Aklımdan kaçtı 4
Bu yazıyı bir kaç önce yazmıştım. Geç bir paylaşım oldu. Okullar açılırken belki tartışma bize birşeyler öğretir. İhtiyacınız olmaması dileğiyle diyeceğim ama mümkün mü? diye de soruyorum kendime.
Bu ara birkaç tane olay bir araya geldi ve ben bu yazının bir başlangıç olarak gerekliliğine inandım. Tüm meslektaşlarımı, özellikle bu konuda çalışmış ve uzmanlaşmış olan kişileri bu yazı ve sonrasında bu platformda paylaşıma davet etmek istiyorum. Lütfen uygulamaya dönük önerilerinizi ve deneyimlerinizi paylaşın ve meslektaşlarımızla birlikte güçlenelim.
Marmara depremi Türkiye’de psikolojinin, psikolojik danışman ve psikologların rolü ve önemi konusunda çok ciddi bir dönüşümün yaşandığı, devrim niteliğinde bir dönemdir. Dünyanın birçok yerinden ülkemize bir bilgi akışı oldu, herkes elinden geldiğince travma ve travma sonrası müdahale konusunda bilgilenmeye ve etkin uygulamalar yapmaya çalıştı. O zaman İstanbul genelinde okulda psikolojik danışman olarak çalışan kişi sayısı -son beş yıldaki artış ve bu artışın gururu ile- 500 idi. Türkiye’nin geri kalanını düşünün.
Şimdi size eski zamanlar diye bir tarih öykünmesinden bahsetmeyeceğim. O zaman sivl toplum alanında çalışan çalışmayan bir çok meslektaşım “travma” , “travma sonrası stres bozukluğu”, “ travmaya müdahale” , “debriefing” gibi kavramlarla tanıştı ve bir çoğu ciddi bir deneyim kazandı. Bu deneyimin uzantısı olan ve halen daha Özel Eğitim Rehberlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde illerinde ve çevre illerde hizmet veren bir çok yetkin ve etkili meslektaşım bu alana ciddi eğitimler aldı. Yakın ülkelerde benzer olaylar yaşandığında bize taşındığı gibi bilgiyi taşıyabilecek bir düzeye ulaştık. Bingöl ve Van depremi de bu bilgi aktarımı sürecini deneyimlemek için bir alan oldular. Bingöl iyi baş edilen organize bir süreç oldu, Van benim için soru işareti.
Bu konuda nereden çıktı?
Bu iki günde okuduğum iki günce http://ekampus.orav.org.tr/Blogger/lokmanolmus1/Page/41513/en-aci-hatiram , http://ekampus.orav.org.tr/Blogger/besteguven87/Page/41538/olmek---olum---olu-- ve bir haber http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1127630&CategoryID=42
Bu deneyimin gündelik yaşamımıza yansımamış olduğunu düşündürdü bana ve bu günce doğdu.
Travma nedir?
Benim en benimsediğim anlamda, “gündelik hayatta meydana gelen normal dışı değişimdir” diye tanımlanabilir.. Bu şu anlama geliyor deprem olabileceği gibi, cüzdanınızın çalınması,( geçen gün bir facebook bir kişinin paylaşımında olduğu gibi) akbilin kaybolması, ailede birinin dünyadan gitmesi veya trafik kazası, yangın olabileceği gibi, sevdiğiniz birinin evlenmesi veya hapse atılması da olabilir. Bir çocuk için ise ( bence yetişkinde de farklı değildir ama hassasiyeti farklıdır) tüm bunların yanı sıra öğretmeninden ayrılmak, taşınmak, arkadaşının taşınması veya sınıftan ayrılması v.s travma olarak tanımlanabilir. İlk başta yaptığımız tanımı anlatan aşağıdaki şekil travmayı anlatır yani gündelik hayatta meydana gelen normal dışı değişiklik. Mesele sizin bu değişikliğe atfettiğiniz anlamla değerlidir.
Yaşamda her zaman küçük dalgalanmalar vardır ve hepsi travmatik değildir. Yaşamı sekteye uğratan ve devamlılığı etkileyen durumlara travma diyoruz.
Bu yazılar ve paylaşımlarla bu bilginin ne alakası var?
Mesela bu yazılan olayların her biri yaşayan öğretmenler için bir travma. Bu öğretmenlerimiz rastlantısal bir şekilde bu yaşananları yazmadılar. Travma ile baş etmenin ilk yolu paylaşmaktır. Biz yetişkinler travmatik bir olay yaşadığımızda bunu günlerce veya haftalarca çevremiz ile paylaşırız. Deprem yaşayan veya cüzdanını çaldıran biri defalarca çevresine olayı tekrar, tekrar anlatır. Bu doğaldır, iyileştiricidir ve yaşamsaldır. Ve travma ile baş etmenin, travma sonrası stres bozukluluklarının ortaya çıkmamasının ön koşulu konuşabiliyor olmaktır.
Peki biz çocuklarla ne yapıyoruz?
Mümkünse konuşmalarının önüne tüm engelleri koyuyoruz. Dinlemek yerine, açıklama yapıyoruz. Anla yansıt ifadelerinin, empati cümlelerinin, yansıtma yazılarının, deneyim paylaşımının asıl uygulanması gereken alanın burası olduğu unutup, iletişim engellerinden teselli etmek, avutmak, mantıklı düşünceler önermek, yorumlamak, analiz etmek v.s gibi bir çok müdahaleyi devreye sokuyoruz.
Buradaki temel sayıtlımız, çocuğun güçsüz olduğu ve başa çıkma mekanizmalarının yetişkinler kadar gelişmiş olmadığıdır. Bu doğru mu? Bilmiyorum. Bildiğim bir şey var ise o da çocukların en zor şartlarla yetişkinlerden daha güçlü başa çıkabildiklerine dair yaşam öyküleridir.
Çocukların başa çıkma sistemlerine güvenelim, travmaya müdahale ederken, travmatize etmeyelim ama şunu da unutmayalım, yoksayınca ortadan kalkmıyor hiçbir şey, yani ne yapalım, konuşturalım, dinleyelim, bunun için resim mi? Öykü mü? Çember zamanı mı? Doğru yöntemi bulup doğru uygulayalım yeter.
Biz profesyonelleriz ve çocuğun yüksek yararına odaklı isek konu veya konum ne olursa olsun o sınıfta yer alan çocukların ( kendimizin değil) yüksek yararına odaklı yöntem belirlemek zorundayız.
Farklı yöntem önerileriniz duymak isterim
Kolay gelisn
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...
Dinlerken bireyin anlatımı ile ortak duygudaşlık sağlanımı kolaylaşır diye düşünüyorum.Kendini doğru ifade ettiğini yaşayan bireyin başa çıkma mekanizmalarını kullanmayı geliştireceğini düşünüyorum.Düşündüren ve öğreten yazınız için emeklerinize sağlık.
Uğur Özeren
2.9.2013
çok haklısınız öğretmenim,paylaşımınız için teşekkürler.duygusal yapımızdan ve kim tarafından bilmiyorum ama üzerimize geçirilen ,bize biçilen rolden ötürü sanırım böyle bir yola başvuruyoruz.bu konuda uzmanlarımızın bizlerle paylaşımda bulunmasını bekliyorum:)
Beste Güven
3.9.2013
Travmatik bir yaşantı sonrası bireye verilecek yardımın uzman kişiler tarafından yapılması gerekir. Çünkü kişiye yaklaşım şekli çok önemlidir. Okullarda uyguladığımız psikososyal müdahaleler gerçekten çok etkili ve yapılandırılmış yöntemleri içeriyor. Gevşeme egzersizleri ve güvenli yer çizimi en rahatlatıcı yöntemlerden. zirve Üniversitesinde katıldığım bir seminerde Kum havuzu yöntemi çok hoşuma gitmişti. Bir de oyun eşliğinde hikayenin alınması özellikle çocuk ve ergenlerde önemli .Seminerde oynadığımız jenga oyunu etkileyiciydi her bir tahta parçası üzerinde bir duygu vardı tahtayı çeken üzerinde yazılan duygu ile ilgili cümle söylüyordu. Bu yöntem çok etkili olur diye düşünüyorum... Son olarak deprem sonrası ruh sağlığı uzmanlığına yönelik farkındalığın artmasına değinmişsiniz. Ne yazık ki bunun etkisi çok kısa süreli olmuş ki Okullardaki Rehber Öğretmenlik ki aslen Okul Danışmanlığı alanına alan dışı Sosyoloji ve felsefe bölümlerinden mezunları atadılar...
sümeyye
16.12.2013
Erçin hocam Alan dışı atamaların yanlışlığı ve olası problemler üzerine de bir yazı bekliyoruz sizden:D
sümeyye
16.12.2013
Erçin hocam alan dışı atamanın yanlışlığı ve olası problemleri üzerine de bir yazı bekliyoruz sizden:D
sümeyye
16.12.2013
PDR bölümüne yapılan alan dışı atamaya yönelik ve ilerde olası problemleri üzerine de bir yazı bekliyoruz hocam
sümeyye
16.12.2013