Your browser (Internet Explorer 6) is out of date. It has known security flaws and may not display all features of this and other websites. Learn how to update your browser.
X
Siz Benim Kim Olduğumu Biliyor Musunuz ? 2 Beğendim Spam Favorilerime Ekle Değerlendir

Siz Benim Kim Olduğumu Biliyor Musunuz ?

DELİ İBRAHİM !

Yıl bindokuzyüzsenlerde,

Bir öğretmenimiz vardı, kimya dersinde

Sınıfa girdi iki eli cebinde,

Öyle bir duruş ki kaşlar çatık,

Tüm ülkeyi taşıyor gibi göğsünde,

Biz bakıştık ve gülümsedik

Dedi ki öğretmen siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?

Ben askerliğimi yedek subay yaptım, elleri değecek sanki göklere

Fincanla su taşıttım duş almak için erlere,

Biz bakıştık ve kahkahalar attık,

Sonra bir tokat arkadaşımın yüzünde…

Ne anlattığı dersin önemi vardı ve insanlığının artık gözümüzde

O da yükselmişti gündemde olan deli İbrahim seviyesine…

2004 yılında Yüksek Lisans dolayısıyla Ceyhan Toros Gübre Lisesine( Toros Tarım Anadolu Lisesi) biyoloji öğretmeni olarak atanmıştım. Girdiğim her sınıfta etkinliklerimi sınıftaki öğrenci özelliklerine göre elimden geldiğince farklılaştırmama rağmen 9/E sağlık bilgisi dersinde yaşadığım sorun davranışlar beni yıpratmıştı…Çağdaş Öğrenme Kuramları dersini aldığım Prof. Dr. Ülkü Köymen’e durumu anlattığımda daha iyi hazırlan dedi. Sağlık bilgisi ile ilgili alan bilgisi kapsamında tekrar hazırlıklar yapıp tekrar sınıfa girdiğimde sorun davranışlar devam ediyordu. Ülkü hocam daha iyi hazırlan derken heterojen ve farklı özelliklerde ki öğrencilerin öğrenme ihtiyaç farklılıklarını göz önünde bulundurmamı ve etkinliklerimi zenginleştirmemi istemişti.

Ülkü Hocam Bir Fransız atasözünü derslerinde hep dile getirirdi.” Bir atı su içmeye götürürsün, ama zorla su içiremezsin “.

Alan bilgisine dayalı pedagojik temelleri eksik etkinlikler ve öğrenme ortamlarında sorun davranışların oluşmasını öğretmen tetikler mi?

Yani aslında siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? Bana deli İbrahim derler, diye haykıran öğretmen o gün dersine yeterince hazırlıklı gelmiş mi ?

Eşi çalışmıyor ve tek maaş geçim derdinde geceleri taksicilik, işportacılık yapıp sabahları yarı uykulu ve yorgun okula gelmek zorunda mı kalıyor?

Ama hiçbir gerekçe çocuk hakları sözleşmesinin “Çocuğun Yüksek Yararı” ilkesinin önünde olmamalıdır. Meslektaşlarımızın büyük bir kısmı bu ilkeyi kırımızı çizgisi olarak zaten uygulamaktadır.

Öğretmenlik mesleği etik ilkelerinden biri olan Mesleki Uygulama ve Performans: Öğretmenler, yasa veya düzenlemelere göre mesleki anlamda yeterli bulunduktan sonra, öğretmenlik mesleğinin uygulamalarını ve mesleki performansını yerine getirme sorumluluğunu da üstlenerek, yeterliklerini sürekli geliştirmeye çaba göstereceklerdir. İlkesi gereği öğrenen öğretmen olmak ve farklı öğrenme ihtiyaçları olan çocuklar için mesleki gelişimini destekleyecek bir eylem planı ve mesleki gelişim projesi hazırlıyor mu ?

Yani toplumda oluşan öğretmenlik yarım gün icra edilen bir meslek algısını haklı çıkaran meslektaşlarımız var mı ?

Her yıl öğretmenlere verilen “Eğitim Öğretim Hazırlık Ödeneği” amacına uygun kullanılıyor mu ? Yoksa geçim derdinde olan öğretmenler bu ödeneği gerçek amacına uygun kullanamıyorlar mı?

Mesleki gelişim için herhangi bir ücretli eğitim almak, sinemaya gitmek, tiyatroya gitmek veya kitap okumak….

Öğretmen Andında okuduğumuz “Eğer öğretme aşkımı kaybedersem meslekten ayrılacağım”. İlkesi ne kadar geçerli ?

Peki toplum ve eğitim sektörü öğretmen hak ettiği ekonomik ve sosyal değeri yeterince veriyor mu ?

Okul Temelli Mesleki Gelişim Projesindeki özdeğerlendirme formu yerine atölye çalışmaları ile geri bildirim almak gerekir düşüncesi ile Adana ilinde birçok okulda atölye çalışmalarında yaptığım bir geri bildirim sürecinde;

Öğretmenlerin, veli, öğrenci ve okul yönetimini eksik kendilerini tam gördüklerini,

Okul yönetiminin öğretmen, veli ve öğrencileri eksik gördüklerini ve kendilerini tam ve eksiksiz gördüklerine şahit oldum.

Şimdi temel mesele öğrenen öğretmeler olarak çocuk hakları sözleşmesi “Çocuğun Yüksek Yararı” ilkesinin kırımızı çizgimiz olması ve öğrendikçe ne kadar az bildiğinin farkına varmış 900.000 meslektaşımın büyük bir kısmının yaptığı inanılmaz çalışmalarında gündeme getirilmesi güzel olur diye düşünüyorum.

30 Yıl sonra hiç unutamadığım yüzümde patlayan tokadı bugün sabah haberlerinde bana tekrar hatırlatan deli İbrahim’e ne demeli….

 

Mehmet Duran Öznacar

14 Aralık 2016, Mersin

 

 

 

 

 

 

 

Görüntülenme Sayısı: hesaplanıyor...