MUM GİBİ ERİMEK, BİTMEK...
MUM GİBİ ERİMEK
“Ne öğretmenisiniz?”
“Cezaevi öğretmeniyim..”
“Cezaevi öğretmeni mi? Cezaevinde öğretmenin ne işi var?
“Okuma yazma bilmeyen mahkumlar için ders veriyoruz..”
“Size saldırmıyorlar mı?”
“Hayır, saldırmıyorlar..”
“Korkmuyor musunuz?”
“Korkmuyoruz, hem korksak ne olacak..Ya bu deveyi güdeceksin, ya bu diyardan gideceksin..”
“Allah yardımcınız olsun, çok zor bir işiniz var.Milli Eğitimde niye öğretmenlik yapmıyorsunuz..?”
“Milli Eğitime puanımız yetmedi, gidemedik..”
“Kurumlar arası geçiş yapın”
“Bakanlık muvafakat vermiyor..”
“Allah kurtarsın..”
Bu ve bunun gibi meraklı sorularla karşılaşan ceza infaz kurumu öğretmenleri zamanla mesleki doyumdan uzak, ötekileşerek yalnızlaşıyor.
*************
Okuma yazma kursuna katılan ağırlaştırılmış müebbet cezası çeken bir mahkum çok dertlidir.
“Hocam, bugün ders işlemeyelim, moralim çok bozuk..”
“Hayırdır, evden paran mı gelmedi?”
“Daha kötü Hocam..”
“Eşin mi öldü yoksa..?”
“Keşke ölseydi Hocam.Bizim karı çocuklarını almış evden kaçmış...”
“Niye kaçmış..?”
“Geçen haftaki açık görüşte, imam nikahlı karımla, resmi nikahlı eşim aynı anda görüşe gelince kavga etmişler.”
“Senin iki tane mi eşin var..?”
“Evet Hocam, iki eşliyim ben.İkisinden de sekiz çocuk var.Açık görüş günlerini ayarlamıştım Hocam, birbirleriyle karşılaşmıyorlardı.İdare edip gidiyordum..”
“Yahu ne adamsın...Üzüldüğün şeye bak..En azından diğer eşin evde duruyor.Ya biz ne yapalım?
“........!??”
**************
“Hocam, parası olmayan mahkumlara sivil toplum kuruluşlarından, müftülüklerden ayni ve nakdi yardım ayarla..”
“Müdürüm ayarlayayım ama bana araba tahsis etmeniz lazım, o kadar yeri nasıl dolaşayım?”
“Araba bana lazım Hoca, ihale teklifi vermeye gidicez, dolmuşa bin, git...”
“.......!??”
***********
“Hoca!, bayrak direğindeki bayrak eskimiş, değiştir...”
“Tamam müdürüm..”
“Hoca!, mahkumların açık sahada oynadığı toplar bitmiş, emanet paradan alın..”
“Tamam müdürüm..”
“Hoca!, turnuvada birinci gelenlere madalya, plaket hazırlayın..
“Müdürüm, emanet para faizinde para kalmamış..”
“Dünyanın ek dersini alıyorsun, cebinden al, sana dokunmaz Hoca...”
“.....!??”
**********
“Hoca!, açık sahanın alanı kaç metrekare ölç gel..”
“Müdürüm, ben teknisyen değilim, üstelik ölçecek metremde yok..”
“Teknisyenler hat başına gitmiş, adımla ölç gel işte...”
“.........!??”
********
“Müdürüm, A.Ö.Lisesi kitapları getirilecek, araba lazım...”
“Ne arabası Hoca!, dolmuşla git, al gel..”
“Müdürüm, toplam iki yüz elli adet kitap dolmuşla gelmez ki..”
“Taksi tut Hoca...”
“Taksi parasını anbar memurluğundan mı alayım?”
“Ne anbarı Hoca! Kaç para tutacak, kendi cebinden ver, o kadar ek ders ücretini ben almıyorum ya...”
“.........!??”
***********
“Hoca!, mahkumların resimlerini emanet para hesabından çerçeveletin.Yarın Savcı Bey’e göstereceğiz...”
“Tamam müdürüm..”
Ertesi gün çerçevelenmiş tabloları Savcı Bey incelerken, Müdür Bey sorar;
“Hoca, çerçeveleri kaça yaptırdın?”
“Tanesini yirmibeş liraya yaptırdım müdürüm..”
“Hoca, sen nasıl adamsın ya..İnsan biraz pazarlık yapar, çok pahalı yaptırmışsın.Devletin parasını bol kepçe harcamaya utanmıyor musun?”
“Müdürüm, cezaevinin anlaşmalı camcısına yaptırdım.Hem bu çerçeve yaptırma işi Anbar memurunun yapması gereken bir iş değil mi?”
“Fazla dır dır yapma Hoca, müdür emreder, öğretmen yapar.Onun işi bunun işi olmaz..”
Bu sırada Savcı Bey’de araya girer;
“Hocam, sana hiç yakıştıramadım, çerçeveyi alırken pazarlık yaparsın, paraları yolda bulmuyoruz, bundan sonra daha dikkatli ol..”
“Tamam sayın Savcım..”
Aradan birkaç ay geçmiş ve fuar için yüz adet resmin Saymanlık bütçesinden çerçevelenmesi için piyasadan teklif alınmıştı.En düşük teklif çerçeve başına kırksekiz liraydı.Müdür Bey, öğretmeni odasına çağırır ve sorar;
“Hoca, sen çerçeveleri tanesi yirmibeşten yaptırmıştın, şimdi kırksekiz istiyorlar.Sen camcıyı arada yirbibeşten yapsınlar...”
“..........!??”
Güler misin, ağlar mısın...
*************
“Hoca, son aylarda işleri iyice gevşettiniz, hiç çalışmıyorsunuz...”
“Müdürüm, bir sürü kurs var, bilgi yarışmaları, konferanslar, başımızı kaldıramıyoruz..”
“Ne çalışması ya...Yatıyorsunuz resmen, ben tembel adamı sevmem Hoca...Ayağını denk al..Yoksa kendine yer beğenirsin..”
“Müdürüm, o zaman ya Genel Müdürlük yalan söylüyor yada siz..”
“Sen ne demek istiyorsun Hoca, ne Genel Müdürlüğü..?”
“Son beş yılda Eğitim faaliyetleri puan ortalamamız doksan altı.Çalışmasak Genel Müdürlük bu kadar yüksek puan verir mi?”
“.........!??”
İdarecinin öğretmeni motive yöntemini nasıl buldunuz?
************
Ceza infaz kurumu öğretmeninin kırk tarakta kırk bezi vardır.Elli kalem işten sorumludur.Öğretmen bu işleri yaparken moralli olmak ister.Sadece gölge etmesinler yeter.Ama nerde..
İster “mum dibini ışıtmaz” deyin, ister “tükenmişlik sendromu” deyin.Ne derseniz deyin.
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...