neden eğitim
Milletlerin en büyük güç kaynağı, yetişmiş ve nitelikli insan birikimidir. Geçmişten günümüze toplumların yüzyıllara yayılan gelişimi incelendiğinde, onlara yön verenlerin, hatta çağları açıp kapayanların “pasif çoğunluk” değil; “aktif azınlık” denilen ve liderlik, üretkenlik ve verimlilik gibi özelliklere sahip “üstün veya özel yetenekli kişiler” olduğu görülmektedir. Aynı şekilde, “kalkınmış ülke” olarak ifade edilen ülkelerin kalkınma sürecinde; fen bilimleri, edebiyat, sanat, ekonomi ve siyaset gibi alanlarda öne çıkan kişilerin de yine, “üstün veya özel yetenekli çocuklar” arasından çıktığı gözlenmiştir. Bu noktadan hareketle, üstün veya özel yetenekli çocukların yeteneklerini geliştirerek, kapasitelerini en üst düzeyde kullanmalarını sağlamak, ülkemizin bugünü ve geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. Günümüze kadar, kuşaklar boyunca üstün veya özel yetenekli çocuklar üzerinde düşünmüş olsak da, onlara imrenme, korku ve aşağılamayla karışık bir tutumla yaklaşma yanlışından kurtulamamış bir toplumuz. Ülkemizde bugün bile pek çok kimse, üstün veya özel yetenekli çocukların yabansı ve yadırgatıcı davranışlara sahip oldukları yanılgısına sahiptir.
Bireylere toplum içinde birlikte yaşama bilincinin kazandırılması ve demokratik değerlerin geliştirilmesinde son derece faydalı ve vazgeçilmez olan bu uygulamanın sıra dışı öğrencileri mağdur ettiği gerçeği göz ardı edilemez. Ciddi öğrenme güçlüğü olanlar özel eğitim okul ya da kurumlarında eğitime alınmaktadırlar. Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim çağındaki üstün yetenekli öğrenciler için ülkemizde pek fazla bir şey yapıldığı söylenemez. Ortaöğretimde ise Fen Liseleri ve Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri gibi üstün yetenekli öğrencilerin devam edeceği okul türleri vardır. Bunlara rağmen eğitim sistemimizin en fazla mağdur ettiği grubun üstün yetenekliler olduğu söylenebilir.
Anayasamızın 42. maddesinde;
"Devlet, maddî imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır." hükmü,
1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununun 8. maddesinde;
"Özel eğitime ve korunmaya muhtaç çocukları yetiştirmek için özel tedbirler alınır." hükmü,
Aynı Kanunun 6. maddesinde de;
"Yöneltmede ve başarının ölçülmesinde rehberlik hizmetlerinden ve objektif ölçme ve değerlendirme metotlarından yararlanılır." hükmü yer almaktadır.
Bu bağlamda ve 573 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği çerçevesinde planlanarak sürdürülen özel eğitim hizmetleri, engel gruplarına göre oluşturulmuş özel eğitim okullarında yürütülmektedir. Ayrıca, özel eğitim gerektiren öğrencilerin normal okullarda akranlarıyla birlikte eğitim görmelerine de önem verilmektedir. "Kaynaştırma" olarak tanımlanan bu uygulamaların yaygınlaştırılmasına çalışılmaktadır.
Ülkemizde halen; görme, işitme, ortopedik, zihinsel engelliler (eğitilebilir, öğretilebilir), süreğen hastalığı olanlar, uyum güçlüğü olanlar, dil ve konuşma güçlüğü olanlar, üstün yetenekliler olmak üzere sekiz ayrı gruba özel eğitim okul ve kurumlarında ve kaynaştırma uygulamalarında özel eğitim tedbirleri alınarak eğitim hizmetleri verilmektedir.
Topluma yön verenlerin pasif çoğunluk değil, aktif azınlık olan üstün yetenekliler olduğu gerçeğini unutmamak ve ülkemizin ihtiyaç duyduğu bu beyinlere sahip çıkması için vakit geçirmeden önlemler alması gerekmektedir.
Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...