NERDE KALMIŞTIK...

Dış ve iç paydaşlarımızdan duyduğumuz zaman kulaklarımızda hoş bir seda yankılanıyor, gururumuz okşanıyor  ; "bizim eğitim sistemi anlayışımız yapılandırmacı yaklaşıma dayanıyor" Ne güzel değil mi? kendimi daha iyi hissediyorum bunu duyunca ! peki yapılandırmacı yaklaşımın yapılandıramadığı sınav sistemimiz ne olacak?

Eğitim sistemimizin "varoluşunun dayanılmaz hafifliğinden" ileri gelen sınav sistemleri hep tartışılagelmiştir bu güne kadar, tartışılmaya da devam edilecektir. Okula başlanılan ilk günden iş hayatına başlanılan zamana kadar geçen süreçteki o büyük koridor, hep farklı adlara sahip ama aynı amaca hizmet eden sonu "SS"   ile  nihayet bulan sistematik ayraçlarla doludur. Bu "SS"ler insanoğlunun biyolojik gelişiminin farklı evrelerine denk geldiği dönemlerde akrostişe dönüşüp hayat bulurlar; Lise yıllarımızda"ÖSS" ile mücadeleyi "Ölümüne Seni Seviyorum" şeklinde kodladığımız dönemler olmuştur. İşler kötüye gittiyse "Ömrümü Silip Süpürdün" gibi formlara dönüştüğü dönemleri de yok sayamayız. Hasılı " SS" savaşları her birimizi bir yerlere getirdi, ben öğretmen olarak devam etttim hayatıma ,sonra eğitimi yönetme sanatına merakımız başladı. Bakış açımız biraz değişti belki ama "SS" olayını ,öğrenciler açısından empati yaparak değerlendirdiğimde; bakış açımızın yerini "bakış acımız " aldı. Acır oldum öğrencilerin yelpaze gibi dağılan hallerine bakınca. Hani yapılandırmacı yaklaşıma göre  yaklaşıyorduk çocuklarımıza? Hani çoklu zeka vardı? Hani her birey yetilerine göre farklı farklı değerlendirilecekti? Neden TEOG sınavına göre belirliyoruz  o halde tüm kriteri, demekki altı  dersten başarılıysa eğer birey, akademik yetkinliğe sahiptir! Yapılandırmacılık kavramı hak getire sistem açısından bakınca . Genel Yetenek ve Kültür dersleri dışında öğrencinin yetileri, sınıflama yapmak için önemli ölçüt değil" çoklu teog kuramına" göre! Mesela Beden Eğitimi derslerinde başarılı, sporcu olarak yetişebilecek bir öğrencinin TEOG da başarılı olamadı diye yaşadığı ailesel ve toplumsal baskı, belki o öğrencinin spor eğitimi üzerine bir üst okula gitmesine de engel olacak. Müzik ve Resim yeteneği olan öğrenciler içinde aynı durum söz konusu.Madem ki eğitim sistemimizin dayandığı temeli böbürlenerek anlatıyorsak ,çıktı olarak elimizde olanı da aynı şekilde değerlendirebilmeliyiz . Ben artık "yapılandırılamamış sınav sistemleri" yüzünden kurban edilen nesiller yetişsin istemiyorum.Herkesin ilgi,yetenek,istidatları doğrultusunda eğitim alacağı bir öğrenci  yerleştirme sistemi olsun illaki bir sınav olacaksa.

İşte o zaman, yetenek dersleriyle birlikte bizim de olimpiyat sporcularımız yetişecek, bizim de müzisyenlerimiz, bizim de ressamlarımız yetişecek. Ve gelecek sevdiği işi yapan ve yaptığı işten mutlu olan nesillere emanet edilecek.

Hadi yaklaşın artık , şu sistemi birlikte yapılandıralım.

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...