"Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşıdakinin anladığı kadardır." Mevlana
Profesör konferans vermek üzere salona girmiş. Salon, ön sırada oturan seyis dışında boşmuş.
Konuşup konuşmama konusunda tereddüde düşen Profesör sonunda seyise sormuş:
- Buradaki tek kişi sensin. Sana göre konuşmalı mıyım, yoksa konuşmamalı mıyım?
Seyis cevap vermiş: ‘Hocam ben basit bir insanım, bu konulardan anlamam. Fakat ahıra gelseydim ve bütün atların kaçıp bir tanesinin kaldığını görseydim, yine de onu beslerdim.’
Bu sözlere hak veren profesör konferansa başlamış. Iki saatin üzerinde konuşmuş durmuş,
Konferanstan sonra kendini mutlu hissetmiş, dinleyicisinin de konferansın çok iyi olduğunu onaylamasını isteyerek sormuş:
-’Konuşmayı nasıl buldun?’
Seyis cevap vermiş:
‘Hocam sana daha önce basit bir adam olduğumu ve bu konulardan pek anlamadığımı söylemiştim. Gene de eğer ahıra gelir biri dışında tüm atların kaçtığını görseydim, onu beslerdim, ama elimdeki tüm yemi ona verip hayvanı çatlatmazdım. ‘
‘Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşıdakinin anladığı kadardır.’
MEVLANA
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...
Her ne yaparsak yapalım(eğitim,sohbet,eğlence vs..)karşımızdakilerin sınırlarını iyi bilmek çok önemli gerçektende...Niye diye sormak gerekirse bu metni okumak yeterli bence.Çok güzeldi Özgür Hocam...
Baysan Banu Uzun
4.7.2010
Hikayen çok güzel. Farklı mesajlar içeriyor diye düşünüyorum. "Söyledikerimiz karşımızdakinin anladığı kadardır" ifadesi biraz düşündürücü, çünkü karşımızdakini "küçülten, anlama becerisini hafife alan" bir yaklaşımı çağrıştırabilir diye düşünüyorum. Dili iyi kullanmanın, kendimizi iyi ifade etmedeki becerimizin gelişmişliği ve etkin dinlemenin önemini değil de karşımıza çıkan yeni durumlara uyum sağlama, durumu yeniden çerçevelendirme ve yapılacak olan çalışmayı son dakikada bile olsa ihtiyaca göre şekillendirmekle ilgili bir hikaye bence. Teşekkür ederim paylaşımın için.
ARZU ATASOY
2.11.2010