ÖĞRETMENCİLİK OYNAYAN YÜREĞİME MUM DİKSİN!
“Nasıl yaparım, nasıl ederim, nasıl olsa daha iyi olur?” derken bu yıl da rüzgar gibi geçti. Sanki dün başladık, bugün bitti gibi. Daha dün mini mini 1’lerdik; bugün 3.sınıf olduk. Başlamak güzel de yıl sonunu pek sevmiyorum. Daha doğrusu işin ucuna not kısmı girdi mi gerçekten de yüreğime mum dikiliyor. Öğrencilerin bireysel farklı olduklarını, bireysel olarak kendi içlerinde ilerleme kaydetmelerinin daha önemli olduğunu biliyor ve her öğrenci bir adım ileriye gitse mutlu oluyoruz ama iş karne zamanına geldiğinde, özellikle 1,2 ve 3. sınıfta kendimizle baş başa kalıyoruz. Bilgiyi, beceriyi notla ölçmeye çalışıyoruz. Ama biliyoruz ki her öğrenci birbirinden farklı. Hepsi birbirinden farklı bir hayat, birbirinden farklı bir dünya. Hepsini bir tutup herkese 5 vermek de olmuyor, bireysel farklılıklarından dolayı ortalama ya da ortalamanın altında bir not vermek de. O yüzden karnesini alan hiçbir öğrencim notları yüzünden üzülmesin diye her karneye yeteri kadar sevgi koymaya çalışırım her yıl. Notları ne olursa olsun özenle ve sevgiyle hazırlarım her karneyi ve daha iyisini yapabileceğine olan inancımı ve ona olan güvenimi de iliştiririm karnenin bir köşesine. Benim ona olan sevgimin notlarıyla bir ilgisi olmadığını, benim onu “o” olduğu için sevdiğimi, “o” olduğu için değer verdiğimi hissetmesini isterim eline aldığı karnesiyle. Sadece karneyle de değil; onunla olan iletişimim ve yaşanmışlıklarımızla da ama karne buradaki son nokta.
Mesela, her gün annesinin aldığı Erdem’i o gün okuldan almaya halası geldi ilk defa. Halası zil çaldıktan sonra kapı açıldığında beni çiçekleri öperken gördü ve Erdem’in yanına gittiğinde, ki o sırada ben diğerlerini öpmeye devam ediyordum, dayanamayıp Erdem’e sordu: “Hayırdır, öğretmeniniz sizi neden öpüyor ki?” diye… Erdem’in cevabı en güzeliydi: “E öğretmenimiz bizi seviyorrrr.” İşte her karnede çiçeklerim bunu görsün isterim. Sözün kısası, her ne kadar şu günlerde öğretmenlik mesleğiyle çok uğraşılsa da ;
“Öğretmencilik oynayan yüreğime mum diksin!”
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...
O not verme zamanı hepimiz için zor anlar.Öğrencileri bütün olarak düşünüp,en küçük bir katılımı,bir hareketi bile artıya dönüştürme uğraşısı değil midir bizlerin yaptığı?Keşke o minik yüreklere işlenen not ka vramını silip,sadece yüreklendirici yazılar yazabilsek...Birbirlerinin karnelerine bakma,kendini başkalarıyla karşılaştırma çabalarından uzaklaştırabilsek...Emeğinize sağlık Berna Öğretmenim :)
Havva Atalay
13.6.2012
Keşkenize "keşke" ile cevap vereceğim. Keşke öyle olsa Havva Öğretmenim...
Berna Baysa Öz
14.6.2012
Öğretmenim yüreğine sağlık diyerek başlıyorum.Not konusunda kişisel düşüncemdir mazur görün.24 yıldır o çiçekleri değerlendiriyorum fakat hala o çiçekleri ölçebilecek ölçüte ulaşmadım,çünkü hebirinin ayrı bir güzelliği var diye düşünüyorum Başarılar
Üçler Akbaş
13.6.2012
Aynen katılıyorum öğretmenim.Benim de en çok zorlandığım o minik yürekleri notla değerlendirmek. Hele bir de üzülebileceklerini düşündükçe...
Berna Baysa Öz
14.6.2012