir.
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...